Selamlar~~ Umarım keyifli bir bayram geçirirsiniz~~ Bayram hediyenizi de vereyim dedim~~ Keyifli okumalar, yorumlarda buluşalım~~
Pansiyonda gün hızlı başlamıştı. Bir kaç müşteri çıkış yapmış yerlerine yenileri gelmişti. Pansiyonun işlerinde hala yeni olan Jisung ise yoğunlukla tek başına baş etmeye çalışıyordu çünkü Jeno hyungu bir süredir ortalarda yoktu. Halbuki pansiyondan ayrılmadığına emindi Jisung ama nerede olduğuna dair etrafı arayamamıştı çünkü maalesef işten başını dahi kaldıramıyordu.
"Yoğun görünüyorsun."
Jisung duyduğu tanıdık ses ile ister istemez göz devirdi ve paspasladığı yerden bakışlarını hiç çekmeden "Ne istiyorsun Chenle?" diye sordu.
"Hyung" diye düzeltti hemen diğer genç elindeki buzlu kahveyi şöyle bir sallayarak.
Jisung samimiyetsiz bir şekilde gülümseyip Chenle'ye baktı "Bana hyung demene gerek yok Chenle-yah." dedi keyifle "Neredeyse aynı yaştayız."
Chenle karşısındaki gencin kelime oyununa şaşırarak güneş gözlüğünü çıkarttı ve kafasına taktı. "Bana çok bilmişlik yapma Park Jisung." dedi kendini beğenmiş bir tavırla daha sonra kahveyi gence uzatarak "Al" dedi "Sana aldım. Sabahtan beri çalıştığını görünce acıdım haline."
Jisung şüpheyle genci süzüp dik dik bir kahveye bir Chenle'ye bakınca Chenle bıkkınlıkla üfleyip "Üff tamam istemiyorsan ben içerim". diye kahveye davrandı lakin o içemeden Jisung kahveyi gencin elinden kapmıştı bile.
Yoğun çalışmanın ödülü olarak aldığı bir kaç yudumdan sonra mutluluk ile gülümsedi. "Teşekkür ederim."
Chenle omuz silkip kollarını birbirine bağladı. "Lee Jeno nerede? İşiten mi kaytarıyor yoksa?"
Jisung paspası bir kenara bırakıp Chenle'nın yanına geldi ve tıpkı onun gibi mutfak tezgahına yaslandı. "Hiç bilmiyorum." dedi memnuniyetsiz bir şekilde "Beni bu yoğunlukta yalnız bıraktığı için onunla konuşmayacağım."
Chenle göz devirip "Çocuk musun sen? Küsecek misin ona?" dedi alayla.
Jisung omuz silkip "Evet." dedi "Küsüp işe gelmeyeceğim, sırf abim rica etti diye geldim buraya zaten."
Chenle tek kaşını kaldırarak "Mutuz musun ki burada?" diye sordu.
Genç adam sorulan soruya karşı bir süre cevap vermeden kahvesini yudumladı ama Chenle bekleyecek kadar sabırlı değildi. "Mutsuz musun burada diye sordum." diye yineledi sorusunu.
Jisung iç çekip "Mutlu sayılmam ama nefret ediyor da değilim." dedi daha sonra düşünceli bir şekilde "Sanırım arkadaşlarımı özledim." diye ekledi.
Chenle duyduğu cevapla durgunlaşırken tekrar güneş gözlüklerini taktı. "İşinin başına dön Park Jisung."
Jisung şaşkınlıkla "Ne?" diye sorarken Chenle hırçın bir tavırla "İşinin başına dön dedim yoksa paranı vermem!" diye çemkirdi.
Genç adam bu sözlerden sonra hızla mutfaktan uzaklaşırken Jisung sinirle arkasından bağırdı "PARAMI SEN VERMİYORSUN ZATEN! ŞIMARIK VELET!"
.
.
"Jisung'a yardım etmem lazım yalnız hallede-"
Jeno dudaklarını kapatan dudaklarla susmak zorunda kaldı. Yaklaşık kırk dakikadır çamaşır odasında Jaemin tarafından hapis edilmişti. Karamel saçlı genç etrafı kolaçan edeceğim bahanesi ile gelmiş ve Jeno'yu aldığı gibi çamaşır odasında sokmuştu. Bir ara kapıyı da kilitlemiş olacak ki gelen giden olsa dahi kapı açılmadığı için pes edip uzaklaşmışlardı.
"Jaemin-ah gerçekten durmamız laz-"
Yine aynı şey. Bu kırk dakikadır yaşanan bir döngüydü, Jeno ne yaparsa yapsın nasıl itiraz ederse etsin Jaemin bir saniye bile Jeno'yu öpmeyi bırakmamıştı.
Hoş Jeno da bırakmak istemiyordu zaten. Öpüşmeyi daha da ilerletmek istiyordu, vücudunda gezinen yaramaz ellerden başlayarak Jaemin'in her yerini en küçük delik dahi kalmayana kadar öpmek istiyordu .
Jaemin ellerinden birini gencin pantolonundan içeri gönderince Jeno inleyerek öpüşmeyi kesti.
"Yeter Jaemin." dedi nefes nefese "Çalışmam lazım güzelim Jisung tek başına halledemez her şeyi."
Jaemin söylenene karşı isteksizliğini belli eden bir iç çekip "Jisung'un abisi ben değil miyim?" diye sordu "Onu düşünmediğimi hissetmeme sebep oluyorsun."
Jeno gülümseyip surat asan gencin burnunu öpüp ellerini diğerinin ellerine kenetleyip parmaklarını birbirleri arasından geçirdi.
"Bugün yoğun olduğumuzu biliyordun ama." dedi alayla "Bile bile sabotaj etmek istedin değil mi?"
Jaemin omuz silkip "Bir haftadır görüşemiyorduk." dedi " Ya sen çalışıyor oluyordun ya benim okulla ilgili halletmem gereken şeyler oluyordu."
Jeno sırıtmamak için dudaklarını birbirine bastırarak "Beni mi özledin yani?" diye sordu.
Jaemin bu soru ile gülümseyip "Sen beni özlemişsindir diye düşündüm." dedi "Bir geleyim dedim hayır işi icabı."
Jeno kahkaha atıp birbirine kenetli elleri bırakıp kocaman sarıldı gence. Kabul etse ölecekti sanki özlediğini biliyordu işte. Bilerek Jaemin her mesaj attığında çalıştığını söylemişti aramalarını açmamıştı, kendisine gelsin istiyordu çünkü gelsin ve bir daha hiç gidemesin.
"Evet." dedi yüzünü gencin omzuna gömerken"Çok özlemiştim iyi ki geldin."
Jaemin'de kollarını Jeno'ya dolayıp gencin açıkta kalan boynuna bir öpücük kondurup "Gerçekten mi?" diye sordu "Neden özledin ki? Sevgili bile değiliz biz."
"Jaemin-ah" dedi Jeno tuzağa düşmeye hiç niyeti yoktu "Ayak sürüyen sensin güzelim. Bana aşık olduğunu itiraf et ve istediğin gibi sevgilin olayım."
Jaemin kıkırdayıp "Bebeğim." diye fısıldadı. Böyle söyleyince Jeno'nun eridiğinin pekala farkındaydı. Bütün hafta aramlarının ve meajlarının bilerek görmezden gelindiğinin ya da meşgulüm ayağına ertelendiğinin de farkındaydı. Lee Jeno oyun üslubunu iyi biliyordu hiç şüphesiz ki Jaemin daha fazla onu görememeye ve sesini duyamamaya dayanamamıştı.
Halbuki Jeno'nun takıldığı herhangi birinden ayrı pek bir özelliği yoktu. Çok yakışıklıydı, giyim tazı mükemmeldi, yüzü tam Jaemin'in tarzıydı, ateşe körükle gidiyordu, her zaman çok hoş kokuyordu ama bu kadardı işte neden Jeno'nun yanından ayrılmak istemiyordu bir türlü anlam veremiyordu kendisine. Yapabilse tam gencin göğsünün ortasına yapıştıracaktı kendisini. Ama onu e kadar arzuladığını Jeno'nun bilmesine gerek yoktu tabi.
"Sevgilim olmak için yanıp tutuştuğunu ben zaten biliyorum tek yapman gereken bana aşkını itiraf etmek, işte o zaman sevgilim olman için sana izin vereceğim."
Siyah saçlı genç kuyruğu dik tutmaya çalıştığı her halinden belli olan gencin boynuna küçük küçük öpücükler bıraktıktan hemen sonra kulağına doğru fısıldadı "Senin tüm izinlerin zaten benim Jaemin-ah."
Jaemin duyduğu sözlere karşı hissettiği memnuniyetle sırıtıp "Jeno-yah" diye fısıldadı pes etmişti sırf bu günlük yelkenlerini suya indircekti "Jisung'u siktir et ve beni öpmeye devam et."
Siyah saçlı kıkırdayıp tıpkı gencin istediği gibi onun dudaklarına bir kaç öpücük bıraktan sonra sordu "Prensesimin başka bir isteği var mı?"
Jaemin bu hitaba sinirle sırıtıp "Prensenin tam burada seni inletmek istiyor Lee Jeno." dedi arsız bir şekilde "Ne dersin? Prensesine izin verecek misin?"
Jeno oyununa ayak uyduran genci üzerine çekerek "Prensesimin istekleri benim için emirdir." dedi.
İkili tekrar yoğun bir şekilde öpüşmeye başlarlarken Jisung'un durumunu çoktan unutmuşlardı.
Bu bölümde bu şekildeydi birbirine yükselen nomin fav her zaman heheheheh umarım keyif almışssınızdır sonraki bölümde görüşmek üzere~~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|| IT'S BRUTAL OUT HERE ||
Fanfiction[MULTİSHİP] İşletme okuyan bir grup yakın arkadaşın mezuniyet projesi için açmaya karar verdikleri pansiyon ve beraberinde gelişen olaylar ile tehlikeye giren arkadaşlıkları. "Geri çekilmek için çok geç, bu oyunu ilk siz başlattınız." [Only Friends...