HİKÂYE DAHA YENİ BAŞLIYOR

7 2 0
                                    

Eren karşımdaydı. Hatta bu sefer herkes onu görüyordu. Yüzündeki gamzeler belli oluyordu. "Sende kimsin?"

"Dumlu bence bizi sikicek."

"Bence de Eflin ne bok yiyelim."

"Lan orospu sakın yaklaşma!"

"Çınar giderek Efe'ye benziyorsun."

"Beni unuttunuz." Sesindeki soğukluk buraya kadar gelmişti. Mavi gözlerinde oyalandım. "Ben Eren Günay, 20 yaşındayım. Başka soru sormayın."

"Abi sormadık ne olduğunu."

"Eflin bizi korusana."

"Çınar, ben süper kahraman mıyım?"

"Benim kahramanım olur musun?"

"Siktirme belanı!"

"Gine unutuldum. Süreniz giderek azalıyor dikkat edin." Piç, arkasını dönüp gitti. Öylece izledik. Süre, süremiz giderek azalıyordu. Hepimiz ölücektik. Birden durup bize döndü. "Misafir ister misiniz?" Çınar ve Dumlu bana bakıyordu. Evet, ben karar verecektim. Elimi havaya kaldırıp gülümseyerek orta parmak çektim. Evet demişim gibi gamzeleri belli oldu. Ama benim yüzümde bir mimik bile oynamadı. Büyük ama yavaş adımlarla bize doğru geldi. Tam 42 adımda karşımda durdu. Evet attığı tüm adımları saydım. Peki Eren kimdi? Ya bizi kandırıyorsa ? Gerçek ismi bile Eren olmaya bilir. Peki o gerçek mi? "Eren, neden buradasın?" Dumlu'nun sorusu fazla mantıklıydı. Bana yardım için geldiğini söyledi. Acaba şimdi ne diyecekti. "Aslında nasıl anlatsam bilemedim..."

"Annem ve babam uzun süre önce boşandı. Annem beni zorla biri ile evlendirmek istedi. İstediğim kadar şansımı zorlasam da hiçbir şey olmadı. Kararı hiç değişmedi. Bende günlerce kaçış yolu aradım. Bir ara beni bodruma kapattı. Dört duvar arasında iki ay on iki gün on altı saat durdum. Nemli ve soğuktu. Her saat başı bir su şişesi kapağı kadar su verdi. Haftada bir öğün yedim. Oda ince ve tek dilim bir elma. Oda yettiği kadar gibi birşey. Kardeşim de vardı. Sonra daha fazla gücüm kalmadı. Çünkü tüm su ve yiyeceğimi kardeşime verdim. Kaçış planımı ona anlattım. Kardeşim de benim kurduğum plana uyup kaçtı. Kardeşim gittikten birkaç gün sonra öldüm. Onun görmemesi beni mutlu ediyor. Sonra ölülerin olduğu yerde bir diyarım oldu. Fakat istediğim gibi gitmedi. Annem, ben öldükten 1 yıl sonra evinde ölü bulunmuş. Kamera kayıtlarında fazlalıkla 3-4 adamla seviştiği videolar vardı. Şimdi siz bana inanmazsınız." Sona doğru sesi inceldi. Gamzeleri hala belirgindi. Buruk bir gülümseme vardı. Sarılmak istedim. Kardeşim, acaba ne yapıyor. Büyük ihtimalle üzülüyordur.

Ezgi
Anasının amına koduğumun orospu çocuğu. Seni doğuran ebeyi alttan üsten siksinler. Ananı babanı teyzeni oğlunu ölmüş babanneneni halanın belinde horon tepmiş bir şekil de kolbastı oynayıp dondurma yalayım. Kuzeninle üst üste oturayım doğmamış çocuğunu alttan bastırıp üstten sikiyim annanenin ayaklarını kırıp götüne sokayım. Piç kurusu. İçim eridi yahu. İnsan 45 soruluk sınav yapar mı? Birde bunları 40 dakikada. Amıma yarrak girse daha az zorlanırdım. Günlerdir bu orospu çocuğunun piç sınavını düşünüyordum. Nasıl bir hoca demeyin. İnsan desem direkt hayvan çıkıyor. Sınav ile ilgileneceğim diye ablamı aklımdan çıkartmıştım. Özür dilerim abla ama söz veriyorum seni ilk gördüğümde sana sımsıkı sarılacağım. Veya görebilirsem. Yaşayacağını pek zannetmiyorum. Hatta birdaha kitaplarına kötü söz söylemeyeceğim. Onları sadece yakıcam. Sadece geri gel veya gelme. Hem sinir hemde dram havam vardı şuan. Aslında o kız için fazla ağlamam. O yaşar. Maşallah Bülent Ersoy gibidir o. Onu korurlar. Siktir et. Gözlerim odamın balkonunda takılı kaldı. Nedensizce bir his bana oraya gitmemi söylüyordu. Çalışma masasından kalkıp yavaş ve küçük adımlarla balkona ilerledim. Balkon cam ile kaplıydı. Kış olmasına rağmen balkon sıcaktı. Balkonda ablamın ve benim armut koltuğum vardı. Ortada benim hep kahve içtiğim, ablamın passiflora içtiği, bizim boyadığımız bir sehpa vardı. Balkonun perdesini hızla çektim. Anahtarı iki kere sağa çevirip kapıyı açtım. Balkona çıkıp pembe armut koltuğuma oturdum. Gözüm etrafta gezindi. Birden masaya takılı kaldı. Masada beyaz bir not kağıdı vardı. Daha dün orada olmadığına yemin edebilirim. Bulunduğum ortamda ölüm sessizliği vardı. Kağıdı yavaş ve dikkatle açtım. Daha 14 yaşında karşılaştığım şeye bak. Notta bozuk bir yazı vardı. Notu yazanın eli galiba yarrağından çıkmıştı. En sonunda aklıma notu okumak geldi.

OKUL GEZİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin