Sabah kasıklarımda hissettiğim yoğun sizi ile yüzümü buruşturdum. Bu neydi böyle ? "Alacağın olsun Kerem." dememle Kerem yerinde kıpırdanmaya başladı bana dönerek gözlerini açtı ve "İyi misin sevgilim?" dedi.
Olumsuz anlamda kafamı salladım. İyi değildim. Çok yoğun bir ağrı vardı. Kerem yerinde doğrularak bana doğru yaklaştı ve dudaklarıma hafif bir buse kondurdu oradan ise boynuma doğru yola çıktı. Dibim fena halde düşüyordu bu çocuğa.
"Gece canını acıttığım için özür dilerim birtanem ama ikinci çocuğumuz için yapmam gerekti."
Bunu duymam ile hemen Kerem'in kolunu cimcikledim. Kahkaha atarak "Kızım acıdı be!" demesiyle sinirle ona bakmaya devam ettim. Fena halde kaşınıyordu beyefendi.
"Kerem!" dememle ciddi bi hale bürünüp "İzem!" dedi ve kahkaha atmaya başladı. Dalga geçiyordu pislik. Süründürmesini bilirdim ben seni. Yavaşça yataktan kalkıp banyoya ilerledim ve kapıyı sertçe kapatıp kilitledim.
"Sevgilim ya alt tarafı bir şaka yaptım. Olmaz ki böyle."
Buna cevap vermeden suyu açtım ve üzerimdekilerden kurtulup kendimi ılık suya bıraktım. Soğuk su ile asla duş alamazdım. Sıcak su da zaraylıydı ama ılık tam idealdi.
Kısa bir duş aldıktan sonra Kerem'in bornozunun yanındaki bornozu alıp üzerime geçirdim. Bu bornoz benim için buraya konmuştu. Bornozun altından saçlarımı çıkartıp aynaya doğru ilerledim. Saç havlusunu alıp saçımı kuruturken taramayı Kerem'in yaptığı düşüncesi yüzümü güldürdü ve kilitlediğim kapıyı açtım.
Kapı eşiğinde uzanan ve telefonu ile uğraşan Kerem'i görmemle ile onu izlemeye başladım. Sonunda beni farketmesiyle bu tarafa döndü ve "ne oldu" anlamında kafasını salladı. Ben ise ona doğru ilerledim. Yelkenleri suya indirme vaktiydi. Yatağa oturdum ve dudağına öpücük bırakıp doğruldum. Buna kahkaha atan Kerem beni kendine çekti ve tabiri caizse dudağımı bir öpüşte sömürdü.
"Hadi boş boş oturma da kalk saçlarımı taramama yardım et. Anca öyle affederim seni."
"Bu affetmemiş halin miydi güzellik?"
"Kerem!"dememle bu sefer o da "Sevgilim!" diye yükseldi ve Kerem yataktan kalkıp elimden tutarak banyoya doğru ilerledi. Zafer benim olmuştu. Saçımdan havluyu çıkarıp saç kurutma makinesini elime aldı ve saçlarını hafifçe kurutmaya başladı. Aynı zamanda tarıyordu da.
Hızlıca saçlarımı taradıktan sonra Kerem'de duşa girdi ve üzerimizi giyinip evden çıktık.
Kerem'in arabasına binip benim evime doğru yol almaya başladık. Çok yakında "benim evim" veya "onun evi" gibi kavramlar olmayacak ve yalnızca "bizim evimiz" olacaktı.Ben, Kerem ve oğlumuz Aslan... Belkide bir kızımız daha. Kerem'in en büyük hayaliydi kız çocuğu sahibi olmak ve benimde istemediğin söylenilemezdi. Bende istiyordum tabii.
Kafamı cama çevirdim ve siteye geldiğimizi farkettim. Kerem arabayı otoparka doğru götürdü. Ama bugün oldukça kalabalıktı. Büyük bir site olduğu için otoparkta bazen yer bulmak zorlaşıyordu ve o bazen denilen zaman dilimi şuandı.
Yaklaşık 5-6 dakika boyunca bir park yeri aramış fakat Kerem'in sonunda bir yer bulması ile arabayı oraya park etmiş ve arabadan inmiştik. Kerem'in elini tutup ilerlemeye başladık.
"Oooo favori çift nabersiniz ya ? Nasıl gidiyor hayat?"
Arkamdan gelen kadın sesinin kimin sesi olduğunu hemen kavrayabilmiştim. Naz'dı bu. Ne istiyordu ki? Huzurumuz yeterince kaçırdığım yetmez miydi?
Arkamı döndükten sonra Kerem'de döndü. O da kimin olduğunu anlamıştı. Anlamaz bir ifade ile boş boş Kerem'e bakıyordum. Onunda bakışlarıda bir farklılık yokdu.