52 - Ateş

2K 193 131
                                    

İyi okumalar,
yorum yapmayı unutmayın.

...

Altay

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Altay
...

Olduğum yerde kıpırdanıp üzerime örtülmüş olan örtüyü ayaklarımla dolayıp üzerimden çektim, bu ev yanıyordu... hem de çok fena, cehennemin üst katına falan mı inşa edilmişti bu yer? Ya da ben sürekli düşünmekten kendi kendimi yakıyordum. Noah'ın yatağının yanına serilmiş yer yatağında uzanıyordum ve uyumaya çalışıyordum, çalıştığımı sanıyordum daha doğrusu.

Bir bok başaramadığım gibi uyumayı da beceremiyordum.

Yatağa doğru sırtını dönüp yan bir şekilde uzanmaya başladığımda, karanlık oda içerisindeki sabit nefes alışverişlere kulak kabarttım. Uyumuştu. Saat muhtemelen gecenin üçü falandı, hemen baş ucumdaki komodinin üzerindeki telefonumu almaya erindiğimden bakamıyordum da. Normalde gecenin sonunda yurda dönecektik ama annesi kalmamız konusunda ısrar edince kıramadık ve yurttan on beş dakika uzaklıkta, Noah'ın evinde yatıya kalmıştım.

Aman ne güzel.

Bıkkın bir şekilde nefes alıp verirken gözlerimi tekrar yumdum, belki uyurum da Ahlas'ı rüyamda görebilirdim. Onun üç aya yakındır yüzünü görememem beni mahvediyordu. Hala aynı mıydı? Saçları uzamış mıydı? Yoksa daha da mı kısalmıştı? Mavileri eskisi gibi ışıl ışıl mıydı, ya da bir ihtimal benimkiler gibi rengini kayıp mı etmişti? Her sırıttığında, halihazırda çekik olan gözleri daha da kısılıyor muydu? Hala gülüyor muydu?

Tugay'dan fotoğraf istemeliydim, belki gizlice çeker atardı... ama o bunu kabul etmezdi, buna eminim.

Onu özlemiştim, hem de çok fena... onsuzluk beni iyi yapmıyordu. Kim bana 'iyi misin' diye sorsa, sürekli olarak yalan söylemek zorunda kalıyordum. Cevap olarak 'iyiyim' dediğim her an vicdanım sızlıyordu, kalbim kasılıyordu.

Arkamdan hışırtı sesleri geldiğinde, Noah'ın uyku sersemi hareketlendiğini duydum ve yine uyuma becerilerimin vasatlığıyla gözlerimi araladım. Yattığım yerde gözlerimi odada gezdirdim. Duvarlarda çeşit çeşit basketboldan çizgi romana, çizgi romandan film afişlerine kadar her şey vardı. Herif odanın bir duvarına sayamayacağım kadar çizgi roman rafı yaptırmıştı. Bildiğim ve bilmediğim o kadar çok sayı -yüksek ihtimalle bini geçik- vardı ki gözlerim sürekli oraya kaçıyordu.

Ahlas şimdi burada olsaydı birkaç tanesini yürütmüştü bile.

Bu ihtimal zihnimin tam orta yerine yerleşince kıkırdamadan edemedim, dudaklarım iki yana kıvrılmıştı onu o halde hayal edince.

"Sen uykunda mı gülüyorsun?"

Arkamdan gelen ses ile irkildiğimde, başımı çevirip omzumun arkasından yataktaki Noah'a baktım. Üzerine bir şey giymediğinden ötürü pencereden yansıyan ay ışığı direkt siyahi teninin üzerine düşüyordu. Yüz üstü uzanıyordu ve bir kolunu yataktan sarkıtmış, yüzünün yarısını yastığa gömmüştü.

7 Numara ᵇˣᵇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin