-5-DÖVME

17 2 1
                                    

Yaklasik 5 saattir annemin odasinda yerde oturuyordum. Artik akşam olmuş hava kararmıştı. Annemin yazdiğı kağıdın arkasinda bir adres ve bir telefon numarasi vardi. Altinda da bu adresle telefonun babamin en yakin arkadasina ait olduğuna dair bir not. Oraya gidip gitmemek konusunda cok kararsizim. Sanirim o isi biraz erteleyebilirim. Yavaşça yerden kalktım. Sırtım ve bacaklarım uyuşmuştu. Annemin dolabına doğru ilerledim. Annem çok rahat bir insandı. Bazen benden bile güzel giyinirdi. Şortlar ve mini etekler giyerdi. Kendi güzelliği kadar fiziğide cok güzel di hemen hemen ayni vücut ölcülerine sahiptik. Hemen dolabindan beyaz bir kot şort ve sari bol askili bir t-shirt alip üstüme geçirdim. Adresin yazili oldugu kağıdı da cebime tıkıştırdıktan sonra telefonumu ve cüzdanimida alip aşagıya indim. Sari bilekli converselerimi de ayağıma geçirdikten sonra kendimi dışarı attım. Saçlarim hala ıslakti taramamıştım bile olduğu gibi belime doğru uzaniyordu. Yolda sebepsizce yürüyordum nereye gideceğimi bilmiyordum. Sadece yürüyordum işte. Sert bur seye burnumu carptiğımda kafamı hızla yukari kaldirdim. Karsimda nezaket teyzenin kocasi duruyordu. Sahi bu adamin adi neydi? Herneyse konu o değil.

"Annenin cenazesi iki gün sonra defnedilecek. Geliceksin degilmi?" dedi adam. Kafamda dolanan soruyu bana yöneltmişti. "Kayra?" dedi adam tekrardan. Dikkatimi ona verdim. "Gelmiyorum." dedim kesin bir sesle. Adam şaşırmıştı. "Nasıl yani? Annenin cenazesine gelmeyecek misin?"
Dedi. Fazlasiyla inatti. İstemiyordum işte. Neden anlamakta zorluk çekiyordu. "Evet gelmiyeceğim.Çünkü o bunu hak etmiyor. Ve bu sizi ilgilendirmez. İyi günler." dedikten bişey demesine izin vermeden yanından yürüyüp anlamsız yere markete girdim. Markette boş boş gezinirken evde yicek bisey olmadığı aklima geldi. Buraya girdigim iyi olmustu. Hemen adim gibi bildigim reyona gidip. 10 tane çikolatali kruvasan ve 5 tanede meyveli süt aldim. Kasaya gidip parayi odedikten sonra marketten ciktim. Yavaş adımlarla binanin önüne geldim. Hava kararmisti. Muhtemeler saat 7-8 civarlarindaydı. Zile basıp beklemeye başladım. Bekledim...bekledim...bekledim hava iyice kararmıştı. Ben ise binanin önündeki merdivende oturmuş kapının acılmasını bekliyordum. Yaklaşık bir saatir. Evimizin oldugu sokakta hava karardikça insanlar evlerine girmişlerdi. Sokakta bir tek ben kalana kadar oturdum hiç kıpırdamadan. Bir süre daha aynı şekilde oturduktan sonra bacağıma sürtünen yumuşak tüylü bir sey hissedince bütün sokağı inletecek tiz bir çığlık attım. Kalbim azima gelmiş güm güm atıyordu. Kafami cevirdigimde siyah kocaman gözlerle karsılaşmayı hic mi hiç beklemiyordum. Karsımda, tam karşımda siyah oturdugum icin benle ayni boyda olan bir pitbull duruyordu. Boynunda zımbalı bir tasma vardi. Dili dışaridaydi ve ağzından salyalar akiyordu. Soyunup önüne yatsam beni rahatlikka yiyebilecek kapasiteye sahipti kopekleri severdim. Hatta en sevdigim hayvan diyebilirim. Bir kopege nasil davranilirsa saldiriya uğramiyacağımıda biliyordum. Bunlardan yararlanarak gayet rahat bir sekilde elimi pitbullun iki kulaginin arasindaki kisa tüylere daldirip kaşıyarak oksamaya başladım. Bir köpek ya korktugunuzu anladigi veya canini yaktiginiz surece size saldirabilirdi. Söz konusu bir pitbullsa bana göre birinci şık tercihimdir. O yüzden gayet rahat ve biraz kaba davranarak pitbull gibi bir köpeğe yaklaşabilirsiniz.

"Nerden geldin oğlum sen buraya? Sahibin varmı?" cevap vermeyeceğini bildigim halde sorular yöneltiyordum. Ama köpek bana anlamsiz anlamsiz bakiyordu. Bu hali uzaktan bakinca ünlü bir heykeltraşın ellerinden çıkmıs kusursuz bir heykeli andiriyordu. Bu köpek muhteşemdi. Yanima, yere oturdu. Ben ise hala elimle kısa tüylerini tarıyordum. Sokak iyice kararmişti. Ve kimsecikler yoktu. Sadece iyi bir yırtıcı ve tamamen savunmasiz olan ben kalmiştık. Dışarıdan bakilinca değişik bir ikili gibi durduğumuza emindim. Ama aslinda ayni kaderi paylaşıyorduk. İkimizde sahipsizdik. Demirin demire carpma sesi duydugumda köpege dogru dondum. Tasmasindaki üçgen şeklindeki metak kutuya pençeleriyle vuruyordu. Metal kutuyu tasmadan cikartip actim. Kutunun icinde bir kagit parcasi onun icindede bir adres vardi. Az önce sahipsiz mi demistim ben?.Erken konuşmuşum. Pardin. Bu köpek zeki bir köpekti tabiki sahibide. Adresi iki defa okuduktan sonra ayaga kalktim. Köpekte benimle birlikte kalkti
Bu köpegin simdiye havlayip beni kovalamasi ve butun mahalleyi uyandirmasi gerekiyordu. Ama o sadece asil bir sekilde yanimda, ayakta duruyordu. Anlaşılan benden akıllıydı. Yada çok iyi egitilmisti. Neyse buna daha fazla kafa yormadan emin olmasamda bildigim kadariyla adresi takip ettim. Köpekte beni.

FARKLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin