Felix Jisung'un evine geldi ve Minho'yu görünce şaşırdı. ''Siz tanışıyor muydunuz?'' Minho kafasını salladı ve söze girdi, ''Sevgiliyiz.'' Felix neden bana söylemediniz diyerek kızıyordu Minho ve Jisung'a. ''Çay yapayım mı Lix, tavşan kanı tavşan kanıı!'' Jisung'un içinde bir hödük yatıyordu bazen evet. Lix ''Olur.'' dedi ve Jisung mutfağa yöneldi.
Minho'da mutfağa gitti ve Jisung'a belinden sarıldı. ''Yapmaa, işime odaklanamıyorum.'' Alaycı bir gülüş attı Minho, ''O kadar mı etkiliyorum seni hm?'' Sırıtışı gittikçe büyüyordu Minho'nun. Sertçe Jisung'u kendinde döndürdü Minho. ''Neye sırıtıyorsun lan, sırıtma 32 diş!'' Jisung utanınca sövebiliyordu bazen bu şekilde. ''Sırıtamaz mıyım bebeğim, hm?'' Minho gittikçe Jisung'un yüzüne yaklaşıyordu. Jisung gözlerini sıkıca kapadı ve Minho'nun öpmesini bekledi. İçeri Felix dalana kadar. ''Felix gelme amına koyayım yiyişicez biz!'' Jisung Minho'nun ağzını kapattı ve susturdu onu. ''Kuduz o abisi, sen çok takma onu. Saçmalıyor bazen.'' Minho Jisung'a bilinmeyen bir bakış attı ve Jisung'un avuç içine küçük bir öpücük bıraktı. ''Lan- Minho sikecem seni!'' Felix derin sesi ile güldü ve ''Sen mi?'' dercesine bir bakış attı Jisung'a. ''Lix sus tek bir kelime edersen senide sikerim. Tch tch tch'' Minhonun aklına çok güzel olduğunu düşündüğü bir fikir geldi ve söyledi fikrini. ''Bu gün gece saat 1 gibi sahile inelim mi üçümüz, çok güzel olur?'' Lix beğendiğini öne süren sesler çıkardı ve Jisung'da buna dahil oldu.
Aradan saatler geçti ve saat gece 1'i gösterdi. Sahile indiler ve kayalıklara oturdular (KAOS BAŞLIYO MISIRINIZI CİPSİNİZİ NE BOK VARSA ALIN HEHEHEHEHE). Bir adamda kayalıklara oturdu ve içmeye başladı. Tam da Jisung'un yanına oturmuştu adam. ''Ayyy, çocuklar ben bir su alıp geliyorum şurada açık bakkal var. Hemen dönerim!'' Jisung kalktı, ardından 5 dakika sonra adam da kalktı ve Jisung'u takip etti. Jisung bakkala varmadan önce adam Jisung'u bir anda çekti ve Jisung'un bağırmaya vakti bile olmadı. Adam Jisung'u bakkalın arkasındaki küçük sığınağa benzer, ama sığınak olmayan bir yere götürdü ve Jisung'un bacaklarını ellemeye çalıştı, fakat başarısız oldu. Jisung adama güzel bir tekme savurdu. Lakin adam Jisung'a daha kötü bir tekme savurdu ve Jisung'un ağzından kan akmasına sebebiyet verdi. Jisung'un boğuşmaktan ve bağırmaktan gücü kalmamıştı. Tam bilinci kapanacağı sırada Minho'yu gördü. Gördüğü tek şey Minho idi, gerisi yoktu.
Gözlerini açtığında Minho'nun odasındaydı. Jisung'un güçsüzce söylediği ilk şey ''Öldüm mü?'' idi. Gözleri tam açılamamıştı zaten, bulanık görüyordu genel olarak. ''Ölmedin bebeğim, o adama hak ettiği sonu bahşettim.'' Jisung kelimeleri anlamaya çalışıyordu, ne sonu? ne oldu? neden bunlar yaşandı? ''Hatırladığım tek şey adamın bana bir tekme savurduğu ve sonra seni görmüş olmam. Neler oluyor Minho?'' Minho uzun bir soluk aldı. ''Başlıyorum sevgilim.''
''Bir kaç çığlıklar duyduk, sonra Lix ile bu sesin sen olduğunu kararlaştırdık. İkimizde yerimizden sıçradık ve yönlere ayrıldık. Sonra ben seni buldum ve o adamın seni taciz etmeye çalıştığını, ve yerde kanlar içinde olduğunu gördüm... Sonra adamı boğdum ve adam... Öldü.''
Jisung'un duydukları karşısında dili tutulmuştu, ne yani sevgilisi bir suçluyu mu öldürdü? (mama i'm in love with a criminal) ben bir suçluya mı aşığım? hayır hayır, suçlu değil. Benim uğruma suçlu olan bir adama aşığım. Jisung'un gözleri doldu ve Minho söze girdi.
''Bebeğim, artık bir suçluyum ve büyük ihtimalle beni arıyorlar. Telefonla kimse ile iletişime geçemem, her şey kayıt altına alınıyor. Yani artık telefondan konuşmamalıyız, kimseye de benim hakkımda bir şey söyleme, bilmiyor gibi yap. Bu ülkeden bir şekilde yasal olmayan yollarla gitmem gerek, ama nasıl bende bilmiyordum...'' Jisung'un gözünden bir damla yaş aktı ve söze girdi, ''Seni bırakmayacağım. Bende seninle geleceğim. Beni de yanında götür Minho yalvarırım.'' Minho buruk bir şekilde gülümsedi ve söze girdi. ''Maalesef bebeğim. Senin burada bir hayatın var ve hayatını mahvedemem.'' Minho Jisung'un göz yaşını baş parmağı ile sildi ve elini tuttu. ''Lütfen, lütfen bu yaşadıklarım korkutucu bir kabus çıksın. Yalvarırım tanrım lütfen!'' Jisung biraz sızlana sızlana yerinden kalktı ve sevgilisine sarıldı. ''Seni seviyorum, hayatımda gördüğüm en masum katil.'' Minho ellerini Jisung'un belinde birleştirdi ve konuştu, ''Bende seni seviyorum, melek kokulu sevgilim.'' Jisung şimdiden diğerlerine, yani Chan'a, Changbin'e, Hyunjin'e, Felix'e, Seungmine ve Jeongin'e ne diyeceğini düşünüyordu.
Minho nasıl bir plan yapıp ülkeden kaçacaktı? ya da Jisung olmadan nasıl yaşayacaktı?
-Bölüm sonu-
AY SONUNDA AYOL SONUNDA KAOSA GİRİŞ YAPTIK, DAHA BİR SÜRÜ KAOS OLUCAK NİHAHAHAHAHHAA
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim İlk ve Son Baharım 🌼🍂
FanfictionLee Minho, Han Jisung uğruna katil olduğu için yaşadığı ülkeden kaçması gerekiyordu fakat Han Jisung'un onu tek bırakmaya hiç niyeti yoktu. İkiside kaçak bir şekilde ülkeden kaçacaklardı. İkili nasıl maceralar veya dramlar yaşayacaktı?