Anılar gider emareler kalır

7 2 0
                                    

Ağacın altında oturup sadece 14 yaşındaki halimi düşündüm. Fazla maldım. O zamanlar lgs sonrası puan stresi ile dolup taşıyordum. Hatta bir çocuğa yanlışlıkla çıkma teklifi etmiştim. Birden aklıma o gün geldi. Unutmakta zorlanacağım bir gün. 12 Ağustos günü...

4 yıl önce 12 Ağustos
     Tatlı bir Cumartesi sabahı olduğunu hatırlıyorum. Ellerim heyecanla titriyordu. Babam bugüne izin almıştı. Zaten annem Cumartesi-Pazar evdeydi. Odamdaki banyoya geçtim. Dişlerimi güzelce fırçalayıp giysi dolabıma doğru koşturdum. Saate baktığımda annem ve babamın çoktan uyandığını biliyordum. Dün annemin giymemimi istediği elbiseyi giyip çıktım. Pembe ve üstünde beyaz papatyaları olan uzun bir elbise seçmişti annem. Kolları dirseğime kadardı. Aslında pek istemediğim bir yere gidiyordum fakat annem ve babamı üzmemek için hayata pozitif bakmaya çalışıyordum. Ellerim giderek terliyordu. Hava sıcaktı. Lgs'ye gireli ne kadar olduğunu hiç bilmiyordum. Fakat 495 puan almıştım. Odamdan çıkıp merdivenlerden teker teker aşağı indim. Tahmin ettiğim gibi annem ve babam uyanıktı. Bugün yetimhaneye gidiyorduk. Aslında bende bir kardeşimin olmasını isterdim fakat 5 yıl önce yumurtalıkların da olan bir sorun yüzünden kısır kalması tüm aileyi üzmüştü. Bende her çocuk gibi ya beni unuturlarsa diye düşünüp duruyordum. Fakat babam her zaman içimi rahatlattı. Aslında annemde beni sever fakat az. Mesela benim ortaokul mezuniyetime gelmedi. Babam ile beraber gitmiştik. 5 yaşında bisikletten havuza düşünce kendin çıkarsın hadi dedi. Karşı komşu gelip beni kurtarmıştı. Ama hissediyordum, annem beni seviyordu. Masaya oturup babamın vişne suyumu getirmesini bekledim. Üçümüz de masaya oturunca annem sevinç çığlığı atacak gibi oldu. Masadaki en hüzünlü bendim. Annem bana baktığında yüzündeki gülümseme silindi. Onun yerine nefret vardı. Kahvaltıdan sonra hemen yola koyulduk. Ben sadece arabadan dışarıyı izledim. Yaklaşık 15-20 dakika sonra bir yetimhanenin önünde durduk. Annem hızla müdür odasına gitti. Annem istediği özellikte çocuğu tarif etti. Sanki restoranda yemek söylüyor, bir mağazada istediği kıyafeti arıyor gibi bir şeydi. Tüm konuşmalardan sonra odaya bir kız çocuğu geldi. Biraz konuştular fakat ne konuştuklarını istesem de anlamadım. Babamın beni dürtmesi ile kendime geldim. Bana soru sordu fakat cevap vermedim çünkü sorusunu bile anlamadım. Sadece yere bakıyordum. O an beklemediğim bir şey gerçekleşti. Yanağıma bir tokat yedim. O kadar sertti ki yere düşmüştüm. Kafamı kaldırınca gözlerim annemi buldu. Bana bağırıyordu fakat ben hala ne olduğunu sindirememiştim. Babam beni yerden kaldırdı. Müdür anneme bir şeyler dedi fakat duyamadım. Sonra annem kız çocuğunu sahiplenmeyi kabul etti. Arabaya giderken babam beni hep annemden uzak tuttu. Ben babamın arkasına oturdum. Annem kızı kucağına alıp ön koltukta, kızla beraber şarkı söyleyerek yola devam etti. Sonraki günler unutuldum. Sadece lazım olduğunda bana seslendiler...

Şimdiki Zaman
     7 yaşından bazı şeyler hatırlıyordum. Gözlerim giderek doldu. Omzuma değen el ile irkildim. Çınar hala uyumamıştı. Dumlu ise ayı gibi uyuyordu. "Ne düşünüyordun?"

"Eskileri... Zor zamanları."

"Anlatsana, canım sıkılıyor."

"7 yaşımdan aklımda silik silik anılar var. Annem ile babam bahçede kavga ediyordu. Annem babama nasıl yaparsın diye bağırıyordu. Babam onu susturuyordu. Annemin ağzından tek bir kelime duydum. O benim kızım değil. O günden sonra anneme farklı baktım. Beni her gördüğünde yüzünde sadece nefret vardı. O gün o kavgada annem beni istemediğini söyledi. Tarihi çok iyi hatırlıyorum. 7 Mayıs'tı. Doğum günümü bok etmişlerdi. Ben gülen yüzle annem ve babamın yanına gidip doğum günümü söyleyecektim. O günden sonra doğum günümü sadece babam kutladı. Lisede zaten siz hayatıma girdiniz. Sana bir sır vereceğim ama kimseye söyleme. Ezgi aslında gerçek kardeşim değil. Ben 14 yaşındayken ailem evlatlık aldı. Ezgi'yi aslında hiç sevmedim. Hep nefret ettim. Sadece sevmeye çalıştım. Ben annemin, ben 9 yaşındayken kısır olduğunu sanıyordum. Fakat... Fakat geçen sene bana hastaneden bir kağıt geldi. Kağıtta zaten annemin kısır olduğu yazıyordu. O zaman ben nasıl doğmuştum. O günden sonra aklıma hep 7 yaşımda ki olay geldi. Sonra annem kağıdı buldu. O gün bana bıçak çekti. Bir şey yapmaz zannettim. Bıçağı bir yerime sapladı fakat ben neresi olduğunu anlamdım. Sonra 3 farklı yeri yaraladığını fark ettim. Boynumu kesmiş, böbreğimin biraz üstünü ve en son olarak bileğimi kesmiş. Bu yüzden hayatım boyunca sağ bileğimi saklamaya çalıştım. Annemle fazla konuşmadım. Bu olay 10. sınıf yaz tatilinde oldu. Kimseye söylemedim. Tüm yaraları emaresi kaldı, anıları gitti." İçimde bir boşluk hissettim, koca bir boşluk. Sonra bir ağlama sesi duydum. Çınar başını öne eğmiş düşünüyordu. Kafamı biraz çevirince Dumlu'yu gördüm. Gözlerinden dolu dolu yaş akıyordu. Vay canına, cidden Dumlu ağlıyordu. "Eflin, kalbime dokundu."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 05 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

OKUL GEZİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin