İki genç, bilmedikleri bir otel odasında birbirlerine hayatlarını açıyordu. Şaraptan alınan her yudum bir başka kilidin anahtarı gibiydi. İkisinin de alkole toleransı pek yoktu.
"Sonra dedim ki ona.. sennn... sen benim projemi çaldın!! Bana *hık* bunu nasılll *hık* yapabilirsin?"
Sarışın, Hyunjin'in yastığını alıp kafasını ona gömdü. Hem ağlıyor hem hıçkırıyor hem de bir şeyler anlatıyordu. İlk başta olduğu gibi kendi yatağında değildi, Hyunjin'in yatağında oturuyordu. Hyunjin ise onun yanında bağdaş kurmuş, sanki dünyanın en önemli şeyini dinliyormuşcasına sarışını izliyordu. "Hey ağlama, o ağlasın!" dedi Felix'in yüzünden yastığı çekerek. "Gözyaşlarından odamıza sel basacak." Parmaklarıyla sarışının gözyaşlarını sildi.
"Canımı çok yaktı.. O benim en yakın arkadaşımdı. Benim projemi çaldı! Emek vermiştim biliyor musun Hyunjin..."
"Biliyorum, ona gidip yumruk atmak istiyorum." dedi siyah saçlı sinirle. Tabi siniri çok da sinir sayılmazdı. Çünkü ikisi de o kadar sarhoştu ki ne dediklerini biliyor gibi değillerdi.
"Benim için yapar mısın?" Sarışın gözlerini kırpıştırarak sordu. Kafasını salladı Hyunjin. Felix'in üzülmesini istemiyordu. İkisi de birbirlerin hikayelerini anlatıyordu. Mesela Felix, Hyunjin'in patlıcandan hoşlanmadığını, yeteneklerini, anne babasının isimlerini, geçen yaz ailesiyle tatilde gittikleri oteli, oda arkadaşını, hangi dersten A+ aldığını biliyordu artık.
"Sen gerçekten tanıdığım en harika insansın." dedi Felix. Bir yandan işaret parmağını Hyunjin'in göğsüne dayamıştı. "Sen, harika birisin."
Uzun boylu olan gülümsedi. "Sen daha harikasın!" diye söyledi ve o da ona işaret parmağıyla dokundu. Dışardan bakıldığında iki komik çocuk gibi duruyorlardı. En harika kim kavgası için yorgun düştüklerinde ikisi de tekrar uzandı yatağa. Yan şekilde yatıyorlar, bacakları yere sarkıyordu. "Bu tişört çok rahatmış." dedi Felix elini tişörtunun kumaşına atarak.
"Evet bunları çooook seviyorum."
"Bu benim olsun mu?"
"Geri almazdım ki zaten." dedi Hyunjin tavanı izleyerek. Uzun boylu söylediğinde gayet iyi niyetliydi ama Felix bunu farklı şekilde anlamıştı. "Giymemden mi tiksindin ki?"
Hyunjin hemen kafasını ona döndü. "Asla."
"O zaman neden?" diye sordu Felix kısıkça çıkan sesiyle. İkisi de birbirinin gözlerine bakıyordu şimdi. "Sadece senin olsun istedim." Sarışın biraz daha şüpheyle yaklaştı onun gözlerine. "O zaman benden tiksinmediğini kanıtla."
Hyunjin bunu nasıl kanıtlayacağını, onu nasıl inandıracağını bilmiyordu. Zaten düzgün çalışmayan, bulanmış aklı daha da karışmıştı şimdi. "Nasıl yapacağımı bilmiyorum ama kanıtlamak istiyorum."
"Ben de bilmiyorum. Düşüneceğim.." dedi sarışın. Odada gezindi gözleri, sonra ayağa kalktı ve kendisi gezindi etrafta. Hyunjin bir ona bir tavana bakıyordu. Bilimsel bir sorunu çözüyormuşcasına ciddi gözüküyorlardı.
Sanki aydınlanmışcasına gözleri parladı Felix'in. Yatağa yaklaşıp Hyunjin'i yattığı yerden doğrulttu. Uzun boylu olan o ne derse koşulsuz yapmaya çok alışmıştı bu gece, uyum sağladı sadece.
Felix'in elleri Hyunjin'in tişörtunun eteklerine gitti ve hızlıca çıkardı üzerinden gencin. Hyunjin ne olduğunu anlamazca bakakaldı ona. "Hey, ne yapıyorsun?"
"Dur, sabit dur." dedi sarışın kendi üstündekini de çıkarırken. Hyunjin ateş bastığını hissetti cildine. Ne olduğunu ne yaşandığını anlamıyordu. Sadece kendisini farklı hissediyordu. Felix'in ellerini onun eşofmanına gittiğinde uyum sağlarcasına kalçasını kaldırdı ve çıkarmasına izin verdi. Sarışın kendisininkini de çıkardığında iç çamaşırlarıyla öylece duruyorlardı. İkisi de birbirini süzüyordu bakışlarıyla. Ayık kafayla kesinlikle bu şekilde bakamazlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Renkli Rüyalar Oteli | Hyunlix
FanfictieArabayı sen kullan demiştim içkiliyim Boşver yutalım şeritleri bas gaza dedin Bu otel güzel, adını sevdim Orda öyle yerlerime dokun Dokunmadığı kimsenin ~Hyunlix