BÖLÜM 3

46 6 0
                                    

Yavaş çekimde yaşananlar 2 saniyeyi bulmamıştı. Yüzümdeki şaşkınlık ifadesini ışık hızıyla yok edip yerine hemen bir tebessüm yerleştirdim.

Hepimiz insandık ve dünya küçüktü, karşılaşmamız basit bir tesadüftü. Pelin ile aynı sektördeydiler, arkadaş olmaları son derece doğaldı. Neden bu kadar şaşırmıştım ki? Kiyafetinin gizleyemediği fit vücuduna mı, o güzel boynuna mı, gözlerinin büyüsüne mi yoksa o gülüşünü gördüğüm anda içimin  ısınmasına mı?

"Hah, size bahsedip durduğum Melek de geldi." dedi Pelin.

"Herkese merhaba" dedim masadakilere gülümseyerek.

"Merhaba ben Doğan. Bu güzellikle şimdi mi tanıştırıyorsun Pelin, aşk olsun" dedi sarışın uzun boylu çocuk.

"Ben de geç buldum Doğan,  ama seni başına musallat ederek çabuk kaybetmeye hiç niyetim yok" diye karşılık verdi Pelin.

Kısa süren kahkahaların ardından masadaki diğer kız elini uzattı ve samimi bir gülümsemeyle " Merhaba ben de Eda, Pelin'in kuzeniyim. Tanıştığımıza çok sevindim." dedi.

"Teşekkür ederim, ben de" diye gülümseyerek cevap verdim. Pelin'in enerjisi genetik olmalıydı.

"Ben de Çetin. Memnun oldum" diyen Çetin'e döndüm.

Hayır, televizyon denen illet bunun gibi yaratıkların hakkını yiyordu. Magazin programında yalnız olduğu mu söylenmişti? Sanane Melek, sanane? Allah sahibine bağışlasın, sonra da kolaylık versin. Erkeğin normali çekilmiyor, bununla uğraşılır mı? Ha, tabi bir de sana mı kaldı Melek?

"Ben de memnun oldum" dedim ve tebessüm ederek uzattığı elini sıktım. Sıkmaz olaydım.

Son olarak masadaki son erkek Muratla da tanıştım ve boş olan yere oturdum. Pelin'in yanındaydım ve Çetin de sol çarprazımda kalmıştı. Geç kaldığım için herkes sipariş vermişti, ben de hemen sonra yanıma gelen garsona siparişimi verdim.

"Ee Melek, neler yapıyorsun? Anlat biraz." dedi Doğan.

"Pelin söylemiştir zaten, tasarımcıyım. S&M Modaevi'nde çalışıyorum 3 senedir.Onun dışında... Bilmem, takılıyorum işte. " Ne diyeyim yani?

"Öyle soruya böyle cevap, abi." dedi Çetin gülerek ve iki saniyeliğine gözleri gözlerimi buldu.

"Sıkmayın arkadaşımı!" diye cırladı Pelin. "Tatlım Murat, Eda'nın erkek arkadaşı. Masamızdaki üç erkek de çocukluktan beri beraberler. Son olarak, biliyorsun ki Çetin ile rol arkadaşıyız dizide."

"Ah öyle mi? Kusura bakmayın, pek televizyon izlemediğim için dizideki oyuncuları da bilmiyorum. Yine de başarısını duydum, tebrik ederim" dedim. Yalan söylemiştim. Televizyon izlerdim ama, Türk dizilerini annemi kaybettikten sonra izleyemez oldum diyemezdim.

"Televizyon izleyemeyecek kadar yoğun musun?" diye sordu Çetin. İfadesi ciddiydi ve ilk defa gerçek anlamda bir diyalog başlamıştı aramızda.

"Değişiyor. Bazen öyle zamanlar geliyor ki tasarlamam gereken kıyafetler sıraya giriyor ve başımı kaşıyacak vakit bulamıyorum, bazen de çok rahat oluyorum."

"O 'çok rahat' olduğun boş zamanlarında neler yaparsın peki?" Bu sorusunda iğneleme mi yoksa merak mı baskındı emin olamamıştım.

"Yine değişir. O an ne yapmak istiyorsam. Genelde yüzer, arkadaşlarımla vakit geçirir,  şehirden uzaklaşır, workshoplara katılır, anlayacağın kısacası kendime vakit ayırırım. Bir liste yapmam gerekirse sonu gelmez."

"Çok değişken bir yapın var o zaman?"

Sohbetimiz diğerlerinin de dikkatini çekmişti. Özellikle Pelin, Çetin'e anlamayan gözlerle bakıyordu.

HERŞEY YOLUNDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin