Yavuz (bxb)

37

Okulda Emir ile beraber çardakta otururken gözüm sürekli Yavuzdaydı. O da karşı bankta Mehmet ile beraber oturuyordu ama beni farketmemişti henüz.

"Ben kaç kere dedim sana, bu Mehmet sana aşık diye. Ama hiç dinlemiyorsun beni."

Son olaydan sonra, yani Mehmet Emir'e bir adım atarak düşmanlıklarını bitirmek istemesi çok şaşırtmıştı. Sonuçta ikisinde de deve kini vardı.

Emir sabır diler gibi kafasını sağa doğru çevirip tekrar bana ters bir şekilde baktı, "Kanka yeter ama ya, ne aşkından bahsediyorsun. O kıronun bana aşık olabileceğini gerçekten düşünüyor musun?"

"Düşünüyorum tabii, hem neden olmasın ki? Bence sen çok önyargılısın."

"Konu Mehmet ise önyargılıyım amına koyim."

Ona sadece gerizekalısın bakışları atarak önüne dönmüştüm, daha fazla dil dökemezdim. Bu sırada Yavuz'un oturduğu yerden kalkarak okula girdiğini görmüştüm. O an içimden, hazır yanında da kimse yokken gidip rahat rahat konuşuruz diye düşünmüştüm.

Hızlıca ayaklandığımda Emir bana boş boş bakıyordu, "Ben Yavuz'un yanına gidiyorum." Dediğimde sırıtarak kafasını sallamıştı. Aklı sıra ima yapıyordu işte.

Öğle saatine yeni girmiştik ve haliyle ders zilinin çalmasına bayağı bir vardı. Çok geçmeden Yavuz'un peşine okula girdiğimde üst kata çıktığını gördüm. Uzakta olduğu için seslensemde duymaz diye düşünerek takip etmeye devam ettim.

Soyunma odasına girmişti, öğleden sonra beden saatleri olduğu için kıyafetini değiştirecekti sanırım. O içeri girer girmez bende sessizce arkasından girip kapıyı kapattığımda kimin geldiğini görmek için kafasını arkaya doğru çevirdi, beni görmesiyle hemen gülümsemişti.

"Sen beni mi takip ediyorsun?" Yine yan bir şekilde gülümsedikten sonra dolabına yaklaşarak bir hareketle üzerindeki okul tişörtünü çıkardığında neye uğradığımı şaşırmış şekilde vücudunu izlemeye başlamıştım, ağzım açık kaldı desem abartmış olmazdım.

"Evet, birazcık özlemiş olabilirim."

Bu çekici haline daha fazla dayanamayıp peşinden gittim. O dolaptan spor kıyafetlerini çıkarırken bende hemen yandaki dolaba yaslanarak onu izlemeye başladım, yüzündeki her bir detayı dikkatlice izliyordum.

Sonunda bakışlarımı farketmiş giyeceği tişörtü elinde tutarken yavaş adımlarla karşıma geçmişti, "Biraz mı? Ben çok özledim." Duyduğum şey hoşuma gitmişti, hafifçe tebessüm ettim.

Yavuz gözlerini yüzümün her köşesinde gezdirdikten sonra dudaklarıma sabitlemişti bakışlarını. Uzun süredir bir türlü beni öpemediğini dile getirip duruyordu, benden kaçıyorsun diyordu ve haklıydı da. Normalde hiçbir şeyden utanmayan ben onun karşısında ister istemez utanıyordum. Ama şu an karşımda, saçları dağılmış, yarı çıplak haliyle hiçbir şey yapmadan duramazdım.

Elini yanımdaki dolaba yasladığında yüzüme doğru eğilmişti. Beni iyice duvarla arasına alırken sonunda dudaklarımızı birleştirdi. Yavaş olan öpüşmemiz git gide hızlanırken kendimi tutamayarak kollarımı boynuna doladım. O da bir elini belime atarak beni iyice kendine çekmişti. Ne zaman bir araya gelsek işte hep bu hale geliyorduk.

Bir süre sonra nefesim tükendiğine önce ben ayrılmıştım, nefes nefese duvara yaslandığımda karşımda kendinden geçmiş, baygın bakışlarla bana bakıyordu. Ve hemen ardından gülmeye başladığında anlamsız bir şekilde ona bakmıştım.

"Ne gülüyorsun?"

Üzerime eğilip kulağıma doğru fısıldadığında duyduğum şeyle ağzım açık kalmıştı, nasıl olurda unuturdum ki?

"İddiayı kaybettin."

"Yavuz ya, bu sayılmaz."

Küçük bir çocuk gibi mızıkçılık yapmaya başladığımda daha da çok gülmüştü.

"Niye sayılmıyormuş? Nasıl da karşılık verdin ama?"

Dalga geçer gibi söylediğinde kötü kötü bakıp omzuna vurmuştum. Hep böyle uğraşacak mıydı bu benimle ya.

"Gülme artık tamam. Ne istiyorsun onu söyle."

Tişörtünü giyerken düşünüyor gibi yapıp bir süre beklemişti, "Hımm, valla şu an aklıma gelmedi. Biraz düşüneceğim."

"Kötü bir şey isteme ama."

"O kadar kötü bir insan mıyım yavrum ben? Aşk olsun."

Bir şey demeden kapıya doğru yürüdüm, nasıl olmuştu da daha ilk günden iddiayı unutmuştum?Gerçekten onun karşısında aklım o kadar başımdan gidiyor muydu ya?

Ben bu düşüncelerle yürürken arkamdan gelerek kolunu omzuma atmıştı ve birlikte dışarıya çıkmıştık.