KEREM'DEN DEVAM
İzem'in evine varmamızla başını camdan kaldıran İzem'e baktım. "Kerem, eskiden ne zaman babam gelse sen benim yanımda olurdun ve beraber kalırdık. Ben eskisinden daha çok korkuyorum. Bugün bende kalsan olur mu?" dediği ile uzun uzun baktım ve kafamı salladım. Arabayı tekrar çalıştırıp otoparka doğru sürdüm. Arabayı park edecek güzel bir yer bulduktan sonra kapıyı açtım ve arabadan indim.
Benim inmenle İzem'de indi ve beraber asansöre bindik. İzem'in evinin olduğu kata varmamızla asansörden indik ve İzem anahtarını çıkartıp evin kapısını açtı. Ayakkabılarını çıkarıp içeri girdive benim girmemi bekledi. Bende hızlı bir şekilde ayakkabılarını çıkarttım ve içeri girdim.
İçeri girmemle hızla kapıyı kapattı ve üst üste birkaç kez kapıyı kilitledi. İzem hep yapardı bunu yoksa içi asla rahat etmezdi. Babası her iki kızında da travma bırakmıştı. Tanem'de böyleydi. "Gel şöyle." demesiyle onu takip etmeye başladım. Oturma odasına geçtik ve ben tekli koltuğa oturdum o da bana yakın olan çiftli koltuğa oturdu.
İlk defa gelmiştim evine. Etrafı incelemeye başladım. Tam İzem'in tarzıydı. Yerdeki Aslan'ın oyuncakları ile duraksadım ve İzem'e baktım onunda bakışlarının orada olduğunu farketmemle güçle yutkundum.
Gözünden akan gözyaşları ile hemen koltuktan kalktım ve İzem'e doğru hareket edip yanına oturdum. Gözyaşlarını sildim ve yıllara inat gibi sıkıca sarıldım. Gözlerimden firar eden bir kaç damla sarı saçlarına karışmıştı ama aldırış etmedim. O an hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı İzem.
Dayanamazdım hiçbir zaman onun ağlamasına ve yine aynı sonuç gerçekleşti. Yine dayanamadım ve gözümden birer birer yaşlar döküldü. Birden bire ayağa kalktı ve bağırarak "Kahretsin ki ben çok kötü bir anneyim. Asla annem gibi olamadım ve olamıyacam!" kendini yere atmasıyla ayağa kalktım ve "Sakın gelme! Gelme Kerem yapma bunu yapma!" dediği anda hemen bende kendimi yere attım ve sarıldım.
Hızlı hızlı atan kalbinin birden normal ritmine kavuştuğunu ve sinirden kasılan vücudunun gevşediğini hissettim. Dakikalarca öyle kalmamızın üzerine uykuya daldığını farkettim. Kucağıma alıp odasına götürmeye karar verdim. Kucağına alıp ilerlemeye başladım fakat odasının neresi olduğunu bilmediğim için odalara sırası ile baktım.
İlk girdiğim oda Aslan'ın odası idi. Uzunca baktım odaya ve çıktım. İkinci odanın mutfak olduğunu anlayıp oradan da çıktım, üçüncü olarak bir kapı daha açtım ve girdiğim odanın banyo olduğun fark ettim. Son olarak bir kapı daha açmam ile tahminimce İzem'in odası olduğunu düşündüğüm odaya girdim. İzem'i yatağa bırakıp yatağın kenarındaki battaniyeyi gördüm. Battaniyeyi üzerine örttükten sonra odada gözlerimi gezdirdim. Duvardaki resimleri görmem ile oraya ilerledim.
Aslan'ın ilk doğduğu güne, Aslan'ın bebekliğine, Aslan'ın şimdiki haline, Tanem'e, dört tane kıza ve kızlarla beraber birkaç tane erkeğe ait bir sürü fotoğraf bulunuyordu. Kızların bulunduğu fotoğraflara fazla yoğunlaşmadım. Yakında kim olduklarını öğrenebilirdim.
O fotoğrafların yanı sıra gözüm oğlumun fotoğraflarındaydı. Çabuk bağlanmıştım ona. Ve şuan deli gibi özlüyordum onu. Onsuz geçirdiğim o 2 yılın pişmanlığını duyuyordum. Nasıl inanmamıştım sevdiğim kadına? Neden gerçekleşmişti bunca şey? Pişmandım hemde delicesine ama son pişmanlık fayda etmezdi.
İzem'i uyandırmadan sessizce odadan çıktım. Aslan'ın artık bulunması ve o piç adamın cezasını alması gerekiyordu. Evin içerisinde balkonu aradım ve ferah bir balkonun beni karşılaması ile koltuğa kurtuldum. Telefonumu elime aldığımda cevapsız 33 arama olduğunu gördüm hepside bizimkilerdendi. Halil diğerlerine anlatmış olmalıydı. Halil'in adını tuşlayıp aradım. Hemen açan Halil'in konuşması ile bende konuşmaya başladım.