[TAMAMLANDI]
Ünlü basketbol oyuncusu Altay Yiğit Alaçam, kendisine sahte hesaptan yazan ve en az kendisi kadar ünlü rapçi Ahlas 'Laash' Yiğit'in dertlerine ortak olur. İkisi birbirlerine yardımcı olurken bir yandan kötü yan etkenlerden kurtulmaya ça...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
laash
7
1.324.358 beğeni, yorumlar sınırlandırıldı.
...
Karşılıklı masaya yerleştiğimizde gözlerimi Ahlas'a değdirmeden boğaz manzarasına diktim. Denizin temiz kokusunu içime doğru çekerken, gecenin karanlığında ışıl ışıl parlayan yıldızlar denizin yüzeyine düşmüştü tek tek. Ahlas'ın bakışlarını üzerimde hissettiğimde ise ona döndüm ve aynı yıldızların onun gözlerinde görmüştüm.
"Güzel, öyle değil mi?" diye sorduğunda, başımı aşağı yukarı salladım.
Ses tonunun nahifliği kulaklarıma varmıştı, ki onun nasıl rapçi olduğunu anlamamıştım.
Sanırım bir an önce şarkıları dinlemem gerekiyordu.
"Birçok defa geldim buraya ama her gelişimde tekrar hayran kalmaktan kendimi alıkoyamıyorum." dedim. "Burası güzel bir yer, cennetin unutulmuş ve terk edilmiş kısmı gibi."
"Evet."
Sohbetimiz hiç de mesajlaşmamız gibi gitmiyordu, ikimizin de gerginliği birbirine karışarak ortaya duble gerginlik sunarken birbirimize sessiz sessiz bakmaktan başka bir şey yapmamıştık birkaç saniye. Gözlerimiz değiyor, sonra da kaçırma gereksinimi hissedip başka yerlere bakıyorduk fakat hemen ardından tekrar birbirimize bakıyorduk.
"Gerginsin değil mi?" diye sordu.
Başımı salladım. "Hiç olmadığım kadar."
"Evet, bende de ilk defa böyle oldu." dedi Ahlas gülerek. "Bilirsin, ben yavşağın önünde gideniyim."
Onun dedikleri ile küçük bir kahkaha bıraktım. "Yok, yok kendine bu kadar haksızlık etme."
"Öyleyim ama kabul et." dedi Ahlas ellerini iki yana açarak. "Herkes bilir benim ne kadar yavşak olduğumu."
"Herkesin dediğini umursar mısın?"
Omuz silkti ve ellerini masanın üzerine yerleştirdi. "Sadece yakınlarımın." Bir yandan garsona işaret verdi. "Şarap içer misin?"
"Olur."
"Kırmızı mı? Yoksa buradaki züppeler gibi beyaz mı içersin?"
"Biz de birer züppe değil miyiz?" diye sordum başımı yana eğerek.
"Biz de züppelik ne arasın oğlum?" diye sorduğunda kıkırdadım. "Ee, hangisi?"
