KAMELYA

25 3 0
                                    

    Karşımda gördüğüm şey kocaman bir ayıydı. Çamurların içine atladım. "Çabuk kendinizi çamura bulayın, kokumuzu yok etmeliyiz." Dedim. Her yerimiz çamur olmuştu ve ayı yanımızdan geçip gitmişti. Sessizce yürüyorduk. Kimseden gine çıt çıkmıyordu. Birini kaybetme korkusu ile yolda yürüyorduk. Bir ağacın dibine çömelip çantamdaki defteri aldım. Kalemimi çıkartıp yazmaya başladım.

1. Gün

    Sena bizi bırakmıştı. İsmail ve Ecrin kaybetmiştik. Hava şuan aydınlanıyor. Hepimizin tek istediği şey eve gitmek. Okulu özledik, sıramızı özledik, güzel günleri özledik. Tam 14 saate yakındır burdayız. Hava çok soğuk. Hepimiz çok sessiz duruyoruz ve ben birini kaybetmekten korkuyorum. Sınıfta onlarla kavga ettiğim günleri özledim. Şuan hepsinin yüzüme baktığımda kötü hissediyorum. Onlar için dayanıyorum çünkü onlara yardım etmeliyim. Şimdi biraz daha dinlenip yola koyulacağız.

     Hepsine çantamda ki keklerden dağıttım. Çok dinlemiştik ve artık yürümeliydik. Ayağa kalkıp başımı salladım. Hepsi çok üzgündü. Ağaçların olduğu yerden çıktığımız anda bizi bir dere karşıladı. "Çantalarımızı bırakıp derede yıkanmalıyız. Her yerimiz çamur oldu." Diyerek çantamı yere bırakıp dereye doğru koştum. Hepsi çantasını bırakıp benle beraber koştu. Yüzleri gülmüştü. Fakat bir sorun olduğunu fark ettim. Ali... o yoktu. "Ali nerde?" Diye bağırdım. "Arkamızday... hayır hayır noldu ona?" Diye bağırmaya başladı Kayra. Kulağımı sikmişti. Sudan çıktım ve çantamı alıp -eğer onu ararken yaralı bulursam müdahale edeyim diye- ormana doğru geri koştum. Gittiğimiz yollara baktım. Soluk soluğa kalmıştım veya kalmıştık. Çünkü hepsi çantasını alıp arkamdan koşmuştu. Kayra ağlıyordu. O an bir koku geldi, kan kokusu. Kafamı biraz çevirip aşağı baktığım anda Ali'nin kanla kaplanmış, karnı qyarılmış, organları saçılmış cesetini gördüm. "O çamura girmedi değil mi?" Diye sordum Kayra'ya. "Evet, bana kaçacağını söyledi ve çantasını bana bıraktı." Sağ kolumdan düşen çantamın kolumu düzelttim ve Ali'nin cesedine doğru yürümeye başladım. Çok fazla kan vardı. Belli ki ayı onu yemiş veya sikmişti. Yüzüne son bir kez baktım. Kalbim param parça olmuştu. Kimseyi kaybetmek istemiyordum. Keşke zaman dursaydı. Keşke zamanı yönetebilseydik.

     Yaklaşık 1 gündür yürüyorduk. 3 kişi ölmüştü. Artık ayağım ve belim ağrıyordu. Arkadaşlarımın canı çok fazla acıyordu. Elime kitabımı aldım. Hiç açmamıştım kapağını. Bu zamana kadar kitap okumam şaşırtıcı bir şeydi. Kitabın kapağını yavaşça açtım. Sessizce okumaya başladım. Aklımı boşaltmam lazımdı. Kitaplar tek kaçış yolumdu.

     Uzun süredir kitap okuyordum. Zaman beni esir almış gibiydi. Belim o kadar çok ağrımıştı ki kitabı kapatıp gerildim. Kitabı çantama koyup etrafıma baktım. Kimse yoktu. "Damla, İrem, Efe, Berrak, Çınar, Dumlu, İzcan,Kayra nerdesiniz?" Korkmuştum "bakın korkuyorum çıkın şuraya" diye bağırdım "Lan orospular beni kandırmayın." Evet, hepsi gitmişti fakat izleri vardı, ayak izleri. İzleri izlemeye başladım. Tam 8 ayak izi vardı. Korku daha da bedenimi sardı. Bir anda durdum çünkü ayak izleri bitiyordu. Sağıma baktım ve o anda kalbim durdu çünkü kan vardı. Derin bir nefes aldım ve ilk bulduğum ağaç dalını elime aldım, zaten karşıma bir şey çıksa arkama bakmadan kaçardım. Dalda İrem kadar bir şeydi. İlerlemeye başladım. Kulaklarıma ağlama sesleri doldu. Bu Berrak'ın ağlama sesiydi. Ortaya çıkınca hepsini gördüm fakat İrem ve Kayra yerde kanlar içinde yatıyordu. Onları da Allah'a kavuşturduk, şimdi çıkıp bunlara kimin sonra öleceğini bilene para vericem desem hepsi tahmin yapar ve yetmemiş gibi birbirini öldürürdü. "Nerdeydiniz?" Dedim . "Seni kitap okurken rahatsız etmek istemedik çünkü rahatsız edersek bizi sikeceğini düşündük ve bu yüzden yola çıktık. Sonra bir silah sesi geldi ve Kayra yere yığıldı. Ardından bir kurşun İrem'e geldi ve ikisini de kaybettik. Zaten bak bizi buldun." Dedi İzcan. Çantamı elime alıp İzcan' ın kafasına fırlattım. Kayra ve İrem' e yaklaşıp yüzlerine son defa baktım. "Neden çantalarını almıyoruz." Dedi Damla. Derin bir nefes aldım. "Onların eşyalarını kullanmalıyız. Onlar öldü fakat biz yaşıyoruz, yaşamalıyız." Dedi. "Artık yola çıkalım" dedim ve Damla' nın dediği gibi çantalarını aldım,  yürümeye başladık. Acaba ne olmuştu Sena'ya? Kurtulmuşmuydu? Neden sizce merak ediyordum. Acaba neden bizi seçmişlerdi. Ne suçumuz vardı. Telefonumu çıkarttım ve ses dosyalarıma indirdiğim bir müziğe tıkladım. Kulaklığımı taktım. "Siz beni takip edin yoksa sonunuz onlar gibi olur, zaten size de bir şey olursa bana da olur." Dedim ve şarkı söylemeye başladım.

OKUL GEZİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin