Milas Karaarslan ağzından...
Herşey planladığım gibi olmuştu. Kız tam arkamdayken telefonundan bir melodi yükselmiş ve kulaklarımızı doldurmuştu. Beklediğim aramayı cevaplamadan önce geldiğimiz sahil kenarında motoru isteğiyle durdurmuştum.
Motordan inerken deri ceketinin cebinden telefonu aldığı gibi meşgule attı. Neden cevaplanmamıştı. Yoksa arama beklediğim kişiden değil miydi?
"Kim?" Diye merakla soruverdiğimde planlarımın suya düşmediğinden emin olmak istiyordum.
"Sanane?" Boş gözlerle bedenini süzdüm. Lanet olsun! O kadar kusursuzdu ki...
Profosyonel bir katilin cinayeti kadar kusursuzdu...
Kıvrımlı belinden tutup kendime çekmeyi ve narin tenini okşamak istiyordum.
"Evet seni dinliyorum. Ailem hakkımdaki gerçekler ne?" Onu süzdüğümü farkettiğinde ellerini göğsünde bağlayıp ağırlığını tek ayağı üzerine verdi.
"Ve benden ne istiyorsun?" Fazla iddialıydı. Cevap vermek için dudaklarımı aralarken telefonu tekrardan çalmaya başladı. Bana ters bir bakış atıp telefonu açtı ve kulağına götürdü.
"Efendim?... Ne?! Ne diyorsun ya sen ne vurulması!?... Kahretsin! Hangi hastane? Tamam, tamam geliyorum." Telaşla telefonu kapattığında içimdeki şeytan iğrenç bir şekilde sırıtıyordu fakat ben somurtmaktan başka bir şey yapmıyordum.
Herşey planladığım gibi olmuştu...
Gökhan Kandemir'in alnına kırmızı kandan büyük bir çarpı işareti çekilmişti. Sırada ise babası Kenan Kandemir vardı.
"Allah kahretsin!"
"Ne oldu?"
"Hastaneye gitmem gerekiyor." Çaresizce etrafa bakınmaya başladığında fırsat bilip ona yaklaştım.
"Telefonda vurulmaktan bahsediyordun?"
"Sikeceğim! Off." Diye homurdanıp motoruma doğru ilerledi. Kolunu tuttum.
"Efken! Neler oluyor!? Konuşacak-"
"Abim vurulmuş! Hastaneye gitmem gerekiyor. Ne olduğunu anladın mı şimdi Milas!"
Kendi ismimi onun ağzından duymak göğüs kafesimde garip şeyler hissettirmişti.
"Tamam." Dedim kolunu bırakıp ellerimi havaya kaldırırken. "Seni götüreceğim."
...
Motoru hastanede durdurunca, Efken hemen motordan atlayıp beni beklemeden acile doğru neredeyse koşuyordu.
Danışmaya ulaştığında ise yaptığı ilk şey abisini sormaktı. Danışmada ki kadın bilgisayara abisinin giriş bilgilerini girip ona bir açıklama yapmak için dönerken yanında belirdim. Fakat beni umursamadı.
"Özkan Kandemir ameliyathanede şuan, koridorun sonundaki merdivenlerden bir kat yukarıya çıkın hemen sağda."
"Durumu nasıl peki?" Diye korkusunu belli etmemeye çalışarak sordu.
"Şuan ameliyatta olduğu için bir bilgimiz yok ama geldiğinde durumu kritikti." Özkan'ın ölme düşüncesi karnına kraplar saplıyormuşcasına gerildiğinin farkındaydım, usulca yutkundu.
"Tamam, teşekkürler." Panikle hemen kadının dediği yere doğru ilerlediğinde hızlı adımlarla peşinden ona ulaşmak üzere olduğumu farketti, ve sonunda olduğu yerde durup bana döndü.
"Sen neden geliyorsun? Bıraktın beni gitsene?"
"Abini tanıyorum." Diye mırıldandım.
"Nerden tanıyorsun?"