Olayların üstünden bir kaç hafta geçmişti. Abimden izinsiz olaya karışırsam kızabileceğini düşünerek hiç bir şeye karışmamıştım. Fakat istesem karışırdım.
Bu gün tatil olduğu için okula gitmemiştim. Ama bu bir şey değiştirmemişti. Uyandığımdan belli ders çalışıyordum.
Sonunda elimdeki kalemi bırakıp mutfağa gittim ve bir bardak su aldım. Suyumu içerken yavaş adımlar eşliğinde bahçe'ye çıktım. Hava bu gün güzeldi. Gezmek istedim. İlk defa insanlar içine çıkmak istedim.
Ama bunu yapacak bir arkadaşa sahip değildim. Bir sevgiliye sahip değildim. Kısacası gezip eğlenecek kimsem yoktu. Zaten olsa bilene eğleneceğimi sanmıyordum..
Eğlence nedir bilmezdimki ben...
15 senedir arkadaş edinmemiş, yalnız bir kız nasıl eğlenebilirdi? Daha 18 yaşında acılar içinde kıvranıyorum. Karanlık ve ben.. Süper ikili. İstem dışı gülümsedim. Sonra ise beklenmedik şekilde kahkaha attım.
İnanmayacaksınız ama ilk defa kendi kahkaha mı duydum.
"Kahkahan... Cidden tatlı ve güzel! Sana yakışıyor."
Birden evimiz yanında ki evin bahçesine baktım. Hyunjin bana bakıyordu. Gözlerimiz uzaktan temas eder etmez bakışımı başka yöne çevirdim. Sonrada tekrar ona baktım.
"Sen bizim evi mi gözetliyorsun? yoksa beni mi gözetliyorsun?!"
Kahkaha attı. Çok güzel gülüyordu. Kahkası kalp ritmime eşlik ederken bende gülümsedim. "Cevap ver!"
"Ya! Bahçeye senden önce çıkmıştım ben. Sonra seni fark ettiğimde istemsizce izledim ve şizofren gibi kendi kendine gülmeni gördüm. Hep böyle gül çok yakışıyor sana!"
Yanaklarım kızarırken duymamış gibi yaptım ve önüme döndüm. "Seni duyamadım!" Gözlerini hâlâ üstümde hissediyordum.
Onunla konuşmak bu kadar güzel miydi? Daha yeni mi fark etmiştim? 15 yıldır aşık olduğum kişi ilk konuşmak ilk kez bu kadar güzel mi gelmişti?
"Gülümseme en çok sana yakışıyor onu fark ettim!" Bu sefer gerçekten içten bir kahkaha attım. "Bu gün baya bir günah işliyorsun Hwang Hyunjin."
Yüzü düştü. Sorun olduğunu düşünürken, dudaklarını büzüp ayağa kalktı ve bardağında ki suyu benim üzerime gelecek şekilde salladı.
Üstüme gelen su yüzünden ıslanırken bende bardağımda kalan az suyu onun üzerine fırlattım. Evet fırlattım...
Yanlışlıkla sallarken üzerine fırlattığım bardaktan refleks ile kaçıp, yerde parçalanan bardağa baktı. Gözlerimi sabırla kapatıp dudaklarımı birleştirdim.
Şaşkınca bana baktı. "Beni öldürmek mi istiyorsun? Abine Tanrı yardım etsin... Evde kaç bardak fırlattın Seungmin'e? Doğru söyle."
Gözlerimi devirerek içeri girerken konuştum. "Yanlışlıkla oldu abartma. Drama quuenliğin de bu kadarı Hyunjin!"
Gülmek bana yakışıyor muydu?
Bunu bana Hwan Hyunjin mi söylemişti?
Yoksa her şey hayal ve rüyadan mı ibaretti?
______________İnsanların dış görünüşleri değil de yaralarını sevin, kırılan kalplerini sevin, ıslak kirpiklerini sevin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Venom ♰ Hwang Hyunjin
FanfictionHer güzel şeyin sonu gelir Hyunjin. Ama senin güzel sandığın şey tam olarak zıt...