♡•Hwang Areum•♡
Bok'tan hayatımın beni gereksiz ve gerçekten gereksiz aşk yüzünden bu hâle getirmesine çok kızıyordum. Bir kitapta,
'İnsanlar duygularını kontrol edemezler,'
Diye bir söz okumuştum. Saçma bir söz olduğunu ve insanlar iradesini kullanarak duygularını kontrol edebilir diye düşünmüştüm. Fakat,
Yanılmışım.
Aşk konusunda, hayat konusunda, seçim konusunda ve diğer konularda... Şimdi anlıyordum insanların seçimlerini duygular belirliyordu....
♡•Hwang Hyunjin•♡
"Kanka saçmalama!" Diyerek kahkaha attım. Changbin işte, ne saçmalaması bitiyordu ne de şakaları.
Chris hayattan bezmiş ifadesini öne çıkararak söylendi. "Bazen sizinle takılmak ile doğru mu, diye düşünmeden edemiyorum.."
Felix sıkıntılı bir iç çekerek yanım da duran sandalyeyi çekip oturdu. Minho onun bu haline acımış gibi bakarak sordu, "Ne oldu?" Felix bir şey olmadı diyip bizi geçiştirse bile ben anlamıştım.
"Areum ile bir sıkıntı mı var?"
Bu sefer kafa salladı. Felix, Areum'a fazlasıyla ilgi gösteriyor, aşık olduğunu belli ettiriyordu, ve bundan çekinmiyordu.
Areum ise hayata bile zıttı.
İnsanların duygusunu önemsemezdi. Çünkü daha kendi duygularını bile kontrol edemiyor, ne düşündüğünü, ne yaptığını bilmiyordu.
Ona acıyordum. Babası ve annesini beş yaşındayken kaybetmişti. Sonra babasına söz verdiği gibi Tekvando şampiyonasında ülke birinciliğini almıştı.
Felix, Areum'u tekvandoda gördüğü an tutulmuştu. -Ama bilmiyordu içinin paramparça olduğunu-
Areum'u seviyordum. Bir kardeş, bir aile gibi. Onu ilk gördüğüm zaman altı yaşındaydı. Çok tatlı ve sevimli bir kızdı fakat hayat zamanla onu değiştirdi.
Areum'u artık tanıyamaz hale gelmiştim. Sonradan alıştım bu hallerine. Tek arkadaşı ben ve öz abisi olan seungmin'di. Belki abisi ile bile konuşmuyordu.
"Konuşuyorum, sohbet etmek için konu açıyorum fakat bana değil yere bakıyor ve bir kelime etmiyor, onu anlamak zor!"
Felix, bunları söylerken sinirli ve komik gözüktüğü için kıkırdadım. Jeongin destek amaçlı Felix'in elini tutarken jisung morel vermeye çalıştı, "Kardeşim biliyorsun, o hep öyle!"
Seungmin bize doğru yürürken cevap verdi, "Hem başka kız mı yok?" Felix bebek gibi dudak büzerek, "Yok.." dedi.
♡•Areum•♡
Tek hamlede yere düşürdüğüm Hana'ya kalkmasın da yardım ettim. Hana tatlı ve sevimli bir kızdı. Sevimliliği kadarda zengin bir aileye sahipti.
Hana benim zıttımdı. Çevresi bol, mutlu, ailesi olan, tanınan bir kızdı. Kız, herkes gibi bana karşı sert ve boş değildi. Arkadaşım olmak için bazen çaba sarf ediyordu.
Anlamıyorum okulda öğrencilerin hepsi benim ruhsuz, kalpsiz, hayalet bir öğrenci olduğumu düşünüyor ve dışa yansıtıyorlardı. Ama Hana bunları bilmesine rağmen bana, "kıdemlim" diyordu.
Dışarı çıkıp, arka bahçeye gittim. Cebim'de sakladığım sigara paketinden bir sigara çıkarıp çakmağımı aramaya başladım. Fakat bulamamıştım ki- Bir el bana çakmak uzattı.
Kimin olduğuna baktığım da Hana ile karşılaştım. Sorgulamadan çakmağı alıp sigaramı yaktım. Çakmağını alıp yanıma oturdu.
Sessizlik vardı. Rüzgar sesleri, yaprakların seslerini dinlemek bana sessizliğin en huzur verdiği şeylerden olmuştu.
Hana sigarasını içine çekip üfledikten sonra bana döndü, "Neden, kimse ile konuşmuyorsun?"
Bir şey söylemedim. Bu zamana kadar kimse ile konuşmamış, tek kelime etmemiştim. Hana ile de konuşmayacaktım. Hana gülümsedi.
"Herşeyini anlıyor, biliyorum." dedi.
Bir tepki vermeden Hana'nın gözlerine temas ettim. Gözlerinde rahatlık ve bilmişlik vardı. Bunu görebiliyordum. Herkesin gözdesi, okulun modeli Choi Hana belki de bildiğimiz, tanıdığımız gibi değildi.
"Ne biliyorsun... Benim hakkımda?"
Hana duraksayıp bana baktı. Sonra ise gülümsedi, "Sesin güzelmiş," dedi. Fark etmeden gülümsedim. Hana şaşırdığını belli eden ifadesi ile gülümsedi.
Sanırım gülüşümü gören üçüncü kişi "O" olmuştu.
________________________Üşüyorsanız bu çözümü sobaya odun atmaktır, yalnızsanız sebebi sizi terk eden bir odundur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Venom ♰ Hwang Hyunjin
FanfictionHer güzel şeyin sonu gelir Hyunjin. Ama senin güzel sandığın şey tam olarak zıt...