0.2

44 6 25
                                    

Medyayı izlemeden bölüme başlayanlar 1-0 geriden başlıyor.
pajekbembd

Bir rivayet der ki; Bu kitabı oylamadan ve yorumlamadan geçenler lanetleniyormuş 💀

***

Emniyetteydim.

Ciddi ciddi bildiğiniz emniyet.

Oysa okuduğum kitaplarda böyle olmaması gerekiyordu.Onun da bana ayak uydurması hatta bu mal hallerime aşık falan olması gerekiyordu.

Lakin işte gelin görün ki hayat o toz pembe,aşko kuşkolu kitaplar gibi değildi.

Ayrıca yanlış numara falan da verilmemişti bana.Mahallemizin gururu,tüm kızların eriyip bittiği (Bende dahil) o sexsi savcının numarasını bulmak için göt baş dağıtmış ve sonunda benim arkadaşım,Toprak Oğuz Kaya savcının kuzeni olan Eliften numarasını almıştım.

Sonu karakol ile biteceğini nerden bilebilirdim.Ben daha dün akşam ne yediğimi bilmiyordum.Harbi dün akşam ne yemiştim ben?

Yürek.

Dedi derinden bir ses.Haklıydı yürek yemiştim de Allahın savcısına asılmıştım.Hele hele tanıdık.
Umuyoruz ki konu yayılmasın.Sonra mahallede ismimiz oruspuya çıkar.

"Arya Çetin." diyen bir sesle kafamı kaldırdım.Bir polisti.Sanırım sorguya
gidiyordum.Arkadaşlar hakkınızı helal edin.Bazı haklar helal edilmez ama siz yinede helalı hoş edin.

İsmi Tarık olan Komiserin odasına aldılar beni.Kafamın içinde tek bir şarkı dönüp duruyordu 'Düştüm mapus damlarına öğüt veren çok oldu.'

Allahtan ki annemler Antebe yani memlekete akraba ziyaretine gitmişlerdi.Ve iyiki Polis dady'ler evi aradıklarında da erkek kardeşim Alper açmamıştı.Salak malaktı ama böyle bomba bir olayı da direkt uçururdu bizimkilere.

Ben bu ortama düşeceğimi bilmeden minnoş minnoş giyinmiş kuşanmış
vatani görevimi yerine getirmeye gidecekken birden bire polisler önümü kesmiş "Seni emniyete götürüyoruz." demişlerdi.Ben dedim gelmiyeceğim onlar dedi geleceksin
ben mecbur kaldım gittim.Biz karakola geldik dedi aileni arayacaksın ben dedim aramıyorum o dedi arayacaksın biz mecbur kaldık ama aramış gibi yaptım.Valla tam o esnada gum! bir parça geldi benim kafama rank! valla ben şuurumu kaybetmişim dünden beri şuurumu arıyorum bulamıyorum.şimdi de devletime teslim olmaya geldim.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.

Polis memurunun karşısında en sevimli halimle oturdum.Abi sen yarın gel Akasya durağında komiser olarak işe başla.Uğraşma benim gibi yarım akıllı bir deliyle.demek vardı ama nanay yemedi.

Tam olarak hayırdır vesilesi bakışı atıyordu.

"Yazdığın mesajlardan utanmadın mı kızım? hele de bir Savcıya."

Hanım hanımcık süzüldüm.
"Yanlış numaraydı komiserim.Eski
Sevgilime yazacaktım.Numaraların son rakamları karışmış." yalan söyleme gördüm! diyen iç sesimi susturmaya çalıştım.

"Bu gençliğin sonu hiç hayırlı değil ama hadi bakalım." diyip bir kağıt uzattı önüme.

"Estafurullah niye öyle diyorsunuz? gençlerimiz parıl parıl.Hem Atam ülkeyi gençlere emanet etmiş."

"Ne güzel söyledin kızım.Gençlere emanet etmiş ve bizim gençlerimiz eski kırığına otuz birli mesajlar atıyor.Tövbe tövbe." ama dayı öyle denir mi? öyle zort edilir mi?

Gerekli adli işlemlerden sonra çaylığa
inek salar gibi salmışlardı beni.Tek eksikleri Ali babanın bir çiftliği var şarkısıydı.Çiftliğinde yediği boku yeni yeni sindiren bir Arya'ları var.
'Savcım' diye bağırır.

Kendileri beni karakollara düşürtüp
kuş olmuş uçmuştu gökyüzüne.
İnsan bari şikayetinin arkasında durur pezevenk! lakin benim bir şekilde savcı beyimi de kekleyip sıyrılmam lazımdı bu işten.Ki çocuk oyuncağı şeydi.

Bunun rahatlığı ile sanki A101 kasiyeri değilde NASA şirketinin kurucu başkanıymışım gibi havalarla cağnım marketime doğru yol aldım.

Patron fırçalıyordu sonra.Zaten yeni evlenmişti.Ben evlilik onu sakinleştirir sanıyordum ama tam tersi olmuştu.Sanırım yenge her akşam başım ağrıyor diye geçiştiriyordu.Adam durduğu yerden öyle bakışlar atıyordu ki tırsmamak elde değildi.Nefes aldığımızda 'Nefes alma,yarak gibi nefes alma.' diye kızıyordu adeta.

Yüz mimikleri ise oldukça bu abi gibiydi.

Marketin önüne gelince soluklarımı düzenli hale soktum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Marketin önüne gelince soluklarımı düzenli hale soktum.Bugün her zamankinden biraz geç gelmiştim.
Emniyete çağrıldığımı söylemiş,
üstüne çok uzun sürermiş diyerek
boş beleşten üç buçuk saat izin koparmıştım.

Patronun izin vermesi beni şaşırtırken yengenin dün akşam başından kovamadığını analiz ettim.

Okul çıkış saatine denk geliyordu şu an ve her yer liseli gencolarımız ile tıklım tıklımdı.Bizim marketin hemen yanında ŞOK vardı birde.Kardeş kardeş takılıyorduk öyle.Çok ikonik bir durumdu ama ordaydı işte.
Tabi bizim müşteriler her zaman daha bereketliydi.

Ellerimi Kot ceketimin cebine yerleştirip canım yuvam marketime ilerledim.Tam o sırada yanımda liseli bir kız belirdi.Güzeldi.Saçları yer yer mordu,üstünde okul firması kulağında bluetooth kulaklıkları vardı.

Tatlı tatlı gülümseyerek,"Abla bir şey sorabilir miyim?" dedi.Bende gülümsedim."Tabi sor güzelim." hemcinslerime güzelim kelimesini çok sık kullanan biriydim.Ama şimdiye kadar kimseden o kelimeyi duymamak yük olurmuş insana.

"Eteğini nerden aldın? çok hoşuma gitti de." valla Allah seni inandırsın geçen annem pazardan almış seksen liraya diyip klasımı bozmamak için,"Kız kardeşime ait,fiyatını veya nerden aldığını bilmiyorum." dedim.yoo gayette iyi biliyorum.Fiko tezgah seksen beş lira.Annem kızımı sana veririm diyerek beş lira indirim yapmıştı.Değerimiz beş lira görüyor musunuz? Emine abloşumun çeyrek salisesi.Ve evet eteğim gerçekten de güzeldi.Annem normalde dünyanın en zevksiz insanı olmasına rağmen  bu çiçekli şort eteği almıştı.

"Yaa öyle mi?" "Evet öyle.Çok beğendiysen sana veririm giyebilirsin." narin narin güldü Benim can çekişen gülüşlerim oldukça gariban kaldı."Yok teşşekür ederim.Bu arada ismim Burçak.Memnun oldum abla. "

Kız kardeşim Aslıhan'la aynı  yaşlardaydı.Fakat kardeşim olduğundan mi bilinmez bu kız benim amele sümüğü Aslıhan kardeşimden  daha güzeldi.

İkisini kapıştırsak mı?

Burçak ile ayak üstü sohbet edip numarasını almış ve işime dönmüştüm.Herkes ülke ülke gezerken ben gundidas ayakkabımla kasiyerlik yaptım.Nihayet kasa boşalınca karşı kasadaki Mehmete döndüm esneyerek.

"Ay pestilim çıktı memoş!" "Ne zaman bana memoş demeyi bırakacaksın Arya?" "Bilmiyorum memoş.Ben keyfim ve kahyası ne zaman isterse." "Kızım bari memet de memoş ne tövbe tövbe!" "Memoş işte." derken gülüyordum."Sus bari ortalık yerde söyleme şu kelimeyi!" baş parmağımı gösterdim."Okey memoş." "Hasbinallah!" diye yükseldi fakat ben anırıyordum resmen.

Gün boyu sanki karakolluk olan ben değilmişim gibi salak salak neşe saçtım.Oysa ben bazı bokları yiyeli dört beş saat oluyordu.

***

Bülüm bittu!

Pamuk eller oy butonuna 💚

SAYIN SAVCIM | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin