"İşte kanka tam vuruyordum topa, ordan biri bana seslendi."
Yatakta yarı oturur yarı yatar pozisyonda Emir ile Mehmet'in bugün yaşadığı olayı dinliyordum. Fazla modum yoktu ama yinede beni güldürmeye çalışıyordu, başarıyordu da salak.
"Ee?" dedim heyecanlan devam etmesini bekleyerek.
"Döndüm baktım Mehmetmiş amına koyim. Ne var dedim, dedi ki karşı takımda bir eksiğimiz var oynamak ister misin? Tabii ki yalan! Aklı sıra beni yeneceğini düşünüyor embesil."
Anlatırken sanki olayı tekrar yaşıyormuş gibi yaptığı el kol hareketleri ve mimikleri beni fazlasıyla güldürüyordu. İki saattir gülmekten yanaklarımı ağrımıştı.
"Sonra dedim ki, tamam oynarım. Bu bir sırıtmaya başladı. O an dedim ki bu işin içinde bir bokluk var."
Dediğinde heyecanlanmıştım. Ne olacaktı acaba?
"Umursamadım o ara, maç başladı. Önce bizim takımdan biri bunlara gol attı. Sonra top bendeydi karşı takımın kalesine götürmeye çalışıyorum. Tam o sırada Mehmet deccal gibi karşıma dikilmesin mi? Deccalin öz evladı amina koyim. Bacağıma nasıl bir çelme takıysa yere yapıştım."
Kendimi tutamayarak kahkahayı bastığımda Emir bana ters ters bakıyordu. Ne yapayım ya, o da bu kadar komik olmasaymış.
"Ayy, of karnıma ağrı girdi."
"Ya, gül diye mi anlatıyorum yarram."
Devam etsin diye yalandan ciddileşmeye çalışarak, gülmemek için aklıma kötü şeyler getirmeye çalışıyordum.
"Sonra ne oldu, ne yaptın?"
"Neyse. Amacı buymuş yani pezonun, bana zarar vermek içinmiş. Yine sinirlendim tabii ki, kalktım yakasından tuttum napıyorsun lan sen diye. Hala sırıtıyor ama orospu çocuğu ya. Bak o yüzü aklıma geliyor böyle sinir kaplıyor vücudumu."
Hemen elimi omzuna koyarak hafifçe sarstım Emir'i, "Tamam kanka, sakin ol."
"Biz orada yine laf kavgası yaptık. Ama yakında fiziksele döner bu, valla kendimi zor tutuyorum."
Olaya anlam vermeye çalışırken yerimde kıpırdandım. "Bu neden seninle böyle uğraşıyor ki?"
"Bir bilsem, diyorum ya deccalin öz evladı. Tipini siktiğim."
Ettiği küfürler yüzünden gülmek istesemde kendimi tuttum. Zaten aklıma bir an da Yavuz'un gelmesiyle modum iyice düşmüştü. Onu Mehmet'in numarasından engelememin üstünden bir hafta geçmişti, o zamandan beri hiç konuşmamıştık. Okulda bazen denk geliyorduk, onun baktığını hissetsemde ben bakmamak için direniyordum.
"Neyse beni boşver şimdi. Senin aklın hala Yavuzda değil mi?"
Emir sanki aklımdan geçenleri okumuş gibiydi.
"Tabii ki hayır, nereden çıktı?"
Yalan söylüyordum ve Emir'in inanmayacağını da biliyordum. Beni çok iyi tanıyordu, neredeyse telepatik yollarla birbirimizin aklını okuyabilecek dereceye gelmiştik.
"Yeme beni oğlum ya. Bir hafta geçti neredeyse, senin yüzün hala asık."
"Of, bilmiyorum. Okulda sürekli onu görüyorum, bu yüzden de bir türlü unutamıyorum."
Emir elini çenesine yaslayarak düşünüyormuş gibi gözlerini tavana dikti ve ardından konuşmaya başladı. Mantıklı bir şey söyleyecek sanıyordum ama her zaman ki gibi saçmalamıştı.
"Yavuz'u şikayet edip okuldan mı attırsak lan? Böylece bir daha görmezsin ve unutursun."
"Salak mısın sen? Neyle şikayet edeceğiz?"
Bu çocuğun saçmalamalarını daha fazla dinlememek için yerimden kalkıp çalışma masasında duram bilgisayara yöneldim. Biraz film açacaktım, kafamın dağılması gerekiyordu.
OKUYORSUNUZ YORUM YAPMIYORSUNUZ ÇOK KIRILIYORUM TIRREKLERİM
😔😔😔
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yavuz (bxb)
General FictionAyaz, bir akşam okulun homofobik çocuğuna mesaj atarak aşkını itiraf eder.