Kapıyı açtığım an gördüğüm kişi ile adeta şoka girmiştim. Gelen kişi yabancı biri değildi. Fakat benim canımı herkesten çok yakan biriydi. Benim özbeöz babam Ahmet Tunç'du gelen. Neden gelmişti buraya? Ne işi vardı benimle?
Girdiğim şoktan çıkıp konuşacakken birden içeri daldı. Arkasından adımlayıp yüksek ve sinirli çıkan sesimle "Ne yaptığını sanıyorsun sen? Çık evimden yoksa polise haber vericem." dedim.
Tiz kahkası ile bana döndü ve "Aynı annen gibi asisin. Annene çok benzetiyorum seni biliyor musun Deran?" sonda dediği isimle hızlıca konuştum. "Bana bir daha sakın Deran deme." Deran onun bana koyduğu bir isimdi ve 18 yaşıma geçer geçmez soyadımı değiştirdiğim gibi o adıda kaldırdım. Anlamından ise her zaman nefret etmiştim. Çaresizdi anlamı. Annem küçükken bana hep adın senin kaderin derdi. Çok haklıydı.
"Sana çok güzel bir isim koymuşum öyle değil mi? Anlamı da aynı seni yansıtıyor. Senin kaderini adın belirledi Deran." annemin cümlesini kurması ile gözyaşlarımı tuttum. Bu piç herifin karşısında hiçbir şekilde ağlayamazdım.
"Ne oldu Deran ağlayacak mısın? Gerçekten aynı annensin birde onun gibi sürekli ağlıyorsun." Aslan'ın ağlaması ile hızlıca odasına ilerledim. Aslan'ı kucağıma alıp susturdum.
Aslan'ın odasına girmesi ile beraber koruma amacıyla sıkı sıkı kavradım Aslan'ı. "Annene benzettiğim bir özelliğinde sürtüklüğün. Aynı onun gibi sürtüksün." dedikleri ile kanım kaynadı ve sinirle "Annem ve benim hakkımda doğru konuş. Benim annem sürtük değil babam denecek adam şerefsiz. Ona zorla dokunan sensin." yine o iğrenç kahkahasından attı.
"Peki ya sen Deran? Sen kendi isteğinle evlenmeden bir çocuk yaptın bu sürtüklük değil mi ha?" dediği ile yüksek bir sesle "Kerem senin gibi adi bir herif değil altını çizerim. Benim yaptığım sürtüklük falan değil." ve tekrar iğrenç bi kahkaha "Kerem adi bir herif değilse neden sana inanmadı. Neden senin en acı çektiğin zamanda yanında değildi? O annenin cenazesinde neden sadece iki kişiydiniz o zaman ha?"
Haklıydı. Bana en çok acı veren olay olan annemin cenazesinde sadece iki kişiydik. Ben ve Tanem vardı sadece. Bu bile affetmemem için önemli bir sebep olabilirdi ve ayrıca bugün bu adam benim canımı daha çok yakıyordu. "Aynı annensin işte. Onun gibi sürtüksün, onun gibi asisin, ağlaksın kimse ikinize de inanmadı ve daha nicesi." demesi ile "Düzgün konuş!" diye haykırdım ve "Defol git evimden artık. Bıktım senden pezevenk herif!" diye de ekledim.
"Gidicem elbet ama önce senden bir parça alıcam." demesiyle "Ne saçmalıyorsun sen yine ya?" dedim ve o an ağzımın üzerinde hissettiğim ıslak bir bez ile gözlerim karardı ve Aslan'ın kucağımdan ayrıldığını anladım. Ondan sonra Aslan'ın ağlaması ile gözlerim tamamen kapandı ve gürültülü bir sesle yere kapaklandım.
*
Gözlerimi açmam ile şiddetli bir baş ağrısı hissettim ve istemsizce gözlerimi tekrar kapadım. Aklıma gelenler ile hızlıca ayağı kalktım. Aslan'ın babam tarafından kaçırıldığını hatırladım ve bir rüya olmasını diledim. Beşiğinde Aslan'ı görememem ile sessiz bir hıçkırık koptu ağzımdan. Ne yapacaktım ben?Doğru düzgün bir anne bile olamamıştım. Daha sesli ağlamaya başladım. Oğlumu kendi ellerimle kaybetmiştim. Tam bir gerizekalıydım. Hıçkırıklar birer birer döküldü. Ağlamam daha da şiddetlendi ve Aslan'ın iyiliği için ağlamamı durdurmaya çalışıp hızlıca odadan çıktım ve telefonumu aramaya başladım. Bulduğum telefonumu elime aldım ve gözyaşlarımı silip polisi aradım.
Ağlamam tekrardan başladı ve ağlayarak polise gerekli ihbarı yaptım. Babamın böyle birşey yapmasına şaşırtmamıştım. Nişanlı olan bir kıza zorla istismar eden ve her Allah'ın günü hem karısına hem çocuğuna şiddet uygulayan bir adamdan ne beklenirdi ki.