Oyun biri kazandığında değil, öldüğünde biter.
Sesim sessizliği bölen kurşun gibi çınladı mezarlıkta, karşımda bana bakan adama baktım, oturduğum soğuk mermerden ayaklandım iki adımda tam karşısında durdum. Onun gözleri ateşti, benim gözlerim ise deniz. Oysa hep yakan bendim beni durduran o, şimdi ise tam tersiydi. Mezarın üzerindeki beyaz güle dokundum, Arın'a bakmaktan çekiniyordum, ona o sözleri bile isteye demiştim ama bu kadar ileri gideceğimi bende bilmiyordum. "Beni babama şikayet etmeye mi geldin?" Güldü ama yorgundu "Beni anlayacak tek kişinin yanına geldim, ama sizi rahatsız ettiysem kimin kapısının köpeği isem ona giderim." benim sözlerimi ondan duymamla bakışlarımı dokunduğum güle çevirdim "Ne dersen de haklısın, hepsi benim suçum ama..." bir adım attı aramızdaki mesafeyi azalttı, yine benden cesur davrandı "Öfkeliydin değil mi? Öyle demek istemedin." kahve tonundaki gözlerine baktım. Onda kırgınlık bende pişmanlık vardı.
"Arın..." Sözümü bitirmeme izin vermedi, bir adım gerilerek sol elini havaya kaldırdı, avuç içi bana bakıyordu "Sen ne zaman bağıra bağıra gerçekleri dersin biliyor musun?" iki adım geriledim, avucumun içindeki gülün dikenleri elimi çizdi. "Sarhoşken ve öfkeliyken İzel, her şeyi o zaman düşünmeden tartmadan içinden geldiği gibi söylersin!" Yumruk halini aldı sol elim, sağ elimi sol elimin üzerine kapadım "Onları bir kere bile düşünmedim Arın!" telaşlanmıştım, ne diyeceğimi bilemiyordum "Düşünmediysen nasıl döküldü dilinden?" medet umuyordu Arın, nasıl benim ondan başka kimsem kalmadıysa onun da benden başka kimsesi kalmamıştı.
"O anda, inandırmak için senin bana gösterdiğin yarana parmak bastım. İt gibi pişmanım, ama zamanı nasıl geri alabilirim bilmiyorum." Çaresizdim, iki adım attım Arın'a doğru. O da bana yaklaştı iki adımda aramızda hâlâ mesafeler vardı ama önceki kadar çok değil, öne eğdiğim başımı kaldırdım Arın'ın gözlerinin içine bakmak için. "Kim olduğunu buldum, yanıma yerleşen dönekleri buldum ama bu defa amacıma ulaşmak için en yakınımı kaybettim." Bana bakıyordu sadece "Abimin görmek istemediğim gerçek yüzünü gördüm, ama ölümü elimden olmasın diye polise ihbar ediyorum abimi." güldüm iki adım geri çekildim beyaz mermere baktım "Baba duydun mu, yaşasaydın ne yapardın oğluna? KARIMIN EMANETİ DİYEREK ÖLDÜRMEZ MİYDİN? Ama sen kendi kardeşinle amcanı öldürmüş insansın." sağ elimi anlıma koyarak anlımı ovaladım.
"Arın, yalvarmamı istersen yalvarırım. İt gibi pişmanım, affeder misin beni?" Benim aksime Arın duygularını gösterebiliyordu, kollarını iki yana açtı bunu bekliyormuş gibi aramızdaki beş adımlık mesafeyi hızla kapatarak onun gövdesine saklandım. "Affettim, insan kız kardeşine küser mi?" Gözümden akan iki damla Arın'ın gömleğini ıslattı "Küsmez değil mi?" başımı geri çektim, omzunu bilmiyorum dermiş gibi oynattı "Bir daha aynı sözleri duyarsa arkasında ne bıraktığını umursamadan defolup gider." başımı yeniden göğsüne yasladım "Andım olsun ki, sana bir daha öyle sözler söylersem babamın silahı ile vur beni!" omuzlarımdan tutup kendinden uzaklaştırdı beni "Saçma sapan konuşma." kaşlarım çatıldı "Ben ciddiyim, yapabilirsin!" onunda kaşları çatıldı "He yapayım de sen ölmeden babamda bana sıksın!" güldüm belki de gülmemem gereken yerde.
"Affettin mi?" boy avantajından yararlanarak üstten üste baktı bana "Affettim ama bir şartım var." şaşkınlıkla baktım suratına "Ne istiyorsun?" derin bir nefes aldı kendi içinde de sorması zor bir soru soracak demek oluyordu bu "Gamze şirkette kalmamı istiyor, anlaşmamızı biliyorum ama yapmazsam beni Çiçe-" elimi kaldırarak susturdum, babama ait olan mezarın kenarına oturdum, elimi bir zamanlar babam olan toprakta gezdirerek "Seni Çiçek ile mi tehdit ediyor?" korkuyla bakıyordu suratıma, başını aşağı yukarı salladı "O asistan ile aranda olan şey de bir oyundu değil mi? Gamze senden vazgeçsin diye." yeniden başını salladı "Tamam şirkette kal Arın eski pozisyonunda en yakınım olarak kal ama bana biraz müsaade et bir ay kadar." yanıma oturdu o da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maskenin Ardında
General FictionBir mürekkeb damladı kağıda kağıt boyunca kaydı en sonunda da masada durdu. Geçtiği yerden koyu mavi bir iz bıraktı. Kan sıçradı o kağıda silahı tutanın eli titremedi gözünü kırpmadı ardına bakmadı ölümü seyretmedi bir maske taktı, kandan yapılmış t...