Bölüm 8🎨

17 8 1
                                    

Her ne kadar Frost'a korkmadığımı söylesem de iyi bir idman yaptım. Günlerden salıydı ve yarın iyi bir galibiyet istiyordum. Odamın tavanında asılı olan boks torbasına yeniden sertçe vurdum. Birazdan Mavi ile buluşacağımız için hızlı bir şekilde yükleniyordum. Torbaya vurmamın etkisi ile sallanırken telefonum çaldı. Mavi kapıya kadar geleceği konusunda söz vermişti. Kimdi bu kişi? Hızla telefonumu elime aldım. Mavi arıyordu. Küçük kırmızı cadı kesin evinde önünde beni bekliyordu. Telefonun ekranını hızla kaydırdım.
-Seni küçük kızıl cadı, kapının önünde beni bekliyorsun değil mi?
-Hemen kızma Gorilonca! Sitenin önündeyim. Hem sizin site çok rüzgarlı saçlarımı yeni boyattım, bozulur.
-Kızım daha dipleri gelmemişti niye boyattın ki?
-Rengi soluk geldi gözüme o yüzden boyattım. Hem kötü mü oluyor sanki? Kırmızı saç bana yakışıyor bence hem çekik gözlerim ortaya çıkıyor.
-Çekik gözlü olduğunu yüzüme vurma Koreli!
-Ben Japon'um. Cahil kalmışsın Gorilonca!
-Konuş o zaman Japonca! Hadi bakalım Kırmızı Yer Cücesi!
-何を話せばいいでしょうか?それに、私は背が低い小人ではありません。私はとても背が高い人間で、身長は1メートル65センチです。*
Hızlı bir şekilde sesli bir çeviri açtım.
-Ne diyorsun kızım sallama! Tekrar söyle sen bir bakayım!
Bunun üzerine söylediği her şeyi tekrar etti.
"Ne konuşayım? Hem kısa bir yer cücesi değilim. Gayet uzun birisiyim ki boyum bir metre altmış beş santim!"
-Hayır kısasın Yer Cücesi...
-Ya kaç saattir kapıda seni bekliyorum haberin var mı?
"Yok canım, ben ne bileyim kapıda olduğunu. Zaten şimdi de evden çıkmadım hiç!" derin bir nefes aldım. "Geldim asalak." Gelen kıkırtı seslerine o görmese bile göz devirmekten başka hiçbir seçeneğim olmadığı için gözlerimi devirdim. Hızlı adımlarla sitenin dışına çıktım. Çıktığımda karşımda Mavi'yi gördüm. Kafası rüzgar alır diye içeri girmeyen kızın kafasında motor kaskı olması çok ayrı bir konuydu. Üstünde çok şık bir tulum vardı. Gri renkte olması kırmızı saçlarını öne çıkarmıştı. Onun aksine ben en sevdiğim renk olan beyaz renkli bir gömlek ve mavi kot giymiştim.

Elindeki kaskı bana uzatan Mavi'ye baktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Elindeki kaskı bana uzatan Mavi'ye baktım. Motor kaskı içinde çok havalı duruyordu. Salih Yoluç imzalı kaskı kafasındaydı. Elindeki kaskı çekip aldım. Kafama taktığımda sırıtarak bana bakıyordu.
-Ne var Kırmızı Cüce?
-Erdem sence üzerimdekileri beğenir mi Gorilonca? Hem Erdem'in motor koleksiyonunda bu motordan olduğunu duydum. Bu motor bence eskidi. Yenisini almam gerekiyor bence.
Bunu söyleyince sırıttım.
-Hayal dünyası çok güzel olabilir ama oradan çık Mavi Boya. Bu yer seni çok üzecek, olmayacak şeylerin hayalindesin. Hem Evren senin beğeneceğin tarzda birisi değil. Tabii kitaplarda olan mafya ilişkilerine inanıyorsan tam senlik birisi.
Bunu söylediğimde ben bile kendime kıkırdadım. Mavi'nin arkasına binmek için bacağımı motorun üzerine attığımda Mavi'nin sorduğu soru ile bacağım havada kaldı.
-Gonca, fark ettin mi bilmiyorum ama Erdem'e sadece sen Evren diyorsun. Sen hariç herkes ona Erdem diyor ama sen ona bir kere bile Erdem demedin.
Dilim tutuldu. Bunu ben bile fark etmemişken o bunu nasıl fark etmişti?
-Mavi, o bana kendini Evren diye tanıttı. Demek istediğim şey, Evren ona Erdem dememi isteseydi bana kendini Erdem diye tanıtabilirdi. Bence Evren bana kendini bilerek böyle tanıttı.
Bu kaçamak yanıtıma karşın sadece başını salladı. Eğer gülümsediyse bile bunu kasktan dolayı fark edemedim. Konuyu değiştirmek için aklıma gelen ilk soruyu sordum.
-Mavi biz nereye gidiyoruz bu arada?
Ben cümlemi tamamladığım anda yoğun araba seslerine rağmen Mavi'nin şen kahkahası kulaklarıma doldu.
-Erdem'in nerede olduğunu öğrendim, oraya gidiyoruz. Az önce motor ve kıyafetlerle alakalı konuşmamı duvara yapmadığımı anlamış olman gerekirdi.
Bu kız bu erkek takıntısı ile nasıl oturup ders çalışmıştı ya? Karşı cinse bu kadar olan düşkünlüğün kesinlikle hasta zihniyet ile alakalı olduğunu düşünüyorum. Özellikle her yaptığı harekete erkek ne der diye bakanlar bence iyi değiller. Kendi zevki yerine başkasının zevkini tercih etmek bence çok hatalı. Bu cümleleri bağırarak kurmak istedim ama bunları sesli bir şekilde dile getirmek yerine sustum. Küçükken de bunu yapardı ve anlattığımda dinlemezdi. Bu çabanın çok daha farklı konulara verilmesi hakkında büyük bir bilinç kazanmıştım ben. Bunu Mavi'ye söylesem bana vereceği cevap hep aynı olurdu. "Evde kalırsan görürsün sen!" Beni güzel olduğum için tercih eden biri ile birlikte olmak yerine evde oturmak daha hayırlıydı. Yolun devamı boyunca hiç konuşmadım. Sadece bilmeceye odaklandım.
Bilir her şeyi
Anlamadığın yerde
Toplantında anlatır
Anlamadığını
Tabii büyük şirketlerde
Avukat? Yönetici? Çevirmen? Bu kadın benden şirket kurmamı falan mı istiyordu? Bence bunların hiçbiri değildi çünkü kadın saçmalıyordu. Bunların içinden en mantıklısı çevirmen kalıyordu çünkü diğerleri için yıllara ihtiyaç vardı. Madem bu kadın beni çok iyi tanıyordu o zaman benim İngilizce konusunda çok iyin olduğumu da biliyordu. Ben bunları düşünürken motor durdu.
-Daldın mı kız? Hadi geldik.
Kaskı hızlı bir biçimde kafamdan çıkardım. Mavi'ye doğru uzattığımda beni fark etmediğini rahatça anlayabiliyordum. Gözlerini takip ederek nereye gittiklerini öğrendim. Gerçi tahmini pek de zor olmayan bir yerdeydi. Evren'in üzerinde gezen gözleri ışıltı ile parlıyordu. Hafifçe onu kolunda dürttüm. Ela tonunda olan gözleri bana döndüğünde gözlerinin tatlı parıltısı belli oluyordu. Kaskı hemen aldı ve beni ittirerek içeri girdi. İçeri girdiğimizde kapının önündeki zil hafifçe çaldı. Bu küçük ses Evren dahil herkesin bize doğru dönmesine neden oldu. Evren bakışlarımız kesiştiğinde bana samimi ve sıcak bir gülümse ile baktı. Mavi ise arkadan kısık sesle delirme sesleri çıkarmaya başladığında kolundan tutup Evren' e en yakın olan masaya oturdum. Böyle bir surumda Mavi için en iyisini yapmam gerekiyordu. Hemen bir garson geldi ve ne istediğimizi sordu. Birazdan alacağımızı söyleyip onu geçiştirdik. Bunlar olurken kafamın arkasında bir gölge hissetim. Hemen arkamı döndüğümde Evren'in kahverengi gözleri ile bir bağ kurduk. Gözleri sonsuzluk gibiydi. Göz temasımızı kısa sürede bıraktım çünkü onu seven kişi ben değil Mavi olduğu için onu çalıyormuş gibi olmamak zorundaydım, ki çalmazdım da zaten. Bu göz temasının sonucunda ilk konuşan kişi o oldu.
-Gonca, ne işin var burada?
Bunu söylediğinde yutkundum.
-Buraya herkes girebilir tapulu malın mı Evren?
Bunu demem üzerine gamzeleri çıkacak kadar büyük sırıttı.
-Elbette herkes gelebilir. Ama burası kıraathane.
Bunu dediğinde etrafa baktım. Her yerde 65 yaş üstü dayılar okey oynuyordu. Mavi ile bakışlarımız kesiştiğinde bütün suçun ona ait olduğunu hatırlatma bakışları attım. Gerçi salak olan bendim. Niye girdiğimiz yere bakmamıştım ki? Kıpkırmızı olduğumda dudaklarını ısırarak güldü.
-Hadi seni ve arkadaşını daha iyi bir yere götüreyim.
Utanç bir durumdu şimdi ise daha da utanç bir durum oldu. Böyle bir yerden Evren ile çıkamazdım.
-Yok gerek...
Ben daha cümlemi tamamlayamadan elimi çekerek yürümeye başladı. Mavi peşimizden gelirken ben Mavi ve Evren'i aynı anda durdurdum.
-Evren! Sana saydırmak istemiyorum ama hayır kelimesinin sende ne anlam ifade etmesi gerektiğini söylemeden edemeyeceğim! Hayır o şeyi yapmaman gerektiğini ifade eder. Eğer birisi bir şeyi hayır demene rağmen yaparsa o kişi sevilmez.
Son cümlemi kurduğumda Evren elini elimden çekti.
-Kusura bakma.
Bunu söylerken sesi hem üzgün hem de devamı var gibiydi. Bir süre sessiz kaldık. Hatta bir süre demek az kalır çok uzun süre sessiz kaldık. En sonunda Evren bize dilimizin konuşma eylemi gerçekleştirdiğini hatırlatarak sessizliği böldü.
-Bırakmamı ister misiniz?
-Mavi'nin motoru burada gerek yok.
-Motor mu?
Bunu demesi ile Mavi gözlerini saklamaya uğraşmayarak parlattı.
-Nerede?
Mavi gözlerini Evren'in gözlerine dikerek cevapladı.
-Şu girişteki direğin orada.
Evren bir anda oraya doğru yönelince Mavi bana küçük bir sevinç dansı yaptı. Kahkahayı patlatmamak için zor durarak yürümeye başladım. Evren motorun başında durunca ağzından küçük bir ses çıktı.
-Kırmızı 250cc. O sırada Evren bir eli eline imzalı kaskı aldığında ağzı on karış açık kaldı. Hızla Mavi'ye döndü.
-Bu çok güzel!
Mavi bunun üzerine çok tatlı bir sırıtış ile Evren'e baktı. Evren Mavi'nin sırtışına karşılık verince Mavi'nin nefes hızı 10 katına çıktı. Bugün birisinin yanakları felç kalmazsa iyiydi.
Bu tatlı anı içeride olan Evren'in arkadaşı bozdu.
-Erdem telefonun çalıyor!
-Geldim Sarp!
Evren hızlı adımlarla içeri girdiğinde tekrar girmeye cesaret edemediğim için Mavi le beraber motora arkamızı dönüp yolu izlemeye başladık.
-Hey güzellik.
Bu yapancı ses ile arkamıza döndük. Fakat arkamızı döndüğümüzde gördüğümüz tek şey karanlık oldu. Yere çarpma hissi buna eklenince nefes alamadığımı hissettim.

SORGUSUZ 1/ BOYA FIRÇASI /TEXTİNG/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin