5.Gün

71 5 0
                                    

"İsmim gizlenecek, zaten biliyorsunuz."

"Dikkat edeceğimden emin olabilirsiniz. Çarşamba günü ilk basımlara imza atmak için gelin Bayan Black."

"Geleceğim."

Sihirle beslenen aletlerin olduğu tozlu loş bir odada siyah dantel eldivenli ellerinin tuttuğu yelpazeyle kendini yelleyen genç hanım ve yanında kenarlarını birleştirdiği bıyığı ve solgun teniyle onun yanında dikilen adamın yüzüne baksanız tam bir zıtlık görebiliridiniz.

Bu sihirli matbaanın sahibi ve burada çalışan bir kaç çalışanın patronu olan bu adamın yüzünde emir veren birine göre yumuşak hatlar ve bakışlar vardı. Kadının ise kendi hayatına dair bile sınırlı söz hakkına sahip birine göre gözleri oldukça katı bakışlara ev sahipliği yapıyordu. Soğuktu ve aile üyelerinden miras aldığı emrivaki tona sahipti. Konu, herkesten  gizlemiş olsada sahip olduğu, bu iş olduğunda ciddi bir kişiliğe bürünüyordu. Mecburiydi. Yaptırdığı işin ciddiye alınması için ailesinin kendisine öğrettiği yöntemlerdi bunlar.
...

Nefes aldım. Tozlu bir odaydı ve karanlıktı. Normalde bulunmak istemyeceğim türden bir yerdi lakin buradaydım işte. Bu matbaa evinin en saklı odası bana ayrılmıştı.

Sakladığım tutkumun hayat bulduğu odaydı.   Evdeki odamda kaldığım zamanlarda sadece vakit öldürdüğümü sanarlarken ablam bile sattığım hayallerimi okuduğunu bilmiyordu, o hayallerin o odadan çıktığını bilmiyordu.

Yavaşça koyu kırmızı kadife perdelerin olduğu tarafa ilerledim. Dışarıdan güneş gelseydi etraf aydınlanabilirdi ancak bu oda içeridekinin kim olduğunu göstermemesi gereken bir yerdi.

Kadife perdelerin sakladığı önemli bir yer vardı. O kişi, parmağının ucuyla araladığı perdenin arkasına bakıyordu. Aşağı sokakta insanlar geçiyordu. İşi bittikten sonra yalan söylemek zorunda kalacağı, yalan bir izlenim bırakması gerektiği insanlar.

Geçen sene basılmasına rağmen piyasada kalmadığını bildiği serisinin 3. kitabının tekrar satışa çıkmadan önce imzalaması gerekti. Kapak tasarımını ve kitabın içeriğinde küçük değişiklikler yapmışlardı. Düzenlemeler sonrası yeni kitap olduğunu sanacak insanlar olacaktı ve aldıklarında hayal kırıklığına uğrayacaklardı ancak yakın zamanda 4. Kitap çıktığında yaşayacakları sevinçle satışların artacağını düşünüyorlardı.

İmzalamaktan yorulduğunda boynunu sağa ve sola gererek esnettiğinde güneş çoktan batmıştı. İmzalayacağı sadece yüz kitaptı ancak yazısını tanınmaması için değiştiren ve her kitabın içine küçük notlar bırakmayı seven biri için imzalayacağı süre uzuyordu.

Ailesine uydurması gereken bir bahane vardı. Annesi ve babası en azından dışarı çıkmasını kısıtlamıyorlardı ancak bu vermesi gereken bir hesap ile şartlanmış gerçekti. Kafede oturup kitap okuduğunu söyleyebilirdi, matbaanın alt katında bulunan terzide diktireceği kıyafet için modeller seçmeye çalıştığını söyleyebilirdi, sevgili nişanlısına ulaşmayan bir mektuptan ötürü onu boşuna beklediğini söyleyebilirdi. Her seferinde bir bahane bulmak zordu ve gittikçe zorlaşıyordu.

En azından yakın bir zamanda bu bahanelere gerek kalmayacaktı. Evlendiği zaman tükenen bahanelerini anlayacak anne babası yanında olmayacaktı. Eşi sabahtan akşama kadar işte olacaktı ve neden dışarıda olduğunu sorgulasa bile Aveline'nın - annesinin zoruyla da olsa- sosyal hayatta aktif olduğu bilinen bir şeydi.

Eğer Barty'e misafir pek sevmediğini açıklarsa zorunda olduğu misafirler dışında evde uğraşacağı bir şey olmadığından yalnız olduğu sürelerce kitaplarıyla uğraşabilirdi, teyzesinin yanına daha sık uğrayabilirdi ve matbaada yapması gereken şeyleri hallettiğini saklamak için kırk takla atmayabilirdi.

Evlenecek olması için tek heyecanlanma sebebi buydu sanırım.

Barty Crouch: Yağmurlu Bir HaftaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin