Bölüm 4 / Yolculuk

3 1 0
                                    


''Ya aptallar zaman yok diyoruz siz neyin derdindesiniz. Uyguluyoruz Jeonginin planını'' Chan destekledi Felix'in bu sözünü, ikisi de çok gergindi şu an. Jeongin hemen markete gidip bir kızıl, bir de mavi bir saç boyası aldı.

İkili saçlarını boyadı ve herkes plana göre ilerledi, Minho güzel bir mektup yazıp mutfak masasının üzerine koydu. Herkes evden dağıldı, geriye evde kalan ikili Minho ve Jisung oldu. ''Zaman kaybetmemeliyiz bebeğim, zaten yeterince vakit kaybettik. Gece denizde yolculuk soğuk olur, kalın ve kapüşonu olan bir şey giy.'' Jisung olumlu anlamda sesler çıkardı ve sevgilisinin söylediklerini yaptı. İkisi de dışarı çıktılar ve kısık sesle konuşmaya başladılar. ''Bebeğim, ben bu yük gemisi planını öne sürdüm ama yük gemisini nereden bulacağız?'' Minho kafasını sevgilisine döndürdü ve söze girdi, ''Sahil sahil dolaşıp bulacağız mecbur.'' Jisung anladığını belirten sesler çıkardı ve plana koyuldular. Saat sabah beşe geliyordu ve ikisi de çok yorulmuştu fakat hiç bir şey yapamazlardı. Geçtikleri bazı yollar ıssızdı, ve bu onları biraz olsa bile ürkütmüştü. Nihayetinde gözüne bir yük gemisi çarptı Minho'nun. ''Sevgilim bak, orda karaya yakınlaşan bir yük gemisi var!'' Jisung da kafasını çevirip baktığında gerçekten bir yük gemisinin olduğunu gördü. İkili yük gemisine yaklaştı ve yük gemisindeki insanlara el salladılar görmeleri için. İçlerinden biri gördü ve ikilinin olduğu yöne yaklaştı. ''Ne var, ne el kol yapıyorsunuz!?''  Minho ve adam karşılıklı konuşmaya başladılar.

''Size önemli bir şey anlatacağım. Ben bir suç işledim ama öyle bir suç değil. Sevgilimi taciz etmeye kalkıldı ben de bunun üzerine sevgilimi korudum ve o adamı boğarak öldürdüm. Sonuç olarak bizim bu ülkeden gitmemiz gerekiyor. Biz size istediğiniz parayı versek, siz de bizi yanınızda götürseniz olmaz mı? eğer isterseniz size mutfak konusunda yardım da ederim. Patates soğan falan doğrarım.''

''Aslında benim de patates soğan doğrayacak birine ve paraya ihtiyacım var. Para normalde tek kişiyseniz elli bindi, lakin iki kişisiniz. Bu yüzden yüz elli bin.'' Minho'nun ağzı duyduğu sayı karşısında açık kaldı, bu kadarını beklemiyordu. ''Tamam veriyorum o zaman yüz elli bini?'' Jisung'a sordu Minho. ''Başka bir yol mu denesek bebeğim?'' dedi Jisung. ''Başka bir yol yok bebeğim, mecburuz buna.'' Minho yüz elli bini verdi ve adam onlara kalacağı odaları gösterdi.

 İkisinin de odaları farklıydı ve bu durum Minho'yu biraz rahatsız hissettirdi. ''Biz birlikte kalamaz mıyız?'' dedi Jisung endişeyle ve adam tepki ile cevap verdi. ''Ne münasebet, sadece eş cinseller birbiri ile birlikte yatar!'' Minho ve Jisung göz göze geldiklerinde anladılar iyi bir halt yemediklerini. Görünüşe göre bu adamın eş cinsellere saygısı yoktu. ''Ama ben onsuz uyuyamam ki, ben hep ona sarılıp uyuyorum genelde. Ona sarılamazsam çok kötü hissederim. Ya da yanımda yoksa.'' Adam Jisung'u boydan bir süzdü, yüzünü ekşitti ve alayla konuştu. ''Hah! bak sen şu işe. Elimizde işe yaramaz iki gay parçacığı var demek ha! bu arada, eğer ki 'yap' dediklerimi yapmazsanız, farkındasınız ki denizin ortalarına doğru açılıyoruz, kaçacak yeriniz yok. Eğer köpek balıklarına yem olmak isterseniz o ayrı bir konu.'' Jisung'un korkudan gözleri doldu ve Minho bunu fark edip sevgilisinin elini tuttu. Seslerini çıkaramazlardı şu an. ''Ha bu arada, birlikte yatamazsınız izin vermiyorum. Hatta aynı ortamda bile bulunamazsınız, siktirin gidin. Odalarınızın yerini gösterdim biliyorsunuz zaten.'' Jisung son kez Minho'ya bakıp isteksizce ona verilen odaya gitti. Gerçekten ölüm gibiydi ilk günden, daha önlerinde koca bir 1 ay var başka bir ülkeye geçmeleri için. 

Minho su içmeye gidiyor gibi yapıp, insanlar odasına çekilip çekilmemiş mi diye bir kolaçan etti etrafı. Etrafta kimse gözükmüyordu, Jisung'un odasına ilerledi ve kapısını tıklattı. Ardından Jisung sevgilisini görünce paniğe kapıldı ve odasına gitmesi gerektiği üzerine bir şeyler zırvaladı. Etkili oldu mu diyecek olursanız, hayır olmadı. Klasik sevgilisine düşkün Lee Minho işte.

İçeri geçtiler ve Jisung sevgilisine çok sıkı bir şekilde sarıldı. ''Minho ben sensiz olmak istemiyorum. Sensizlik yerine cehenneme gitmeyi yeğlerim. En azından cehennem sıcak, ama sen yokken buz gibi her yer.'' Minho ellerini sevgilisinin saçlarına daldırdı ve saçlarını okşadı. ''Biliyorum bebeğim, ama dayanmamız gerek biliyorsun. Arada hep bu saatlerde gelirim ben senin yanına söz, ben de sensiz kalamam. Sensizlik benim için ruhsuzluktan başka bir şey değil.''

Jisung kafasını sevgilisinin boynuna gömdü, tam o sırada ise kapı çaldı.

-Bölüm sonu-

PİÇLİK YAPTIM EN HEYCANLI YERDE KESTİM NİHAHAHAHAHHA

Benim İlk ve Son Baharım 🌼🍂Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin