15. Korkunç bir aşk itirafı /🍄🌈

65 9 79
                                    

Yazar

Seungmin tepsiye tabak ve bardağı koyarak, mutfağa doğru adımladı. Musluğun altına bulaşıkları doldurarak, yıkamağa başladı. Siyah, deri eldivenlerini çıkarmış, uzun, kemikli ve simsiyah parmakları olan ellerini, suyun altına sokmuştu. Eline süngeri alarak, tabağı yıkamağa başladı. Bir taraftan da şarkı söylüyordu.

Bu zaman Chan, çantasından aldığı kitabı okuyordu. Kitapta ruhani varlıklardan ve $eytandan bahs ediyordu. Chan tüm dikkatini kitaba yöneltmişti. Tam bu zaman, komidinin üzerinde, gözüne bir şey çarptı. Tüy.. Chan gözlerine inanmamış, ovuşturmağa başlamıştı. Ama hiç bir şey değişmedi.. Yavaş bir şekilde, yatakta dikleşti. Tam ayağa kalkacaktı ki, inleyerek geri oturdu.

Komidinin üzerinde ki tüyü gözden geçirmiş ve bir tablo görmüştü. Tablo da, küçük bir çocuk vardı. Ama yüzü yanmıştı. Yanında da, bir kadın. Baltalı kadının tıpa tıp, aynısı.. Chan gözlerini kısarak, tablonu gözden geçirdi. Çocuğun yüzü olmasa da, kana bürünmüştü. Kulakları gözüküyordu ve ağzı tam kulağına kadar ulaşıyordu. Chan korkuyla tabloya bakıyordu.

Daha sonra, başka bir tablo gördü. Tablo da bir adam vardı. Gözleri yakılmış, ağzı yere sarkıyordu. Korkunç bir gülümsemeyle, yanında ki küçük çocuğu eliyle sıkıca tutuyordu. Bu tabloda da o çocuk vardı ve yüzü yoktu. Çakmakla yakılmıştı. Ama halinden oldukça memnun gözüküyordu ki, adama sarılmıştı. Ama bu sarılma o kadar da masum gözükmüyordu. Çünkü, o minik elinin birisinde adama taraf dönük, bir bıçak vardı..

Chan bu tablonu gördüğün de, zaten korkudan az kalsın, dilini yutuyordu ki, üçüncü bir tablo gözüne çarptı. Tablo da, yine o küçük çocuk vardı. Yanında kafasız bir ceset yatıyordu. Minik kollarını arkasına koymuştu. Sanki, bir şey saklıyormuş gibiydi, ama yine de, cesedin kafası gözüküyordu. Çocuğun yanında, bir tane de çocuk vardı. Solgun turuncu saçlı, $eytan boynuzlu ve pörtlemiş gözlü. Ah, o korkunç, büyük ağızını da unutmayalım.

Chan'ın kalbi korkudan, güm güm diye atıyordu. Bu sadece bir tabloydu. Ama bu kadar korkunç olması ve sırf Seungmin'in evinde bulunması, aşırı garip ve korkunçtu. Sarışın genç tablolara bakarken, bir ses duydu. Çocuk gülme sesleri. Sesler gittikçe artıyordu. Pencereden içeriye giren soğuk rüzgar ve çocuk kah kahaları sayesin de, Chan'ın tüyleri ürpermişti. Korkuyla, eski yorgana sarıldı. Kah kahalar çoğalıyor, ama gittikçe daha da korkunç olmağa başlıyordu.

"S-seungmin?.." Chan korkudan dayanamamış, Seungmin'e seslenmişti. Ama Seungmin'den bir ses yoktu. Bu sefer, daha yüksekten "Seungmin!" dedi, ama yine ses yoktu. Bu sefer Chan, o hasta vücudunu kasmış ve en yüksek çığlığını sunmuştu. "SEUNGMİN!" Kapı ani bir şekilde duvara çarparak, açılmıştı. Chan irkilerek, yorgana daha da gömüldü. Tam bu zaman, çok istediği, sesi duydu.

"CHRİSTOPHER?!"

Chan Seungmin'in endişeli haline, kıkırdadı. Ama daha sonra, korku onun vücudunu yeniden buldu. "N'oldu? Bir yerin mi ağrıyor?" Seungmin Chan'ın kollarını kaldırıp, bacaklarını aralayıp, kontrol ediyordu ki, Chan durdurdu. "Yok, hiç bir şeyim yok. Sadece, duvarda ki tablolar.. Fazla korkunç. Korktum.." Seungmin duvarda ki tabloları gözden geçirdi ve daha sonra, yeniden Chan'a baktı. "Tabloların nesi var ki?"

"Nesi mi var? Tablolarin neyi yok ki. Hayatım da gördüğüm, en korkunç tablolar."

"Aslında, hiçte korkunç değil. Sadece, sana öyle geliyor. Çok derinlerine gitmezsen, gayet tatlı bir tablolar."

Seungmin sözünü bitirerek, birinci tabloya elini uzattı. "Bak. Küçük bir çocuk ve anne. Çocuk halinden o kadar memnun ki, annesiyle birlikte. Annesi olan bir çocuk, dünyanın en mutlu çocuğu. Tabii, normal bir anneye sahipse.." Daha sonra, ikinci tabloya elini uzattı. "Burda ise, çocuk babasıyla birlikte. Mutlu. Yüzü gözükmese de, babasının yüzünde ki o mutlu(?) gülümseme ve çocuğun babasına sıkı sıkı sarılmasından anlamak, çok kolay."

Son olarak, Seungmin üçüncü tablonu gösterdi. "Bu tablo.. Bu tablo da çocuk babasının negativ düşünen kafası yüzünden, babasının kafasını kesiyor ve babası huzurunu buluyor. Babana istediğini vermek kadar, güzel şey yoktur bu dünyada. Yanında ki çocuk ise-... Ah, bu çocuk sadece bir, fazlalık. Boş ver." Seungmin Chan'ın elinden tuttu. "Hala, korkuyor musun?" Chan titreyen ellerini saran büyük eller yüzünden, kızarmıştı. Ama hala da, o korku hissini yaşıyordu.

"A-ah.. Yani, biraz.." Seungmin sarışın gence gülümsedi. "Anlıyorum seni. Sen de insan gibi düşünüyorsun." Seungmin Chan'ın alnından öperek, ayaklandı ve kapıdan çıktı. Chan Seungmin'in bu ince dokunuşlarını kısa bir zamanlık olsa da, özlemişti. Ama anlamadığı bir şey vardı. Seungmin Chan'a 'sende insan gibi düşünüyorsun.' söylediğin de, neyi kast ediyordu? Ne yani, Seungmin insan değil miydi?

Chan yatakta dikleşerek, tablolara bakmağa devam etti. Ama bir terslik vardı. Tabloda ki çocuk, yer değişmişti.. Ya da, Chan'a öyle geliyordu. Hayır, hayır. Gerçekten de yer değişmişti. Resimde çok uzak duruyordu. Ama şu an, azıcık yaklaşmıştı. Chan gözlerini kırpıştırdı. Ama çocuk, daha da yaklaşmıştı.. Sarışın olan, korkuyla yatakta arkaya sürüklendi. Ama sırtı yatak başlığıyla buluştuğun da, çıkış yolu olmadığını anlamıştı..

Bir kaç kez göz kırptıktan sonra, çocuk artık, tablo da yoktu.. Chan şokla, gözlerini pörtletti ve çocuğu aramağa başladı. Çocuğun olması kötüydü, ama olmaması ekstra kötüydü.. Kafasını hızlı hızlı döndürerek, çocuğu arıyordu bizim genç. Ve başarılı olmuştu ki, çocuk tam dibinde duruyordu. Chan irkilerek, yorgana sarıldı. Çocuğun yüzü vardı. Simsiyah gözleri, siyah sıvı damlayan ağzı. Bu yüz Chan'a tanıdık geliyordu. Çocuk ani bir şekilde, konuştu.

"ŚÊÑĮ ŒŽLÈDÎM ČHRÏẞ.."

Minik kollarını açmış ve Chan'a hafif bir şekilde dolamıştı. Chan şaşkınlıkla çocuğa bakıyordu. Ama daha sonra gülümsedi ve o da sarıldı. "Bende seni özledim, arkadaşım. Ama sen.. Büyümedin mi?..." Çocuk Chan'dan ayrılarak, ilk kez minik ve tatlı bir gülümseme sunmuştu. "ČHRÏẞ, ŠŪ ÅŇÀ KÄDÆR HĒP ÝÂÑĮŇDĀÝDÎM. ŚÊŇ FÂRK ËTMÊDÎŇ..." Chan anlamaz gözlerle, çocuğa bakıyordu.

"N-nasıl yani..?" Çocuk elini, Chan'ın elinin üzerine koydu. "ĪLK TÂÑĮŞTĮĞĮMĮŽ DÃ ÃDĮMĮ ŞÖÝLÈMÉMÍŠTĪM. ÏẞTÈ ĀDÏM." Çocuk kolunu açtığın da, kolunda ki 'Kim Seungmin' yazısı ortaya çıktı. Chan şokla çocuğun koluna bakıyordu. Artık, olaylar kafasına yavaş yavaş oturuyordu. "Kim Seungmin.. Hep yanımda olan.. Arkadaşım Kim Seungmin, sen misin?!" Çocuk kafasını uslu uslu salladı. "Seni seviyorum, Chris."

Çocuk normal insan gibi konuşmuştu. Minik dudaklarını, Chan'ın yanağına bastırmış ve tabloya geri dönmüştü. Chan yanağının kızardığını his ediyordu. Çocuk yüzünden değil, çocuğun dedikleri yüzünden. Seungmin Chan'dan hoşlanıyordu. Ve bunu kendisi söylemişti. Ama aklında dumanlı kalan bir mesele vardı: Seungmin gorli miydi?..

...

× × ×

Jeongin'den

"İnanamıyorum! Ben bundan özür diliyorum, bunun dediğine bak?! Aff etmemek için, çok kötü behane!"

Eve ulaştığımız da, kapını tekmeyle açmış ve direk kendimi koltuğa atmıştım. Sinirden koltuğu kemire bilirim. Changbin yanıma oturmuş, elimi tutmuştu. "Bak, hayatım. Biliyorum, yanlış yaptı. Ama biliyorsun. Bu aralar, Seungmin'in piskolojisi çok kötü. Biraz zaman versek? Hm?" Changbin'in Seungmin'i bu kadar koruması, beni sinirlendiriyordu. Tamam abisisin, ama benim yanımda hep onu haklı tutuyor. Sakin bir sesle, konuştum.

"Changbin. Yeter. İstemiyorum."

"Ama nede-"

"Çünkü ben bir $eytanım.. $eytanlar özür dilemez..."

"N-ne?!"

(...)
1035 söz✨
Yazacak bir şey bulamıyorum-😭
Aklıma pek bir şey gelmiyo, zaten çok yakın olmasa da, final olacak
Neyse-
Umarım, bölümü beğenirsiniz!!🌟🌈
Oy ve yorum bırakmağı, unutmayın!!!💗🐇
Bayss!💐

🍃{Feather}🕊️ /SeungchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin