GEÇMİŞİN İZLERİ

33 7 0
                                    

Ölmeyecek kadar yaralıyım...

( 8 yıl sonra )

        "Yav sus sus yeter gidin artık ya istemiyorum oğlum sizi evimde istemiyorum neden anlamıyorsunuz çıkın lan evimden pişt Ayaz alooo ayaz bak lan bana yeme benim domatesimden Kuzey al şunu gidin evimden gidin Allah sizin cezanızı versin ya "
     Uzandığım koltuktan kalkıp koşarak Ayaz'ın üstüne atlayacaktım ki ayağım merdivene takılarak bodoslama duvara çarpmıştım.
      "Sen bize her Allah cezanızı versin dediğinde hep sana bir şey oluyor sarı ibik farkında mısın?"
      " Sus lan sus her yerim ağrıyor zaten Allah senin de cezanı versin merdiven Allah'ın cezası bunu buraya yapan mimarın ben gel kaldır beni burdan bide sarı ibik ne ya kuduz köpek"
      " Allah iyiliğini versin sarı ibik gülmekten altıma işedim Kuzey bana don getir lan"
      " Ayaz önümde soyunacak değilsin ya defol git şuradan kuzeyyy valizinizi falan alın toplayın defolun gidin evimden İnci kalk sende inci koş Ayaz altına yaptı kalk kalk inciiii"
İnci karşıdaki koltukta yatmış horluyordu bu haberi duyduğu anda kalkıp gülme krizine girmesi gerekirken o hala yatıyordu elime Ayaz'ın temiz donunu alıp biraz su ile ıslatıp incinin kafasına fırlattım" inci sidikli don kafanda kalk ıyy pis pis kokarsın artık"
    " Aaaggagag Ayça yardım et çiş oldum ben Ayaz Allah belanı versin of ya kuzey koş yardım et fena oluyorum ben yetiş "
     "Allah senin belanı versin Ayça senin ben şakanı bir an sidiklendim sandım çok korktum"
      " Neyse bu kadar gülmek yeter çok gırgır şamata oldu ne zaman gidiyordunuz evimden çok sıkıldım sizden" dedim ve masadan kalkıp tezgahın yanına geçtim küllüğü alıp geri yerime oturdum.
         " Sevgili ayçacım valla kuzey ve inci giderse gitsin ben buradayım 8 yıldır arkadaşız pardon kardeşiz bunları bilmem ama beni evden kovamazsın " aynı anda hepimiz ağzı açık bir şekilde ayaza baktık
     "Lan puşt bana iyi bak kardeşimsin diye neden ben seni evden siktir edemiyorum bırak lan götümü sal beni hem sen benim 8 yıllık arkadaşımsın da onlar değilmi seninle sadece onlardan 1 gün önce tanıştık farkındasın değilmi" deyip ayağa tekrardan kalktım Ayaz'ın sırtına atlayıp kulağını ısırdım.
      " Lan kızım sen hayvan mısın üstüme atlama gibi fantezilerin mi var senin bırak şu kulağımıda ısırma puşt ben kime diyorum kızım Ayça bırak lan!" En son duyduğum şey Ayça olmuştu sonrası ise götümdeki akla zarar olan ağrıydı.
      " Bu göt ne kadar değerli haberin var mı lan senin kırdın güzelim götümü şerefsiz o senin fazlalığını kopartıp sana akşam yemeği yapmazsam bana da sarı ibik ayy Ayça demesinler Allah cezanı versin Ayaz beni de bozdun."
    

      Sabah sabah yaptığımız çirkefliği bir kenara bırakıp işe gitmek için herkes odalara dağılmıştı benim odam çatı katındaydı ben öyle istemiştim kimsenin gelmeyeceği,önünden dahi geçmeyeceğim bir oda duygularımı gizlemek için biraz yetiyordu merdivenlerden çıkıp odanın önüne gelmiştim ama bu evi aldığımdan beri yani 6 yıldan belli her defasında bu kapının önüne geldiğimde kalbim çarpıyor,nefesim titriyordu. Kapıyı açıp kırmızı loş ışıklı odaya girip kapıyı geri kapattım. Perdeler her zaman ki gibi sonuna kadar kadar çekiliydi nedense içeriye güneşin bile girmesini istemiyordum sadece ben tek ben olmasını istiyordum yatağa oturup yanımda duran komidineye uzandım ilk çekmecesini açıp içindeki fotoğrafları aldım bunlar 8 yıldan beri ailemin gizli çekildiği fotoğraflarıydı izlerini bulmam biraz zor olmuştu ama sonunda bunu başarmıştım. Her gün yaptığım gibi yine fotoğraflara bakıp ağlıyordum babamın yüzünü gördüğüm her karede lanet okuyordum, nefretimi kusuyordum evet biliyorum kendime zarar veriyorum böyle yaptıkça ama ne yapayım çok doldum, çok yoruldum,her bittim tükendim dediğimde başımı annemin babamın omzuna katıp teselli arayacağıma "biz senin arkandayız kızım" demelerini beklediğim her saniye ben kendimi bu odada bu fotoğraflara bakarken buluyordum. Fotoğrafların her karesinde babam mutlu şen şakrak, annemin yüzünden zoraki bir tebessüm vardı kardeşimin yüzünde ise dalgın bir düşünce tam tamına 8 yılda her fotoğraf böyleydi hiçbir zaman beni aramadılar etrafa sorup soruşturmadılar belki de onlar da beni çok da unutmuşlardı bundan benim haberim yoktu. Fotoğrafları tekrardan çekmeceye atıp yataktan kalktım lavaboya geçip elimi yüzümü yıkadım ve geri odama döndüm gardolaba yaklaşıp içerisinden mavi takımımı alıp giydim bugün şirkette değişim vardı. Yeni bir ceo ve şirketin satın alan kişi geleceklerdi ben ise orada olan hissedardım yani şirketin ikinci sahibi gibi bir şeydim.
     

     Üstümü giyip merdivenlerden aşağı iniyordum ki kuzey'in odasından "bak lan bana eğer siz bir daha ayça'ya ailesi hakkında bir fotoğraf daha atarsanız sizi öldürürüm tamam mı haberiniz olsun umarım beni anlamışsınızdır" demesini duydum ağzım bir karışı açık kalmıştı sinir beynime vurmuştu nefes dahi alamıyordum ayaklarım sanki yere çivilenmişti kuzey'in beni korumak istediğini biliyordum farkındaydım da her gün her gece gündüz odama çekilip ağladığımıda biliyordu artık üzülmeyeyim ağlamayım diye böyle bir şey yaptığında farkındaydım ama ne olursa olsun annemi ve kardeşimi özlüyordum. Kuzey'in odasında ayaklanma olduğunu hissedince hızlıca aşağıya doğru indim aklım resmen beni kemiriyordu ama olsun yine de kuzeye bağırıp çağırıp canını sıkmayacaktım susacaktım .
      " Ben çıkıyorum çocuklar akşam geç gelebilirim haberiniz olsun"  dedim ve evden çıktım işte bu benim Ayça Ekinin hayatıydı her gün böyle bir sabah koşturması arkasından iş akşam yine ev hep bir döngü içerisindeydi halimden mutlumuydum evet şuanlık azda olsa mutluydum Sanırım. Evden uzaklaşıp garaja doğru yürüdüm.
     " Ayça günaydın kızım"  kafamı kaldırıp güneş gözlüğümü gözümden çıkartıp karşıya baktım. Emine teyze bizim karşımızda oturan 60 yaşlarında tonton bir teyzeydi elinde börek ile yanıma yaklaşıp
    " Sanada günaydın emine teyzem"
    " Ayçam size börek yaptım yersiniz diyede siz sanırım kahvaltı yaptınız"
    " Evet yaptık emine teyze ama sen istersen onu bizim eve götür çocuklar alır senden benim işe gitmem gerekiyor şimdi ama hayrına çocuklara uyarda hepsini yemesinler akşama bana ds bıraksınlar tamam mı" deyip tebessüm ederek garaja doğru ilerledim arabamı açıp oturdum sağ tarafa eğilip torpidonun gözünü açıp içinden dosyayı çıkarttım yeni gelen kişilerin dosyalarıydı. Kapağı açıp okuyacaktın ki telefonum çalmaya başladı arka koltuğa uzanıp çantamı aldım tekrardan önüme dönüp arabayı da çalıştırdım telefonun içinden çıkarttı kulağıma dayadım "alo efendim"

    "Ayça hanım hepimiz sizi bekliyoruz toplantı için acaba ne zaman burada olursunuz "
"10 dakikaya oradayım Aylin ben gelmeden asla başlamıyorsunuz haberiniz olsun" dedim ve telefonu kapattım emniyet kemerimi takıp arabayı sürmeye başladım.
 
(...)
10 dakikanın sonunda binanın önüne gelmiştim döner kapıdan geçip asansörlerin olduğu tarafa doğru yolunu çevirdim 'ah lanet olsun geliyor yine geveze gözlük'
   "hoş geldiniz Ayça hanım normalde toplantı olduğu günler daha erken gelirdiniz toplantı başladı 15 dakika oldu ama daha yeni geldiniz bir sorun mu var yoksa artık buraya gelmek mi istemiyorsunuz"
   "nereden çıktı bu Ahmet bey lütfen işinizin başına geçin yoksa iş aksatmaktan sizi kovacağım az kaldı biriyle karşınızda kişinin kim olduğunu bilerek konuşunuz yoksa bu patavatsızlığını sonunuz olacak benden söylemesi şimdi çekilebilirsiniz"

   'Aptal mıdır nedir ya buranın yarısından çoğu ben de ister gelirim ister gelmem of zaten toplantıya geç kaldım Bir de orada afra tafra yaparlar Bir de gel onları çek şimdi'

asansöre binip 5 kata basıp çıktım kapılar açıldığında karşıma direkt aylin'i görmem ve tebessüm ederek toplantı salonuna yöneldim

" Hoşgeldiniz Ayça hanım sizin biraz geç geleceğinizi acil bir işinizin olduğunu söyledim yoksa fazla konuşuyorlardı bende bunu demek zorunda kaldım kusura bakmayın."
    
   " Kusura bakılacak bir şey yok Aylin iyi yapmışsın sağol"
     
     Ben önde aylin arkada toplantı salonuna girdik herkes aynı anda kafasını kaldırıp bana baktılar
   
     "Kusura bakmayın çok acil bir işim çıktı ondan dolayı size 15 dakika beklettim dilerseniz hemen toplantıya başlayalım eminim ki burada bunu herkesin işi vardır Aylin getirdiğin dosyaları verir misin evet bildiğimiz üzere halil hisselerini artık yönetemeyeceği için yeğeni Pamir vural'a bırakmış bugün dubai'den dönecekmiş sanırım yarından sonra ikinci patronunuz olacak bana ve Halil bey nasıl davranıyorsanız pamir'e de öyle davranacaksınız unutmayın zamanında Halil bey bizi iflasın eşiğinden kurtardı bu da şu demek oluyor ki bize yaptığı bu iyiliği yeni Pamir bey'e saygılı davranarak borcunu kapatmak umarım dediğimi anlamışsınızdır şimdi herkes işinin başına geçebilir iyi günler"

herkese ile birlikte ben de ayağa kalktım kapının önünde ailenin telaşlı gözler var bana bakıyordu.
   
     "Aylin gelsene içeri bir şey mi oldu"
  
"Efendim nasıl denir bilmiyorum ama Kaya bey geldi sizinle görüşmek istiyor"

     "Kaya mı onu kim buraya aldı Aylin kesin talimat verdim ben asla buraya gelmeyecek dedim güvenliği hemen odama yolla hemen"

KÖR SIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin