DAHA GEZİ BİTMEDİ

12 2 0
                                    

Sena
     Neredeydim? Ne olmuştu? Yaşıyor muyum? Gözlerimi açtığımda kendimi garip hissediyordum. Kendimde değil gibiydim. Ayağa kalkmaya çalıştım fakat olmadı. Vücudumu ben yönetmiyor gibiydim. Arabanın ön camını kırıp zor olsa da çıktım. Kollarımda kesikler vardı. Başım dönüyordu. Kendimi dışarı attığım da bir not buldum. Kağıdı açtım.

Sevgili deney farem
şuan kimsenin bilmediği bir ilacın etkisindesin. Her an herşey olabilir. Bu ilaç ilk sende denendi. Bu ilaç seni yaşatacak. Sakın korkma. Baş dönmesi ve denge kaybı ilacın etkisi. Bu ilaç insanı kendi benliğinden çıkarıyor. İlacın bulaşma biçimi şuan bilinmiyor. İlk deney sensin minik deney faresi.

Muhteşem müdürün

     İlaç mı? Şuan vücudumda bir ilaç vardı. Üşüme hissi giderek azalıyordu. Ellerimi birbirine sürtüp ısınmaya çalıştım. Fakat vücudum kendi kendine ısınıyordu. Nefes almam zorlanıyordu. Yürüdüm. Sert adımlarla yürüdüm. Etraf karanlıktı. Hiçbir şey göremeden ormanın içinde yürüyordum. Kendimi susuz veya aç hissetmiyordum. Kolumda, kafamda,dizimde ve karnım da kurumuş kan lekeleri vardı. Tişörtümün yarısı yırtılmıştı.

     Ne zamandır yürüdüğümü bilmiyorum ama hiç yorulmamıştım. Ayaklarımın altı kanıyordu. Ağacın dibinde parlayan bir şey vardı. Çok net görüyordum. Simli bir kutuydu ve üstünde not kağıdı vardı. Not kağıdını açıp okumaya başladım. Hava aydınlanmasaydı okuyamazdım.

Sevgili Sena D.
Kim bilir ne zorlukla buraya gelip bu notu okuyorsundur. Fakat şunu bilmeni isteriz ki kutunun içindeki silahı alıp kendini koru. Adamlarım seni öldürmeye geliyor. Fazla bir şansın yok. Ya öl ya da öl sikimde bile değilsin. Korkma, ilaç etkisinde olduğun için fazla acılı ölmeyeceksin.

Muhteşem müdürün

     Kutunun içinden silahı alıp arkamı döndüm. Yaklaşık 5-6 adam etrafımı çevirmişti. Hepsinin zorla tutulduğu belliydi. Elleri titriyordu. Ortadaki adam yaklaştı ve silahını anlamın ortasına hizaladı. Evet, namluyu çekti fakat ses duyulmadı. Sadece karanlık, boşluk vardı. Son olarak konuşmalar işittim fakat anlamıyordum.

Efe
     Evet, oldu. Silahı bize doğrultuyordu. Kalbim ağrıdı. Canım acıdı. Gözümden bir yaş damla aktı. Özgür... Karşımızda bize silah tutuyordu. Ölüm sessizliği ortamı kapladı. Kamera... Kamera nerede? Şaka yapın bize, lütfen. Herşey şaka gibi ilerliyordu. Kanım dondu. Bize doğru yaklaştı. "Özgür..." Dedi Eflin. "Gel hadi yanımıza. Şaka yap lütfen. Sen öyle biri değilsin... Hadi, lütfen."

     "Ben onların tarafındayım. Buraya sırf sizi öldürmek için geldim. En baştan Azra'yı yakaladım. Onu ben vurdum. Elimdeki silahı hiç biriniz fark etmedi.  Ben onların tarafındayım. Bırakın kendinizi hiçliğe. Ölün gitsin. Neden yaşıyorsunuz?"

     "Ben sevgilim için yaşıyorum Özgür. Ona söz verdim. Dumlu olacaktı soyadı... O yüzden."

     "Bir şeyden biri fazla korkuyor. Onun korkmaması için... Onun yanında sonuna kadar duracağıma yemin ettim."

     "Nedensiz" Eflin'in neyden bahsettiğini anlamadım. Çınar kime söz vermişti acaba. Konuşma sırası bana geldiği an Özgür kolumdan tutup beni önüne çekti. Kafama silah dayadı. Hepsi bana bakıyordu. "Son sözlerini söyle Efe." Güldüm. "Öncelikle mezarıma civciv yazmayı unutmayın. Çınar güzel kızlar tavla kanka tamam mı? Siz burdan çıkarsınız. Dumlu, kalpli şortunu giyip cenazeme gel. Eflin, mezarıma çikolatalı kek koymayı unutma. Sen güzel yaparsın, aç kalmam öteki dünyada. Ağlamayın kız. Hep mutlu olun. Cenazem de delilo açmayı unutmayın. Zaten son birkez oynadık. Sorun değil. Bu sarı saç orijinal aşkolar. Bunu herkese söyleyin yess. Tamam, o zaman. Eflin hani bana sordun ya kafana silah dayansa güler misin diye bende evet dedim ya. Bak işte sözümü tutuyorum. Ben, ben sözümü her zaman tutarım. Dumlu, sana 960 TL borcum vardı ya. Onu kumbaramdan al. Sizi seviyorum gardaşlar. Sakın beni, civcivinizi unutmayın. Eflin, o gün doğum gününü kutlayamadığımız için özür dilerim " Son sözlerimi ettim. Derin bir nefes aldım. Hepsi karşımda ağlıyordu. Silah sesi yükseldi. Özgür vuruldu. Çınar onu vurdu. Fakat Özgür beni kafamdan vurdu. Eminim ki beynim pekmez gibi akmıştır. Sorun değil, toprağa su olsun.

Eflin
     Gözlerimi yerinden çıkartın, görmeyeyim. Kulaklarımı kopartın, duymayayım. Ne olur. İhanete uğramıştık. İki kişi can verdi bugün. Biri Efe, diğeri Özgür. Düşünemiyordum. Sadece Efe'nin yerde yatan cansız bedenine bakıyordum. Yaşayacağıma inancım sıfırdı şuan. Yüreğim yerinden çıkacak gibiydi. Yerimden oynamayadım. Olayların şoku ile duruyordum. Ellerim titriyordu. Nefesim daralmaya başladı. Nedeni çok açıktı bence. İhanet, ihanet, ihanet. Tek bir neden. Bir kelime, üç hece ve altı harf herşeyi açıklıyor. Değil mi? "Tek istediği vardı..." Dedi Çınar. "Tek istediği yeni bir kız arkadaştı. Onuda veremedim." Güldüm. Sanki kız satın alınıyordu. Normalde ağlamazdım böyle durumlarda fakat son zamanlarda fazla duygusaldım. Acaba şuan neye ağlıyordum? Efe'nin ölümüne mi, yoksa Özgür'ün ihanetine mi? Yere oturdum. Ayaklarımda beni tutacak güç yok olmuştu. Hayır, gezi daha yeni başlıyordu. Bu gezinin sadece başlangıcı, daha gezi bitmedi. Ayağa kalktım. "Gezi daha yeni başlıyor."

     "Uyandırdığın için sağol."

     "İyi sözmüş."

     "Ben Eflin'im, Çınar."

     "Peki bir planın var mı?"

     "Tabiki vardır bu Eflin."

     "Sadece ilerleyeceğiz." Hızlı adımlarla yürüyordum. Onlar sadece bana ayak uyduruyordu. Burdan çıkınca ikisinide lunaparka götüreceğim. Beraber nefes alacağız, nefesimizi kesmezlerse. Ne kadar zamanımız kaldığını merak ediyordum. Ya bize süre tutuyorlarsa. Arkadan bir ses geldi. Çimen sesi. Sese doğru kafamızı çevirince rüyada olduğumu sandım. Çınar ve Dumlu çığlık gibi ağızları açık kalmıştı. Ne olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. Tek yapabileceğim buydu. Öylece durmak.
______________________________

Sizce bu kişi kimdir??

    

OKUL GEZİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin