Seungmin topu yakaladı ve Minho'ya gönderdi. Minho topu sektirerek ilerledi ama karşı takımın oyuncusu onun elinden topu aldı. Oyuncunun ilerlememesi için Hyunjin önüne geçti ve Soobin hızla ondan topu aldı.
Sahada benim yerimi tespit etti ve havalanarak harika bir pasla topu bana gönderdi.
Topu havada karşıladım. Oyuncular önümü kapatmaya çalıştığında birkaçını geçip en sonunda havalandım ve topu potaya gönderdim.
Basket!
2.Yarı düdüğü!İlk yarıyı kazanmıştık. Tribünlere son kez bakıp soyunma odasına gittim. Yeontan maça geleceğini söylemişti.
Maçın başından beri tribünlere bakıyordum, sanki görsem tanıyabilecekmişim gibi.
Banka oturup ellerimi ve kafamı geriye attım. Derin nefesler alıp kendimi sakinleştirdim. O buradaysa ne fark ederdi ki.
Acaba gizlenerek mi oturuyordu?Oflayarak doğruldum. Ben iyice kafayı yemiştim. Telefonumu aldım ve Ren'in attığı 'Canım abim' diye başlayan motivasyon mesajlarını okudum ve telefonum başka bir bildirim ile titredi.
Yeontan?:
Tribünlere bakarak
beni bulmaya çalışman
çok komik KookYeontan?:
İlgin için teşekkür ederim
ama maça odaklan
kendini sakatlamanı
istemiyorumkaptan:
Tribünlerden mi
izliyorsunYeontan?:
Hayır tribünlerden
izlemiyorumkaptan:
O zaman
nerdesinYeontan?:
Beni bu kadar çok
mu merak ediyorsunkaptan:
kim olduğunu
görmek istiyorumYeontan?:
Onunda sırası gelecek
Jungkookkaptan:
kendini göstermek için
neyi beklediğini hala
anlamıyorumYeontan?:
beni buradan
kabullenmenikaptan:
Bunu karşıma çıksanda
yapabilirim YeontanYeontan?:
Karşına çıktığımda neyi
kastettiğimi anlayacaksın Kookkaptan:
Öyle olsunYeontan?:
Hediyeni bodrum katına
koydum maçtan sonra
onu almalısınkaptan:
pekiYeontan?:
Neden şuan trip yiyormuş
gibi hissediyorumkaptan:
HayırYeontan?:
Ne?kaptan:
Yani hayır trip
falan atmıyorumkaptan:
Sadece sana önyargılı
yaklaşacağımı düşündüren şeyi
merak ediyorumYeontan?:
Önyargılı olmayacak
kadar kibar olduğunu biliyorumYeontan?:
Sadece biraz zaman Kookkaptan:
biraz zamankaptan:
peki tamam sonra
hediyeyi almaya ineceğimYeontan?:
İyi oyunlar tavşan
(görüldü)Galiba bana tavşan demesinden hoşlanıyordum.
~
2.yarıda hızla geçti ve maçın bittiğini gösteren düdük çaldığında biz açık ara öndeydik.
Hiç vakit kaybetmeden bodruma gitmek istiyordum. Formamı bile çıkarmadan bodrum kata inmek için koridorun sonunda ki merdivenlere yöneldim. Tam sağa dönecekken bir bedene tosladım ve o kişi düşmemem için kolumdan yakaladı. Kim Taehyung?"Kim Taehyung?" Kaşlarımı çatarak ona baktım. Ne işi var bunun burada?
"Selam Jungkook." Hala anlamsızca suratına bakıyordum. Ve biz şuan fazla yakındık. Benden birkaç santim uzun olan boyu yüzünden bana bakmak için başını eğmişti ve tek eli ile kolumu tutuyordu.Eline baktığımı gördüğünde onu çekti ve bende geriye bir-iki adım attım.
"Sen ne arıyorsun burada?" Elini deri ceketinin cebine attı ve rahat bir tavır takındı."Maçı izlemeye geldim." İnanmazca tek kaşımı kaldırdım. O da aynı şekilde kaşlarını havalandırdı.
Biz o şekilde dururken benim arkamdan ayak sesleri gelmeye başladı. Taehyung arkama baktı ve göz devirdi. Bende arkamı dönüp gelene baktım. Lee Woobin."Kim Taehyung! Bu okula girmene kim izin verdi senin?!"
Öyle çok bağırıyordu ki sesi tüm koridorda yankılandı.
Yüzümü buruşturdum ve Taehyung'a baktım. Bunların birbiri le ne alakası vardı? Ya da hiç umrumda bile değil. Şuan umrumda olan tek şey aşağıda beni bekleyen Yeontan'ın hediyesiydi.
"Maçı izlemeye geldim Lee Woobin." dedi ve sinir bozucu şekilde ona bakmaya başladı.Bana böyle bakmıyordu."Sen benim okuluma öyle istediğin gibi giremezsin!" diye bağırdı bu sefer Woobin. Tanrım cidden kudurmuş köpek gibiydi.
"Okul Kim Seokjin'e ait sanıyordum." dedi Taehyung sakince. Onu umursamıyordu ve bu Woobin'i daha çok çıldırtıyordu. Woobin daha çok yaklaştı ve ben ikisinin arasında kalmış gibi oldum."Seninle görülmemiş bir hesabım var Kim Taehyung." Taehyung alayla kaşlarını kaldırdı ve yine alayla konuştu.
"Öyle mi? Oysa benim seninle işim olmaz."Woobin bu sefer cidden kudurmuş köpek gibi Taehyung'a doğru atıldı. Aralarında olduğumdan o an refleks olarak Woobin'i
iterek durdurdum. O ise durma taraftarı değildi.
Taehyung beni yavaşça kenara çekti. Ve Woobin onun üstüne atlayarak yumrukladı.
Taehyung yumruktan kolayca kaçtı ama Woobin diğer eliyle yumruk attığında onun karnına çarpmasına engel olamadı.Kısık sesle inleyip bu sefer o yumruğunu Woobin'in yüzüne çarptı.
Taehyung ona vurmamaya çalışıyordu ama Woobin kendisi kaşınıyordu. Taehyung onun yumruğunu tutarak çevirdi ancak bu sefer sol yumruk omzuna çarptı.
Daha fazla orada beklemeyip aralarına girdim."Lee Woobin hemen defolup gitmezsen
disiplin cezası alırsın ve eminim bu sefer baban bile seni kurtaramaz."
Woobin dudağında ki kanı sildi ve tehditkâr gözlerle Taehyung'a baktı. Taehyung kendini dizginlemeye çalışıyormuş gibi duruyordu. Lee Woobin arkasını dönerek gittiğinde bende Taehyung'a tekrar baktım ve merdivenlere doğru gittim. Sırtıma yönelttiği bakışları hissedebiliyordum.~
Bodrumun önce kapısını sonra ışıklarını açtım. Burada okulda kullanılmayan spor aletleri ve bazı içinde ne olduğu meçhul olan kutular vardı.
İçeri girdim ve hediyeyi nereye koymuş olabileceğini düşündüm. Ama biraz ilerlediğimde fazla düşünmeme gerek olmadığını fark ettim. Siyah orta boy bir kutu hemen sol köşede yerde duruyordu. İlerleyip kutuyu yerden kaldırdım. Kutunun kapağını kaldırdığımda şokla ağzım açıldı.
Bu gerçek miydi?!☆

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Winner The Love
Ficção Adolescente0552 *** ** **: Koçunuzla konuşup size daha uzun şortlar ayarlamasını isteyeceğim kaptan: ne saçmalıyorsun 0552 *** ** **: Diyorum ki o kısacık ş...