Bölüm 1🎨

76 12 9
                                    

Gene bir aşkam üzeri elimdeki telefondan elektronik günlüğüme bakıyordum, ilk cümlemi görünce durakladım, "Bir çiçek kadar masum olamayacağım için tek övünecek sicilim bir katil kadar suçlu olmamak.". Bir ses beni böldü
-Elindeki telefonu bırak Gonca, yemek yiyeceğiz şimdi!
Başımı yavaşça kaldırdım ve anneme baktım. Elektronik günlüğümden çıktım ve telefonu kapattım. Yavaşça doğruldum ve yine anneme döndüm.
-Bıraktım. Bu arada televizyonun kumandası nerede? Netflix'e gireceğim de...
Annem sinirle bana döndü.
-Gonca, ekran bağımlısısın izleme bir şey!
Bu sinir beni uslandırmaya yetmişti, eğer bir kere de ona karşı çıkarsam bana gerçekten çok fazla bağıracağını bildiğim için sustum.
-Tamam ya, Hiçbir şey izlemiyorum!
-Cevap verme bana! Ben sizin yaşınızdayken...
Babam küçük tartışmayı böldü ve tatlı sesiyle bizi yemeğe çağırdı.
-Gonca, Alya hadi gelin yemek hazır.
Annemle birbirimize bakıp gülümsedik. Az önceki kavgadan eser yoktu ve kol kola yemek odasına gittik. Yemekte zeytinyağlı barbunya vardı, babam etrafa bakındı ve dehşet dolu bir ifadeyle masaya baktığında annem sorun olduğunu fark etti ve babama baktı.
- Atlas iyi misin, bir şey mi oldu?
Evet iyiyim fakat evde ekmek kalmamış, ben de şimdi onu fark ettim. Biliyorsun, diyetteyim ve beyaz ekmek yiyemiyorum ve evde sadece beyaz ekmek var.
Annem şiddetle bana döndü ve hâlâ hareket etmediğimi görünce sinirle bana bakmaya başladı.
-Gonca duydun babanı, hadi gidip ekmek al.
Alık bir şekilde ona baktım.
-Ben ne alaka? Bugün yemeseniz olmaz mı? Zaten her gün yiyorsunuz ki.
Annem klasik anne söylenmelerine başladı.
-Ben mi gideyim? Kaç yaşında kadınım sen bana böyle davranıyorsun! Giderken bana araba çarptı üzülmeyecek misin? Utanman yok, hem de hiç! Ben giderim bana böyle davran sen! Senin yerine başkası bile olsa yardım ederdi. Beni tanımadan bile yardım ederdi. Herkes böyle davranırdı ama sen hep böylesin hep hep hep hep hep hep böylesin!
Şaşırmış bir ifadeyle suratına baktım, ben onu o kadar sinirlendirecek hiçbir şey yapmamıştım.
-Anne ne dedim ki ben? Tamam giderim yani bu kadar söylemene değmez.
Annem söylenmeye devam ederken babam tatlı bir ifadeyle bana baktı.
-Tamam kızım ben sana para vereyim 1 tane tam buğdaylı siyah ekmek al gel.
Okula başladığım andan itibaren asosyal bir kişi olmuştum. Bu yüzden dışarıya çıkmak pek bana göre bir şey değildi, sadece tek bir tane arkadaşım vardı. Ayakkabılarımı giydim ve elime tutuşturulan para ile ekmek almak üzere yola çıktım, fakat yolda biriyle çarpıştım.
-Üzgünüm iyi misin? Yanlışlıkla oldu sana çarpmak istememiştim.
Neden bu kadar uzun bir açıklama yaptım ama anlayamamıştım Fakat o bana iyimser bir ifadeyle baktı. Kafasındaki kapüşon yüzünden yüzünü tam olarak göremiyordum ama dudaklarına gölge vurmadığı için gülümsediğini anlamıştım.
-Evet iyiyim, endişelenme.
Hızlı adımlarla bakkala ulaştım ve bir tane ekmeği poşete koydum, yanıma aldığım ek para ile de kendime güzel bir tane çikolata seçtim parayı ödeyip çıktım. Siyah kapüşonlu çocuk benimle aynı anda çıktı ve benden biraz uzaklaştı. Bana göz ucuyla baktı ve ben de ona baktım, Bu bakışma Hint dizilerine dönmeden önce konuşmaya başladım.
-Merhaba, tanışıyor muyuz

Kafasını kaldırdı ama hâlâ daha suratının yarısını gölge düşüyordu.
-Hayır tanışmıyoruz fakat istersen tanışabiliriz.
Fazla internette takılmışa benziyordu, yıl 2027 ve hâlâ da bu konuşmalar mı yapılıyor? Yine de bozuntuya vermeden konuştum.
- Ben de Gonca, ama şu an pek de uygun bir zamanda değiliz.
Doğru, özür dilerim Gonca. Belki tekrar karşılaşırsak zaman daha uygun olabilir.
Fark etmeden dudaklarımın kenarı kıvrıldı.
-Belki de daha uygun...
Telefonum çaldı ve ekrana baktım, "Bağırmaktan Sesi Kısılmayan Sultan" annem arıyordu. Batıya kaçamak bir şekilde bir dakika bekle bakışları attıktan sonra ekranı kaydırdım ve telefonunu açtım.
-Efendim anne?
-Kızım hadi gel yemek soğudu. Ne yapıyorsun sen bu kadar saattir?
Şaşırtıcı bir şekilde bağırmamıştı.
-Geliyorum sıra vardı, şimdi oradayım merak etme,
-Tamam hadi hızlıca gel. Bak yemek soğudu, baban çok kızgın.
Babamın bana kızgın olmadığını biliyordum fakat bozuntuya vermeden telefonu kapattım ve yeniden çocuğa döndüm. Bana sorgulayıcı bakışlar atıyordu.
-Belki sonra tekrar görüşürüz... Batu?
Gerçek olmayan bir kahkaha attı.
-Batı olacak ama görüşeceğiz.
Bu dediğini ciddiye almadım ve kafamı sallayıp eve doğru koşmaya başladım. 2 dakika içerisinde siteye girdim ve kapıyı çaldım çünkü zil bozuktu. Annem de havuzlu evimize rağmen zili yaptırmamak için çok kararlıydı. Çok fazla bir vakit geçirmeden annem sert bir ifadeyle kapıyı açtı ve para üstüne ona uzattım.
-Ekmek nerede?
Elimdeki yarısı yenmiş ekmek poşetini ona gösterdim.
Gonca Kandemir nasıl ekmeğin yarısını yersin yolda? Neredeyse bitmiş sana bugün ekmek yok. Ben seni kaç kere uyardım Gonca? Sayamazsın, bence 1 milyonu bile geçmiştir. Yani sen hep annene böyle davranıyorsun hiç benim sözümü dinlemiyorsun.
Başımı salladım ve içeri girdim Annem bana ne zaman " Gonca Kandemir" dese gerçekten çok kızmış oluyordu. Hemen sandalyeye oturdum ve yemeği yemeye başladım, babam şaşkın bir ifadeyle bana baktı.
- Gonca, hayırdır? Sen hiç iştahlı yemezdin, bir şeyin mi var?
Babam bunları söyleyince durakladım, gerçekten hiç bu kadar hızlı yemezdim. Fakat yorulduğum için olduğuna emindim.
-Baba ne zamandır bu kadar hızlı koşmadım. Annem arayınca uçtum sanırım, yani dakikada 1 kilometre koştum denilebilir.
Bu abartmanın üzerine babamla gölüştük, fakat annem söylenmeye başladı. Babam yine tonton baba gülümsemesini takındı ve yemeği yemeye devam ettik hızlıca yemeğimi bitirdim ve odama çekildim. Kulaklığımı takıp şarkı dinlemeye başladım şarkıyı listemden seçecekken çok az seçenek olduğunu gördüm. Bu çok tuhaftı ilk karşıma çıkan şarkıyı seçtim ilk karşıma çıkan Modern Talking'ten "Cheri Cheri Lady" oldu. Şarkıya pek fazla takılmadan baş ucundaki kitabı aldım ama daha 2 sayfa bile okuyamadan müziği kapattım ve kitabı yeniden baş ucuma koydum. Yatağa yıldım ve tabletimi elime aldım ama onu hemen kapattım. Bende bir farklılık vardı. Aklıma Batı geldi çocuk yakışıklıydı ve beni sevmişe benziyordu. Hoş çocuktu fakat onu henüz tam tanıyamamıştım, telefonumu elime alıp Instagram'a girdim ve "Batı" diye arattım çıkan çok sonuç vardı. Fotoğraflara ve profillere baktım ama çocuğun yüzünü tam olarak görmemiştim. Kapüşonu saçlarını ve dağılan saçları gözlerinin bir kısmını kapatıyordu. Böyle düşünerek Instagram'da biraz daha vakit geçirdim, Instagram var mı onu bile bilmiyorken onu nasıl bulabilirdim? Instagram'ı kapattım ve tuvalimi elime aldım. Şövaleyi yatağımın kenarına koyup boyalarımı çıkardım, stres ve sinir ancak böyle giderdi, ne çizeceğime karar verdim. Karanlıkta bale barına yaslanmış, saçları topuz bir balerin çizecektim. Elleri kirli ve pis, ayakları artık tutmuyor, kolları zar zor hareket ediyordu, kısaca sakatlanmıştı ve buraya gizlice girdiği için karanlıkta bara yaslanmıştı. Bale merkezinin açılmasını ve birinin onu fark etmesini istiyordu. Gerekli olan boyaları döktüm elbise için pembe tonları, saçını benden ilham olacak şekilde sarı, gözleri benden izlemeyi alacak şekilde yeşildi. Saçlarını benden daha uzun yapmıştım, çünkü benim saçlarım daha doğru düzgün at kuyruğu bile toplanamıyorken topuz şeklinde asla toplanamazdı. Önce resmi tuvale çizdim ve aklımdakine en benzer şekilde tam 2 saat 14 dakika boyunca boyadım. Kız bana benziyordu ve bu korkutucuydu. Tuvali şövaleden çıkardım, resmi süzdüm ve kenara koydum. Beklediğim gibi olmamıştı, stresim azalmamıştı. Bunu düşünerek odamı topladım, kullanabileceğim tek bir yol kalmıştı ve bu yıl stresimi azaltacaktı ki bundan emindim. Masadaki bandoneon'u elime aldım ve hemen çatıya çıktım. Bunu yaparken annemlerin dikkatini çekmemeye çok dikkat ettim, zaten odam 4. katta olduğu için çatı hemen bir üstte kalıyordu. Sessizce nota kağıdını araladım, parça ezberimdeydi fakat gene de önüme koydum. Hemen çalmaya başladım. Daha yeni başlamış olmama rağmen çok rahatlamıştım gene de tüm parçayı bitirmeye karar verdim. Caddeyi izliyordum ve yoldan geçen insanlar bana bakıp gülümsüyordu. 1.63 kızı bilmem kaç metrelik çatıdan gece vakti görmeye çalışan çocuklar fazlaydı, aslında görebilirlerdi. Çünkü senin en dışında olan ev bizimdi. Parça bitti ve benim stresim de aynı şekilde bitti. bandoneon ne kadar rahatlatıcıydı böyle! Nota kağıtlarını ve müzik aleti mi toparlayıp odama doğru yola çıktım. Geldiğimde açık bıraktığım kapı kapalıydı. Kapımı açınca annemi gördüm. Annem kapıdan bana bakıyordu. Yüz ifadesi çok sinirliydi.
-Gonca Kandemir! Gecenin bu saatinde neredesin sen? Komşular polisi ararsa eğer senden bileceğim, ne bu ses gürültü?
Sakinliğimi bozmadan yanıtladım.
-Çatıdaydım.
Bu tek kelimelik cevapla tek kaşı kalktı. Beni sorgular bir şekilde süzdükten sonra gene bana döndü.
Ne yapıyordun orada? Ne işin var gecenin bu saatinde çatıda senin?
Pek fazla konuşmak istemiyordum. Bu yüzden elimdeki bandoneon'u ona direkt ona gösterdim. Elimdeki müzik aletini gördükten sonra daha çok sorgular bir şekilde bana baktı.
- İyi çalabiliyor musun bari?
Ezberden notaların bir kısmını çaldım ve annem etkilenmişcesine ağzını açtı, sonra kapıdan geçmem için de yer açtı. Ben annemden bunu saklamıyordum tabii ki de müzik aleti çaldığımı herkes gibi o da biliyordu ama kursa gitmiyordum ve bu kadar iyi hiç almamı beklemezdi. Odama gittiğimde ilk işim olarak telefonumu şarjdan çıkardım elime aldım bir mesajım vardı tereddütle açtım.
-Gonca sensin değil mi?
Etrafıma bakındım Bu kim olabilirdi ki bugün hiç kimseden mesaj beklemediğim için çok şaşırmıştım
-Ne istiyorsun sen? Kimsin? Beni nereden tanıyorsun.
Sert bir cevap olduğunu kabul ediyorum, fakat tanımadığım için böyle yazmıştım.
Çevrimiçi, yazıyor...
-Ben Batı bugün karşılaştık hatırladın mı? Bana belki demiştin şu anda uygun bir zaman mı??
-Batı? Sen benim İnstagram'ımı nereden buldun?
-Hesabının açık olduğunu bilmiyor muydun?
Kahretsin gerçekten açıktı
-Yeni tanıştığım birine hemen yazar mısın?
-Hayır. Numaranı isteyecektim ama ben sormadan sen kaçtın bu yüzden seni aradım ve buldum.
-Peki yeni tanıştığın birinden hemen numarasını mı istersin?
-Hayır Gonca sadece yazmak istedim.
O da beni aramıştı ama ben başarısız olmuşken o başarılı olmuştu, bir şekilde Batı'nın Instagram'ını öğrenmiş oldum
-Neden ki?
- Bilmiyorum ama nasıl olduysa sana yazmam gerektiğini hissediyordum, çok tuhaf bir histi ve daha önce hiç yaşamamıştım.
-Dürüst olayım ben de seni aramadım değil. Ben de böyle hissettim ve gerçekten çok tuhaftı, seni anlayabiliyorum.
-Bir ara Instagram olmayan bir yerden konuşur muyuz?
Bu hızı teklif beni şoka uğratmıştı.
-Nasıl olacağına bağlı.
-Yarın seni bilmediğin bir anda sürpriz yakalamamı ister misin?
-Tamam da yani müneccim olmadığına göre bunu yapamazsın, nasıl yapmayı planlıyorsun bunu?
-Sen sadece gelmemi istediğin bir saatte hikaye at yeter.
Katil midir suçlu mudur hiç bilmediğim birisi fakat gayet masum teklifler yapıyor. Her neyse yanıma iki tane biber gazı alsam yeter, bir tane elektroşok cihazı daha yeterli olur diye düşünüyorum.
-Tamam atarım Batı.
-O zaman Gonca, yarın bana bir hikaye yeter.
-Peki Batı atacağım:)
Telefonu kapattım ve uyumak için pijamalarımı giydim. Son kez biraz ders yaptım ve asla anlamadığım inkılap tarihinden test çözdüm. Galiba 10 sorudan 7 yanlış yaptım ama korkudan kontrol etmedim. Dişimi fırçalayıp anne ve babama iyi geceler dedim. Telefonu o gün için son kez elime alıp Instagram'a girdim. Batı'nın hesabına girip paylaşımlarına baktım ve tam suratını gördüm çok yakışıklıydı. Mesajlar bölümünden ona yazdım.
-Iyi geceler Batı.
- İyi geceler Gonca.

Telefonu ve ışığı kapatıp yatağa uzandım.Gözlerim ağırınca zorlamadan kapattım ve yan döndüm, peluşuma sarıldım ve mırıldanarak peluşuma,
- Bu gece onu rüyamda göreceğim.
Dedim. Haklıydım.

SORGUSUZ 1/ BOYA FIRÇASI /TEXTİNG/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin