Kumralım

27 8 5
                                    

Sabah yeni uyanmanın etkisiyle hafif bulanık gören gözlerimi ovuşturarak düzeltmeye çalıştım.

Odada çok tanıdık ve hoş bir melodi çalıyordu. Sesin nereden geldiğine bakmak için yerimden hafifçe doğruldum ve üstüme nerden geldiğini bilmediğim pikeyi üstümden atıp etrafa bakındım.

Umut'un bana arkası dönük bir şekilde gitar çaldığını gördüğümde ufak çaplı bir şok geçirmiştim. Gözlerimin fal taşı gibi açıldığına emindim.
Ben bir yandan Umut'u süzüp bir yandan çaldığı şarkıyı hatırlamaya çalışırken bir anda şarkıyı söylemeye başladı.

"Hüzünler başıma vurdu yine sevginin çıkmaz yollarında senin dolaylarında"

Ben ona şaşkınlıkla ve hayranlıkla şok olmuş bir şekilde bakarken o şarkıya devam ediyordu.

Sana dair hastertim yüzyıllardan kalma

Aklımı kaçırıyorum bu cinnet akşamlarında

Orda her kiminleysen belki sevgilinleysen

Söyle kumralım için sızlamaz mı?

Bilmem hatırlar mısın gözlerim ne renkti

Söyle kumralım benim adım neydi

Orda her kiminleysen belki sevgilinleysen

Söyle kumralım için sızlamaz mı?

Bilmem hatırlar mısın gözlerim ne renkti

Söyle kumralım benim adım neydi

Sahip olduğum her şeydin

Her şeyimi alıp gittin...

Şarkının ilk kısmı bitmişti şuan kulaklarıma parmaklarıyla büyülenmiş gibi kusursuz çaldığı gitarın melodisi vardı.

Benim uyandığımı hâlâ fark etmemişti. Artık beni fark etmesini istiyordum, fakat neden istediğimi bende bilmiyordum.

Hafifçe boğazımı temizleyerek öksürdüm.

O an bana bakmıştı. Gitar çalmayı bıraktı ve bana döndü. "Uyandırdım mı ?"

"Yoo zaten hep erken uyanırım." Dedim gülümseyerek.

"Yanıma gelsene, neden hâlâ yerde oturuyorsun? Bak hasta olacaksın sonra"

Biraz şaşırmış görünüyordu ama birşey demeden geldi ve yanıma oturdu.
Koltuğun en uç kısmına oturmuştu, benden uzak durmaya çalışıyordu. Dün gece biraz fazla çıkışmıştım çocuğa.

"Bu kadar güzel çalmayı nerden öğrendin? " Diye sordum meraklı bir şekilde.

"7 yaşında arkadaşım öğretti, o zaman annem ve babam da şağdı. Ne kadar zor durumda olsak da bana bir gitar aldılar. Zaten 10 yaşında doğum günümde annemi de babamı da kaybettim o günden beri sokaklarda çalıyorum. Okul paramı da kendim kazandım ve kendim kendimi okuttum şimdi de güzel sanatlar okuyorum. Tabi o da kendi emeğimle.

12 Mart 2016 (Yazarın anlatımıyla)

Umut her zamanki gibi küçük bir pasta ve annesinin her sene doğum gününde hediye olarak aldığı oyuncak arabayı alacak bir çocuk için fazlasıyla heyecenlıydı. Onun doğum günleri hep böyle geçerdi annesi yanlızca yılda bir defa doğum gününde oyuncak araba alırdı. Maddi durmumları anca buna yeterdi fakat Umut her zaman kıymet bilen ve anlayışlı bir çocuk olmuştu. Çevresindeki çoğu çocuğun en kötü günü onun en mutlu olduğu günü, doğum günüydü.

Abisi Somer ise hiç Umut gibi değildi o gün Somer 18 yaşındaydı ve arakadaşlarıyla birlikte bir bara gidip gece yarısına kadar içip bol bol para harcamıştı.

Gece saat iki gibi bütün aile salonda oturmuş endişeyle Someri beklerken içeriden bir anahtar sesi duyuldu.
Annesi Songül hemen koşarak kapıya çıktı güler yüzlü ve endişeli bir şekilde "Hoşgeldin oğlum, nerde kaldın?" Dedi

Umut ve babası Murat da annesinin peşinden gitmişti.

Somer oldukça sarhoş ve aklını kaçırmış gibi görünüyordu.
Murat sinirli sinirli oğlunun yanına gitti, yakasını tuttu ve "içtin mi lan sen, biz seni 18 yıl git sağda solda iç de para harca diye mi okuttuk pis serseri" Diyip sert bir tokat geçirdi suratının ortasına.

Songül hemen Umut'un yanına koştu ve "oğlum hadi ben seni yatırayım" dedi. Oğlunu kucağına aldı ve koşarak odasına götürdü yatağına yatırdı ve üstüne yorganını örttü.

Küçük Umut daha olanları anlayamamıştı ve masum bir şekilde "Anne, abi ve baba neden kavga ediyor" dedi.

Annesi ağlamamak için kendini zor tutuyordu.Umut'a kocaman sarıldı ve "geçecek oğlum"dedi.

Umut'un başını göğsüne yasladı Annesi oğlundan oğlu annesinden güç alıyordu.

Tam o sırada içeriden bir ses geldi.
Çok kötü bir ses. Silah sesi

Bu sesin ne olduğunu Umut da Songül de anlamıştı.

Annesi hemen Umut'u kucakladı ve dolabın büyük tarafındaki kıyafetleri bir çırpıda yere atıp oğlunu dolaba koydu. Kulağına eğilip "sakın korkma, benim bedenim yanında olmasa dahi ruhum hep yanında olacak sönmeyen ışığım, canım oğlum sen benim tek ümidimsin masum yavrum."dedi ve dolabı kapatıp gitti.

Annesi odadan çıktığı an onun canı da kara toprağa karıştı.

O gün hem annesiz hem babasız kaldı zavallı çocuk.

Abisinin kötü biri olduğunu bilsede bu kadar da iğrenç bir adam olduğunu bilmeyen Umut ise annesinin ve babasının çuvallara konulup bir bodrum katında bedenlerinin yakılmasını ve dağın başında bir yere gömülmesini kendi gözleriyle izlemişti.

Selamm bir bölüm daha sonuna geldik. Çok hastaydım o yüzden bölüm atamadım kusura bakmayın. Sonraki bölüm için düşüncelerinizi yorumlarda belirtmeyi ve beklemede kalmayı unutmayın. Sizce Umut'un hikayesini öğrenen Kumsa neler hissedecek?
Aralarında nasıl bir bağ kurulacak?
Eminim hepinizin birbirinden değerli düşünceleri vardır.
Sizi seviyorum hoşçakalın canlarım🤍































Yoldaki MektupHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin