Bu bölümü Mira arkadaşım kafama silah dayadığı için yazıyorum, teşekkürler.
İyi okumalar.
Yazım hataları için özür dilerim.
...
Mira ve Araf geldiğinden beri fazlasıyla eğleniyorduk ve evin içerisindeki savaş 2'ye katlanmıştı. Ben Batuyla mutfakta yemek yaparken diğerleri içerde birbirlerine bağırıyordu.
İçeriden gelen büyük gürültüyle Batuyla birbirimize baktık. Ardından elimizdekileri bile bırakmadan bır hışımla kendimizi salona attığımızda yerde duran büyük avizeyi ve karanlıkta sessizliğe mahrum kalmış Vahşet'i görmeye çalıştık ama karanlık işte.
Salonun köşesinden Beren'in telefonun fenerini açmasıyla herles birbirine baktı. Sessizliği bozan Araf oldu. "Allah çarpsın ki Mira yaptı." dediğinde Mira önce ona gözlerini açıp baktı. Ardından hâlâ elinde olan yastığı Araf'ın kafasına attı ama Araf hemen yastığı havada yakaladı.
Tekrar oluşan sesizliği bu sefer Tomi bozdu. "Timur'a kim açıklama yapacak?" dediğinde güldüm. "Onu bilmem de, hepinizi avize yapıp, evin tavanına asacağı kesin." Kemal Tomi'nin arkasından çıkıp avizeye yaklaştı, biraz inceledikten sonra bize baktı. "Evdeki tüm avizeleri indirip, Timur'a deprem oldu diyelim."
Hepimiz Kemal'e bakarken Tomris Kemal'in yanına geldi ve karşısında durdu. Kemal'in kafasını iki eliyle tutup kendine doğru çekti ve anlına bir öpücük kondurdu. "Seni, gerçekten tebrik ediyorum." dedi ciddiyetle Kemal'in gözlerine bakarken ve devam etti. "Sen bu Tim'de gerçekten harcanıyorsun Kemal'im." dediğinde gülmemek için anlımı Batu'nun omzuna bastırdım. "O yüzden," diye devam etti. "git kendini en üst kattaki Belinay'ın odasından aşağı at." Son cümleyle hepimizgülmekten yıkılırken Tomi ve Kemal hâlâ aynı pozisyonda bakışıyordu.
O sırada odanın içinde telefon sesi yankılandı. Sesin geldiği yöne baktığımızda sesin Faruk'tan geldiği anlaşıldı. Faruk telefonunu çıkartıp arayan kişiye baktığında gözleri dehşetle açıldı. Kafasını kaldırıp bize baktı, "Sıçtık." dedikten sonra cevap vermemize izin vermeden aramayı cevapladı ve kamerayı kendine doğrulttu.
"Kas Çuval'ım, nasılsın?" dediğinde Mira dışında hepimiz kıkırdamaya başladık.
"İyiyim, Faruk'cuğum, sen nasılsın?" Mira olduğu yere çöktü ve sweatshirt'ün arkasındaki kapişonu kafasına geçirdi.
"Hamdolsun bebeğim." dedikten sonra anlını ovaladı, bu pot kırdığımız nokta olmuştu. "Faruk?" dedi Timur tereddüt dolu sesiyle. "Gerginsin sen, ne oldu?" Timur'un anlamasının sebebi Faruk'un gergin olduğu anlarda anlını ovalamasıydı.
Farukhepimizi tek tek süzdükten sonra gözleri bende takıldı. Ardından hareketlendi ve bir anda telefonu elime tutuşturup odanın benden en uzak köşesine kaçtı.
Elimde öylece telefonla kalfığımda Batu iki adım yanımdan uzaklaştı. "Aaa, Timur Bey? Nasılsınız görüşmeyeli?" diye sorduğumda Timur'un kaşları çatıldı. "İyiyim, Belinay. Sen?" dediğinde kafamı salladım. "Teşekkür ederim."
Gözlerimi odanın içinde gezdirdiğimde Araf'ın pis pis sırıttığını fark ettim. Ardından adımlarını bana çevirdi ve yanımda durdu. Saçlarıma bir öpücük kondururken elimdeki telefonu aldı, kamerayı avizeye çevirdiğinde hepimiz küfürler sıraladık. En çokta Mira.
Timur önce hiç konuşmadı. Uzun ve derin bir sessizliğin ardından Timur konuştu. "Allah sizin belanızı versin." dediğinde gerçekten çok içten konuşuyordu. "Versin, artık bende kurtulayım, sizde amına koyayım." Hepimiz süt dökmüş kedi gibi dinliyorduk. "Hangi otizimli yaptı bunu?" diye sordu bu sefer. Araf anında telefonu Mira'ya çevirdi.
YOU ARE READING
Gözler Yalan Söylemez.
Acción"Şaşırıyorum." "Neye?" "Bu sigara dudaklarının arasında çok sakin. Ben olsam çakmağa gerek kalmadan çoktan yanıp tutuşmuştum."