6-ZAYIF HALKA

104 29 86
                                    

Kadir Amca eve çıkıp Hamza'ya temiz çarşaf getirdi ve dükkânın anahtarlarını Hamza'ya bırakıp çıktı. Tek başınaydı şimdi Hamza elinde anahtar bir sağa bir sola bakındı. Anahtarı çekmecenin içine koyacaktı ama çekmeceyi açmaktan çekinince Kadir Amca'nın kendisine verdiği odaya girdi. Çok büyük değildi ama gerçekten de kendisine lazım olabilecek her şey bulunuyordu. Kırmızı tekli bir koltuk, kitaplık, sehpa, yer yatağı, bir de küçük bir lavabo vardı odada. Gözü Kadir Amca'nın bugün kendisine gösterdiği kitaplara takılınca anahtarları sehpanın üzerine bıraktı ve kitaplıktan Namaz Öğreniyorum adlı kitabı eline aldı. Koltuğa oturdu. Kitap çok güzel anlatmıştı nasıl kılınması gerektiğini. Kitabın sonlarına doğru Türkçe yazılışlarıyla beraber sureler konulmuştu. Sayfanın başında Fil Suresi vardı. Surenin Türkçe yazılışını birkaç defa okudu ama kelimelerin telaffuzunda biraz zorlandığı için yarın sabah Kadir Amca'yla çalışmaya karar verdi. Kitabı yerine bırakıp, sehpanın üzerinden anahtarı alıp yastığının altına koydu.

İçinde derin bir vicdan azabı hissetti. Vicdan, bir hırsızda olması gereken en son meziyetti ama Hamza şu an hissetmemesi gereken bu duygu ile sarsılıyordu.

Neden güvenmişti ki Kadir amca? Geçmişini öğrense yanına bile yaklaşmazdı belki? Ama kadir amca öyle bir insan değildi. Ona bir baba sevecenliğiyle yaklaşmıştı bir kere. İçindeki 'baba' eksikliğini Kadir amcada tamamlıyordu. Abileriyle büyümüştü Hamza. Bir insanın anne ve babaya ihtiyacı var mıdır bunun boşluğunu hiçbir zaman anlamamıştı. Ama şu an da hissediyordu. Bu gözlerinde acı yüklü adamın evladı olmak ne kadar da çok isterdi Hamza.

. . .

Sabahın ilk ışıklarıyla uyandı daha Kadir Amca gelmemişti. Gece göz gezdirdiği kitabı eline aldı. Kadir Amca abdestsiz namaz kılınamayacağını söylediği için abdestin alınışının yazdığı sayfayı açtı. Kitabı görebileceği bir şekilde koyarak abdest almaya başladı. Abdestini bitirdiğinde üzerindeki ağırlık uçup gitmişti. Bir ses geldi. Dükkânın penceresini birisi tıklatıyordu. Gelen Kadir Amca'ydı. Hamza hızlıca elini yüzünü havluyla kurulayıp yastığının altından anahtarları aldı. Kendisini bekleyen Kadir Amca'yı daha fazla bekletmemek için hemen hırkasını aldı ve dışarı çıktı.

"Selamun Aleyküm delikanlı. Uyanamadın herhalde.''

''Aleyküm Selam usta, uyandım uyandım da abdest alıyordum.''

Hamza'nı son dediği çok hoşuna gitmişti Kadir Amca'nın

''Abdestini aldın demek. Maşallah maşallah. O zaman direkt camii ye gideriz.''

Hamza başıyla onayladı. Camii ye doğru yürüyordu usta ve çırak. Sessizliği bozan yine Hamza oldu.

''Usta surelere bakar mıyız bugün?''

''Bakalım inşallah. Namazdan sonra çalışırız.'

Camii ye geldiklerinde ezan yeni bitmişti. Arka sıraya geçtiler. İmamla birlikte namazlarını kılıp, dualadıktan sonra hoş gül kokularının duyulduğu avluya çıktılar. Camiiden kendilerinden sonra çıkıp yanlarına yaklaşan uzun ,iri yapılı, duruşu ve yürüyüşünde müthiş bir nizam olan adam elini kadir amcaya uzatarak selamlaştı

"Selamun Aleyküm Kadir .Allah kabul etsin."

"Aleyküm selam Hüseyin. Allah cümlemizin ibadetini kabul etsin."

"Duyunca çok üzüldük Kadir. Başınız sağ olsun. Allah rahmet eylesin."

"Dostlar sağ olsun Hüseyin. Dünyaya gelen ölüyor ama unutuyoruz işte."

Kadir amca derin bir iç çekti. Gözlerindeki yorgunluk ve bitkinlik uzaktan anlaşılacak kadar derin ve büyüktü. Kabullenmeye ve razı gelmeye çalışsa da o da içten içe zorlanıyor fakat güçlü durmaya çalışıyordu. Ellerinde büyütmüştü kızını. Gözünden sakınmış, sevmeye dahi kıyamamıştı onu. Şimdi ise solmuştu evinin çiçeği. Şu an Kadir amcayı anlatan tek kelime "kabullenmekti".

YALGIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin