Ateş' in söylediği şeye tam cevap verecektim ki abim boğazını temizledi. Ne demek istediğini anlayıp sol gözümü kırptım. Birbirimize bakıp sinsice güldük.
"Gel sana söyliyim ateş" dedim. Abim siritmaya devam ederken ben ateşe yaklaştım. Elim ağırdı bu yüzden ateş benim dayağımdan çok korkuyordu.
Ateş heyecanlanıp ayağa kalktı. Minik adımlarla ilerliyordum. Yanına geldiğimde sakin bir sesle " getir kulağını" dedim. Kafasını uzattığında sol elimi kaldırdım tam kulağının yanına geldiğinde elimle kulağını tutup çektim ve bir anda çirkefleşip "Ateş! Beni delirtmeye mi çalışıyorsun ben sana kaç kere dedim yapma diye! Kaç kere dedim" diyip sağ elimle koluna ve sırtına vuruyodum.
Herkes bu halime şaşırırken abim kahkaha atmaya başlamıştı.
Meyra yanıma gelip ateşi kurtarıcakken
Öyle bir baktım ki geri adımlayıp yerine oturdu.Ateş " abla özür dilerim valla bir daha demicem kulağım aciyo bırak " diye yalvarmaya başladı.
Abim ateşe acıyıp ayağa kalktı ve yanıma gelip elimi tuttu. Abime kızgın bakışlar atarken abim zayıf noktamdan vurdu. Bana " limonlu dondurma " diyip buruk bir tebessüm etti.
Benim limonlu dondurmaya zaafım vardı ve bu abimle aramızda bir şifreydi. Ne zaman bana anlatacağı beni etkileyecek kötü bir şey olsa hep bunu derdi.
Abime korkmuş bir şekilde baktım. Direk oyaya baktım aynı ifadeyle bana " sakin olmaya çalış sakın stres yapma" dedi. Ona başımı sallayıp abimin elini tutup dışarı çıkardım. Ateşde arkamızdan geldi.
Dışarı çıkıp kaldırımda durdum ve onlara döndüm. Birbirlerine bakiyolardi en sonunda abim bana bir adım yaklaşıp elimi tuttu. Nefesimi tuttum. Bunu yapmam yasaktı ama tuttum.