Doğum Günü

6 1 5
                                    

"Sana bir haberim var."Başımı Umut'un kucağından kaldırdım ve merakla yüzüne baktım.
Gözlerime bakarakak gülümsedi.
"Soner ve ekibi bir kaç günlüğüne Mersin'e gitti. Ne kadar kalacaklar bilmiyorum ama en az bir hafta ordalar.
Yani artık bu odadan çıkıp duş alabilir, dışarıda yemek yiyebilir hatta biraz dışarı çıkabiliriz."

Heyecanla ayağa kaltım ve Umut'u ellerinden çekerek ayağa kaldırdım.
Bir taraftan çığlıklar atıyor, bir taraftan alkışlayarak zıplıyordum.
"Tamam tatlı kız, artık zıplaman bittiyse  odadan çıkabiliriz."

Sözleri üstüne hiçbir şey dememe izin vermeden beni kucağına aldı ve kapıya yöneldi. Zaten kapının üzerinde duran anahtarı iki kere çevirip kapıyı açtı.
Önümüze açılan koridorda yaklaşık yirmi adım yürüdükten sonra sağa sapıp merdivenden yukarı çıktı. Karşımıza çıkan ilk odanın yanında durup beni aşağı indirdi.
"Burası banyo, içeride büyük bir küvet ve duşakabin var. Hangisini istersen onu kullanırsın. Ben sana giyecek bir şeyler ayarlayacağım. Beyaz dolapta temiz havlular var." Bunların hepsini tek nefeste söylemişti.
Gülerek "Sakin ol aşkım sadece bir duş alacağım." Ardından bir şey demesine izin vermeden banyoya girdim.

Banyo gerçekten çok büyüktü içeride bir boy aynası, gereğinden fazla gösterişli bir klozet, üç kapaklı beyaz bir dolap, Umut'un dediği gibi küvet,duşakabin ve yüzlerce şampuan ve duş jeli vardı.
Rastgele bir şampuan ve duş jelini aldım ve küveti ağzında kadar doldurup uzun bir duş aldım.

Duşumu aldıktan sonra da bir süre küvette boş boş zaman geçirdim.
Daha sonra küvetten yavaşça çıkıp
beyaz dolaptan bir havlu çıkarttım. Havluyu vücuduma sandıktan sonra bir de pembe saç havlusu çıkartıp saçlarıma doladım.
Ardından kapıyı açtım. Umut gerçekten de tam karşımda duruyordu. Çıktığımı fark edince başını telefondan kaldırdı ve yutkunarak bana baktı.
"Ee ne bakıyorsun,haydi kıyafetlerimi versene." Hiçbir şey demeden beni bir daha baştan aşağı süzdü ve eliyle bana gel yaptı. Onu takip ettim ve koridorun solundan aşağı indiğimizde karşımıza çıkan ilk odaya girdik.Yatağın üstünde bir iç çamaşırı takımı,mini karpuz kol bir elbise, yüksek tabanlı converse ayakkabı-
lar ve altın zincirli siyah bir kol çantası vardı.

Umut "Ben çıkayım da sen rahat rahat giyin" diyip yanağıma bir öpücük kondurduktan sonra dışarı çıktı.
Bende vücudumu iyice kuruladıktan sonra yatağın üstündeki kıyafetleri sırayla giydim. Odadaki boy aynasının önüne geçip kendime baktım. Kıyafetler üstüme tam olmuştu. Peki ayak numarama kadar nerden biliyordu?
Bir süre daha aynada bir sağa, bir sola dönüp kendimi incelerken kapı tıkladı.

"Girr"diye bağırdım. Gelen Umut'tu, aynadan görmüştüm. " Çok güzel olmuşsun meleğim, şimdi daha fazla aynaya bakma da ayna güzelliğinden çatlamasın. Değil mi? "Bana iyice yaklaştı ve arkadan belime sarılıp boynuma bir öpücük bıraktı. Sanki öptüğü yerlerde çiçek açıyordu. Onun öpüşü, dokunuşu,
yeni hatta kokusu bile bana huzur veriyordu.

" Şimdi bu güzellikle bizim labirent gibi, ev demeye bin şahit isteyen yerde yürütmek olmaz"diyerek bir eliyle backalarımı, bir eliyle belimi kavrayıp beni kaldırdı. Bu durumdan şikayetçi değildim bende ellerimi boynunu dolayarak ona yardımcı oldum. Ama biraz gıcıklık yapmaktan zarar gelmezdi. "Bakıyorum da sen de beni kucaklayacak yer arıyorsun."
"Buna yalan dersem yalan söylemiş olurum. " Yanağıma ufak bir öpücük bıraktıktan sonra evden çıkana kadar tek bir laf etmedi. Bende aramızdaki sessiz çekimi bozmadım.

Tam da tahmin ettiğim gibi beni ilk götürdükleri oda bodrum kattı,evin kalan kısmı gerçekten labirent gibi ve oldukça gösterişli idi.

Evden çıkıp arabaya ulaştığımızda beni kucağından indirmeden siyah camlı audi arabanın ön koltuğuna oturttu.
Kendisi de şöför koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı.
Günler sonra ilk defa gün yüzü görüyordum. Gözüm arabanın radyosundaki saate iliştiğinde zaman algımın tamamen kaybolduğunu anladım. Saat 12.30'a geliyordu. Normalde bu saatte okulda olurdum ama şuan ki halimden gayet memnundum.
Bebekken bile ailemin bana gösterdiği ilgi ve sevgiyi görüyordum. Ben daha dört yaşındayken sandalyeye çıkıp bulaşık yıkayan kızdım. Şuan ise beni on adımlık yolda yorulmayayım diye kucaklayan bir sevdiğim vardı.
Bu benim hayattaki en büyük şansımdı.

"Aşkım sesi fuller misin." "Tabiki aşkım" diyip sesi sonuna kadar açtım.
"Bu benim en sevdiğim şarkı." Bir saniye bunu aynı anda mı söylemiştik. İkimiz de kahkahalarla gülmeye başlarken gülüşümüze şarkı sözleri eşlik etti.

"Benim gönlüm sarhoştur, yıldızların altında. Sevişmek,ah, ne hoştur, yıldızların altında"

Şarkı sözlerine biz de bağıra bağıra eşlik ettik.

"Mavi nurdan bir ırmak, gölgede bir salıncak, bir de ikimiz kalsak yıldızların altında... "

Şarkı bittiğinde bizim de yolumuz bitmişti. Arabayı paralı otoparka bıraktıktan sonra Umut benim gözlerimi bağladı ve ona güvenmemi söyledi.
Bir süre yürükten sonra bir kalabalığın sesleri yükseldi " Üç iki bir " Umut'un gözlerimi açmasıyla birlikte konfetiler patladı ve önüme üç katlı bir pasta gelmesiyle birlikte bütün kalabalık doğum günü şarkısı söylemeye başladı.
"İyi ki doğdun Kumsal, iyi ki doğdun Kumsal, iyi ki doğdun, iyi ki doğdun, mutlu yıllar sanaa."
Şarkının bitmesiyle birlikte dolan gözlerimi Umut'a çevirdim. Bana destek vermek istediğini belli ederek elimi sıkıca kavradı ve "Hadi üfle" dedi.
Bütün mumları üfledim pastanın üstünde tam otuz altı tane mum vardı.
Benim soramama fırsat vermeden "on sekiz mum bu doğum günün için, diğer on sekiz mum ise şu ana kadar kullanmayan her bir doğum günün için.
Bu açıklama üstüne yapabileceğim başka hiçbir şey yoktu. Bizi bakan onlarca yüzü ve ilk andan beri bizi çeken bu organizasyon şirketinin sahibi olan kadınını umursamadan Umut'un kucağında atladım ve dudaklarına bıraktığım derin bir öpücükle birlikte gözyaşlarımı tişörtüne silerek ona kene gibi yapışarak sarıldım. "Sana bir sürprizim daha var, sadece birkaç saat geçmesini bekle" diyip çenemden tutarak ona bakmamı sağladı.

Selam aşklarım. Bu bölüm şuana kadar yazdığım en uzun bölüm oldu. Bu bölümü daha fazla uztamak istemediğim için bu bölüm yazmayı düşündüğüm bir çok bölüm sonraki bölüme kaldı. Bölümle ve kitapla ilgili düşüncelerinizi yorumlarda yazarsanız çok sevinirim. Seviliyorsunuz♥

Yoldaki MektupHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin