six

462 29 39
                                    

göz kapaklarımı araladığım an havanın aydınlanmış olduğunu fark ettim. barakada yalnızdım, herkes çoktan uyanmış olmalı. böyle derin uyumayalı uzun zaman oluyor. yemek alanın oradan sesler duyuyordum, muhtemelen herkes erzağını yemeğe hazırlanıyor.

hızlıca toparlanarak ayağa kalktım. şortumu düzeltirken siyah cropumu üstüme geçirdim. saçlarımı açarak bir kısmını gevşek bir topuzla yukardan bağladım. takımdakilerin yanına doğru giderken yan barakada duran yunus emre ve aleyna'yla göz göze gelmiştim.

ikisi de bana öylece bakıp gülümsüyordu. umarım aleyna düşündüğümün aksine dün olanları yunus'a anlatmış olacak kadar aptal değildir. başımla sadece yunus'a kısa bir selam verdikten sonra tekrar önüme döndüm.

açıkçası o kız umrumda bile değil, benim için anlık bir zevkti. berna'nın ona sarılmasına karşın ben de onu öptüm, durum eşitlenmiş sayılır. onun yakın olduğu her kızla ilişki içine girip ondan intikam alabilirim, böylece bir daha kimseyle lüzumsuz yere yakınlaşmaması gerektiğini anlamış olur.

oyun alanına geldiğimizde gözlerim ilk olarak berna'yı aradı, bir an önce konuşmamız gerekiyor. onu önemsiyor gibi görünmekten nefret ediyorum ama beni buna mecbur bırakıyordu. etrafında bulunan dişi sinekten bile uzak durmalı, aksi takdirde yine istemediğim şeyler yapmak zorunda kalacağım.

..........................

oyun başladığından beri bir türlü yalnız kalmamıştı, ayrı takımlarda olduğumuz için yanına gidemiyordum.

dakikalar sonunda çekime ara verilmesiyle herkes ihtiyacını karşılamak için dağılmıştı. fırsatını bulduğum gibi benchteki yerimden hızlıca ayaklanarak karşı benche doğru ilerledim, arkasından yaklaşarak kolunu kavradım. "benimle geliyorsun."

kafasını bana çevirmiş şaşkın ifadesiyle gözlerime bakıyordu, belli ki beni görmeyi beklemiyordu. yutkunarak cevapladı. "noluyor?" tuttuğum koluna bakarak gözlerini kıstı. "görmeyeli daha da kibarlaşmışsın."

kolunu biraz daha sıkarak çekiştirmeye çalıştım. "gevezeliğin sırası değil."

kendini kasmayı bırakarak bana teslim oldu. oyun alanın dışındaki sağlık kabinine doğru yürüyorduk.

içeri girdiğimiz an kapıyı kapatarak sırtımı kabinin dışına doğru verdim. bugün için ilk defa onu yakından inceleme fırsatı bulmuştum. çok güzel görünüyordu.. saçları açık ve dalgalı olduğu zamanlar olduğundan daha da çekici duruyor.

bunu düşünmemeye çalışarak yanına doğru adımladım, yüzüne doğru yaklaşırken konuşmaya başladım. "söylesene, beni kıskandırınca eline ne geçecek?"

anlamamış gibi bakmaya başladı. "seni kıskandırmak mı?" nefesini yüzüme verirken kelimelerini toparlamaya çalışıyordu. "seni neden kıskandırayım, ayrıca bu kanıya nerden vardın çok merak ediyorum."

ironik bir şekilde gülerek karşılık verdim. "hadi ama, birbirimizi kandırmayalım."

gözleri bir anda dudaklarıma kaymıştı, dudaklarını yalayarak tekrar konuştu. "neye inanmak istiyorsun bilmiyorum ama seni kandırmıyorum, bence sen de kendini kandırmasan iyi olur."

derin bir nefes alarak kollarımı baş hizasının iki yanına sabitledim. ifademi ciddileştirirken konuşmama devam ettim. "bak, dün o kızla neden gereksiz yere sarılıp yakınlaştın bilmiyorum ama bir daha gözümün önünde böyle salaklıklar yapma."

sorgular bir şekilde doğruca yüzüme bakıyordu. "bir dakika, sen bundan rahatsız mı oldun?"

birkaç saniyelik sessizliğin ardından arkamı dönerek kollarımı birbirine bağladım. nefesimi dışarı verirken konuşmaya başladım. "rahatsız olduğum falan yok, sadece herkese bu kadar yakın olman hoş durmuyor."

tekrar önüme dönerek yüzüne doğru yaklaştım. "iyiliğin için söylüyorum."

verdiğim cevaptan tatmin olmamış olacak ki yüzü anında solmuştu. ona onu deliler gibi kıskanıp hırsımı başka kızlarla sevişerek çıkardığımı söylersem beni avucunun içinde zanneder. buna izin veremem, daha önce bu hataya bir kere düştüm.

bu sefer aramızdaki mesafeyi azaltarak yüzüme doğru yaklaşan oydu. nefesini dudağımın ucunda hissederken öylece birbirimize bakıyorduk.

göz temasını kesmeden oldukça düşük bir ses tonuyla konuşmaya başladı. "iyiliğimi düşündüğün için minnettarım." sesinde açıkça kinaye vardı.

tüylerim hiç olmadığı kadar diken diken olmuştu. karşısında güçlü durmalıydım, beni bu şekilde kolayca yenmemesi gerekiyor. birkaç saniye daha yüzüme baktıktan sonra yanımdan ayrılmak üzere kapıya doğru yöneldi. gitmesini istemiyordum.. ama kalmasını isteyebilecek cesarete de sahip değilim.

kapının çarpma sesiyle çıktığını anladım. ellerimi yüzümde gezdirirken sakinleşmeye çalışıyordum. bu kızın üstümde bu kadar etki bırakmasını asla hazmedemiyorum. bütün bilinçaltıma yerleşerek beni kendine karşı nasıl bu kadar savunmasız bırakabiliyor?

.......................








kanka bence yani fikrimce kisisel dusuncem olarak demek istedigim cok pis asik olmus olmandan olabilir😦😦

scary love | nefberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin