Lee Minho, her zamanki gibi sevgilisinin yanına gitti. Deli gibi seviyordu onu. Nihayet ulaştı sevgilisinin evine, Jisung kapıyı açtı ve sarıldı sevgilisine. Sanki dün hiç görüşmemişler gibi birbirlerine sıkıca sarılıyorlardı. ''Özledim seni sevgilim.'' Minho gülümsedi ve konuştu kollarını beline bağlamış olduğu sevgilisine. ''Bir de bana sor güzel meleğim.'' Lee Minho sevgilisine bulaştıklarında tam bir canavardı. Öfke problemleri vardı Lee Minho'nun. İçeri geçtiler ve koltuğa oturdular. Jisung'un telefonuna bir bildirim geldi ve telefona bakmadı, önemsemedi kısacası. ''Neden bakmıyorsun telefona sevgilim?'' Geçiştirdi Jisung. ''Önemli bir şey değildir muhtemelen.'' Minho telefona kısa bir bakış attı ve anladığını belirten sesler çıkardı. Jisung tuvalete gitti ve Minho Jisung'un telefonunu alıp kimin yazdığına baktı. Bildirim çubuğuna baktı ve 'Ne zaman buluşuyoruz güzelim?' yazdığını gördü. Minho'nun dünyası başına yıkıldı. İlk ve son baharı onu aldatıyor muydu? 'Hayır hayır, Jisung yapmaz.' diye geçiştirmeye çalıştı kendini. Mutlu gibi davranmaya çalışıyordu, fakat dolu gözleri bu çabayı yalancı kılıyordu.
Gözünden bir damla yaş düştü ve Jisung'un ayak seslerini duydu. Hemen kendini toparlayıp mutlu yüz maskesini gözler önüne sergiledi. ''Yemek yiyelim mi sevgilim, yemek yapmıştım?'' Minho elinden geldiği kadar gülümsedi ve ''Olur hayatım.'' dedi. Jisung onu aldatıyor bile olsa Jisung'u incitmek istemiyordu. Sofraya oturdular ve yemek yemeye başladılar. Jisung heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatıyordu.
Minho aldatıldığı halde bile seviyordu Jisung'u. Aklından bir gram olsun Jisung'dan uzaklaşmak geçmedi, aksine Jisung onu terk edinceye dek, son damlaya dek gerçekleri görmemiş gibi davranmak istiyordu ve davranıyordu da. Telefonuna bir bildirim daha geldi ve bir anda susup bildirime baktı Jisung.
''Ahh, sana anlatmayı unuttum değil mi? çok yakın bir arkadaşım var, bu gün onunla buluşup kahve içecektik. Çocukluk arkadaşım o, ismi Felix.''
Ne yani Felix ile arkadaş mıydılar? Hayır hayır, bizim Felix değildir herhalde. Ama ona 'güzelim' diye hitap eden biri ile niye arkadaş olsun ki?
Minho deli gibi kıskanıyordu. Onu düşünceler aleminden ayıran ses Jisung'un sesiydi. ''Sende tanıyor musun onu, senin de Felix isimli bir arkadaşın vardı sanırım?'' Minho kafasını salladı ve Felix denilen çocuğun sesini duymak istedi ve Jisung Felix'in attığı bir ses kaydından Felix'in sesini sevgilisine dinletti. Evet, Minhonun da arkadaşı olan Felix'di bu. Aldatma konusunda içine su serpildi Minho'nun ve modu yerine geldi hemen. ''Hmmm evet, bu benim arkadaşım olan Felix!'' Jisung gülümsedi Minho'nun bu ani sevincine ve elini Minho'nun saçlarına daldırdı. ''Bebek gibisin bazen sevgilim.'' Minho'nun yüzünde imalı bir sırıtış belirdi ve, ''Hiç sanmam.'' dedi. Jisung'un yanakları kızardı ve elini Minho'nun saçlarından çekti. ''Neyse neyse, Lix'i buraya çağırdım zaten tanıyorsun, sorun olmaz değil mi?'' sorun olmaz dercesine kafasını salladı Minho.
-Bölüm Sonu-
DİĞER BÖLÜM BİR SÜRÜ KAOS VAR HEHEHEHEHE
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim İlk ve Son Baharım 🌼🍂
FanficLee Minho, Han Jisung uğruna katil olduğu için yaşadığı ülkeden kaçması gerekiyordu fakat Han Jisung'un onu tek bırakmaya hiç niyeti yoktu. İkiside kaçak bir şekilde ülkeden kaçacaklardı. İkili nasıl maceralar veya dramlar yaşayacaktı?