Güneşin hüzünleri ve mutlukları selamladığı bir gün Hamza kendi içindeki düğümleri çözmeyi çalışıyordu. Kadir amca Hamza'nın bu halini fark etmiş olsa gerek, genç adama bir sandalye çekerek oturmasını söyledi. Genç adam yavaşça Kadir amcanın gösterdiği sandalyeden birine oturdu. İçinde garip bir durgunluk vardı. Bunu ne kadar amcaya belli etmemeye çalışsa da güneşin vurmasıyla toprak kahvesine dönen gözleri onu ele veriyordu. Belki içindeki bütün yangınları, önündeki bir bardak çayın dumanıyla geri de bırakmalıydı. Kadir amcayla bir süre havadan sudan konuştuktan sonra birden hızla sandalyeden kalktı.
"Poşeti camii de unuttum."
Dedi hafif yüksek sesle. Kadir Amca'ya dönerek."
"Usta ben poşetimi camii de unutmuşum."
"Öğle namazını kılmaya gittiğimizde alalım. Eğer acelesi yoksa. Birkaç saat kaldı zaten.
"Tamam, Usta."
"Kadir Amca"
Diyerek yanına gitti Kadir Amca'nın, ilk defa ismiyle seslenmişti o yüzden bu durum hem Hamza'ya hem kadir amcaya garip gelmişti. Bir çekingenlikle söze girmeye çalışıyordu Hamza. İçinde dizginlenemez bir merak vardı ve kadir amcanın anlattığına göre Allah'a karşı olan görevlerini daha iyi bilmek istiyordu.
"Söyle bakalım delikanlı."
"Namaz nasıl kılınır?"
Kadir Amca hafif ve içten bir gülümsemeyle dükkânın içindeki odaya giderek, elinde iki ince kitapla geri döndü:
"Burada nasıl kılınması gerektiği yazıyor. Namaz surelerini de beraber çalışırız."
"Çok teşekkür ederim."
Hamza elindeki diğer ince mavi kapaklı kitabı işaret ederek sordu:
"Bu kitap ne için?"
"Bu kitaptan da Kur'an-ı Kerim öğrenmek için çalışacağız."
"Gerçekten mi? Çok, çok teşekkür ederim."
"Bu benim görevim delikanlı"
İkisi de birbirine bakarak tebessüm etti:
"O zaman ben bugün namaza gelemeyecek miyim?"
Dedi. Sesindeki heyecanlı tını azalmış, bakışlarını önündeki kitaplara çevirerek Kadir amcanın boş bardağını eline almıştı.
"Gelirsin niye gelmeyesin? Sende farzını imamla kılarsın. Normalde öğle namazının sadece farzı kılınmaz ama sen yeni öğreniyorsun."
Hamza içinde uzun zamandır körelmiş çocuksu duygular hissediyordu. Bir an önce camii ye gitmek istiyordu. Hamza'nın bu heyecanını fark eden Kadir Amca, namaz için yarım saat erken kapatmıştı dükkanını.
***
Deniz ve Tayfun aşağı mahalleyi aramak için yola çıktı. Deniz'in yüzünden endişesi okunuyordu. Mahalledeki ara sokaklara bakıyor, hızlı yürüyüşü esnasında gözünün önüne düşen kumral saçlarını eliyle geriye atıyordu. Hemen arkasında Tayfun, Deniz' e yetişebilmek için hızlı adımlarla ilerliyordu. Deniz'in kendi kendine söylenmelerinin bir kısmını anlıyor bir kısmına yetişemiyordu. Tayfun daha fazla dayanamadı birkaç adım ötesinde ne yaptığını bilmeden dolanan arkadaşının kolundan tutup durdurdu, yürürken sıcaklaması nedeniyle siyah deri ceketini çıkartarak koluna attı. İçinde bol bir t-shirt, altında ise griden siyaha çalan kot pantolon ve siyah ayakkabılarla Kara Kaplan lakabının hakkını veriyordu. Dışarıdan bakıldığında bile bu ikili birbirlerinin tam zıttıydı ama birbirlerini anlayan tek kişi yine birbirleriydi. Deniz mavi kot ceketinde hissettiği elle arkasını döndü. Tayfun:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALGIZ
Teen FictionÇocuk yaşta, birbirinden farklı hikayeleri olan bir çeteyle yolu kesişen Hamza ve onların içerisinde geçirdiği arayış dolu yıllar... Dünyasına giren yeni hayatlarla takip edeceği bir ışık buldu. Öte yandan Hukuk okuyan Gül Seda ailesinin içinde bulu...