2 hafta sonra
Kamelyada otururken düşüncelere dalmışım yine.Kaan'ın olmayışıyla daha bir soğumuştum çevreye karşı.
Sanki hala yaşıyormuş gibi
hissediyordum."Komutanım."
Başımı kaldırdım ve karşımda albayın postasını gördüm.
"Söyle astsubay"
"Albay çağırıyor komutanım."
"Tamam"
Ayağa kalkıp albayın odasına doğru yürüdüm.
"Kıdemli Üsteğmen Gökçen Gece Ayyıldız emredin komutanım!"
Albay "Rahat asker" dedi.
"Bugün gizli bir timi kurtarmaya gidiyorsun timinle birlikte."
"Emredersiniz Komutanım" dedim ve odadan çıktım. Dinlenme odasına doğru yürüdüm, odanın önüne geldiğimde kapıyı açtım her zamanki gibi timin yanında Barış vardı.
Barış Kaan'ın şehit olmasından sonra gelen bir askerdi defalarca çıkma teklifi etmesine rağmen reddetmiştim ama yine de peşimden ayrılmıyordu bir keresinde çok kötü dayak atmıştım.
"Tim hazırlan görev var!" Dedim.
"Emredersiniz komutanım" dedikten sonra dinlenme odasından ayrılmışlardı. Ben de çıkarken Barış kolundan tutmuştu hemen önüme dönüp kolumu çektim
"Ne var!" dedim
"Gökçen konuşalım mı?" dedi.
"Gerek yok teğmenim" dedim ve odadan çıktım.
Odama çıkıp operasyon üniformamı giydim ve saçımı at kuyruğu yaptım. Helikopterin önüne gittim ve timin hazır olduğunu gördüm. Sıraya geçtim ve "Dikkat!" diye bağırdım. Albay rahat dedi ve onun onayıyla helikoptere bindik.
Helikopter durdu ve indik. Biraz yürüdükten sonra kampa ulaşmıştık, teröristler gözüküyordu yüzme puşiyi çekip sadece gözlerimin gözükmesine izin verdim.
Time kendilerine yer ayarlamalarını söyledim. Ben daha üst tarafa geçtim. Onların beni göremeyeceği ama benim onların gayet iyi görebileceğim bir yere...
"3 deyince atışa başlayın" dedim.
"3!" dedim telsize doğru.
Silah sesleri fazlalaşırken onu gördüm. Kaan'ı şehit eden o terörist Sakat.
Sinirlenmiştim hem de çok. Tepeden aşağıya indim ve diğer teröristleri vurmaya çalışarak Sakat'ın yanına ulaştım. Sakat'a yumruğumu geçirmem ile yere düşmesi bir oldu. Defalarca yumruk attım. Sonra diğerlerinin de yanıma geldiğini gördüm.
"Gelmeyin!" diye bağırdım ama geldiler.
Kendi canımı önemsemiyordum fakat onların canını önemsiyordum. Benim ailem bile belli değildi. Ama onların arkasında üzülecek kişiler vardı. Ben bir aileye daha şehit haberi veremezdim, dayanamazdım.
Bu sefer de yakalanamazdım olmazdı.Sakat'ı vurmayı bıraktım ve timi toplamaya çalıştım ama nafile.
Onları da götürüyorlardı en azından onları kurtarabilmek için kaçmaya başladım. Tabii buna kaçmak denirse.
Geri dönecektim. Hem de öyle bir dönecektim ki ölmek için bana yalvaracaklardı. Bir terörist peşimden geliyordu, tek o anlamıştı kaçtığımı. Kuytu köşeye saklandım. Terörist etrafa bakarken arkasına geçip kafasını döndürdüm yani boynunu kırdım.
Silahıma ve mühimmatlarımı hazırladım boyununu kırdığım teröristin kıyafetlerini giydim.
Sakatın yanına geçtim "İyi misen başkan" dedim Türkçemi ve sesimi bozarak.
"İyiyem" dedi sıfatına sıçtığım.
"Git de şu esirlere bak Sara" dedi.
"Tamam başkan" dedim. Yüzümde puşi olduğundan tanımamıştı.
Esirlerin yerini bir terörist yardımı ile bulduğumda kapıyı dinlemeye başladım.
"Komutanım Gökçen komutanım sizin ölmediginizi öğrendiğinde çok mutlu olacak" dedi Yiğit.
Ne diyorlardı bunlar. Aklımda tek bir isim vardı. Kaan...
Kapıyı dinlemeye devam ettim. Oda kuytu köşede olduğu için dikkat çekmiyordum.
"Çok özledim onu" dedi... O an düşmemek için duvardan tutulmuştum.
Kim miydi o?
Bora Kaan Öztürk'tü. Namı diğer tabutçu. Yani sevgilim. Yani koc-
Bir an kendime geldim. Ortam müsait olsa göbek atacaktım.
Ciddileştim ve odanın kapısını açtım korkularından hepsini duvara zincirlemiştiler ve onu gördüm kendimi sıkmama rağmen gözümden bir göz yaşı düşmüştü
"Ne oldu Ne bakıyorsun öyle lan"dedi Kaan. Kendimi toparladım ve masanın üstünde olan anahtarları aldım birer birer hepsinin ellerini açtım.
" Neden yapıyorsun bunu" dedi Aysima. başım eğikti.
"Sen beni sorgular mı oldun teğmenim."
"Zümrüt göz..."
Kaanın zincirini açıp ona sarıldım. Yetmedi bacaklarımı beline doladım.
Yetmedi başımı boynuna gömdüm.
Yetmedi kokusunu içime çektim."Komutanım beni açmayacak mısın" dedi Kerim.
İstemeye istemeye geri çekildim ve onun da zincirini söylene söylene açtım.
Özel timin de zincirini açma işini Kerim'e kitledim.
🦋🇹🇷🦋
Kampı patlattıktan sonra karargaha gelmiş Sakat'ın sorusuna girmiş bir güzel benzetmiştim. Kaan'ın ailesini ziyaret etmeyi aksatmıştım. Kaan'la birlikte ailesinin yanına gidiyorduk. Kapıyı çaldım.
Kapıyı Suna teyze açmıştı. Kaan'ı görmesiyle hemen ağlamış ve sarılmıştı.
Bade'de ondan farklı değildi. Evde Kaan'ın amcası Ceyhun bey vardı. Cana yakın bir adamdı.
"Eee gençler çocuk ne zaman?" Dedi Ceyhun Bey.
Çocuk mu dedi o?
WTF?!
🦋🇹🇷🦋🤘
ÇOCUK SJNSHEHWJWJ
SINIR:
30 VOTE
25 YORUMBEKLEDİĞİNİZ SAHNELER?
EN BEĞENDİĞİNİZ SAHNE?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Asker Aşkı
ChickLitGökçen gittiği görevden döndüğünde ona hayatı zehir eden kişilerin ailesi olmadığını öğrenmesi ile başlayan olaylar. (Çalınma gibi durumlarda yasal işlemlere başvurulacaktır )