GÖKKUŞAĞININ ACILARI 1.BÖLÜM

29 3 5
                                    




1. BÖLÜM

Ben Hayal, hayatı acılar ile donatılmış bir gökkuşağı. Bu benim hikayem, hayatın acımasız gerçekler ile dolu olduğunu anlayacağınız bir hikaye.

16 yaşındayım ve hayatın ne kadar acımasız olduğunu anlamaya başlıyorum.

Okuldaki kızlar tarafından sürekli zorbalık görüyorum. Ama buna artık alışmıştım ve fazlada umursamayıp arkamı dönüp gidiyordum. Ancak birgün evden çıkıp okulun kapısına geldiğimde herşey çok değişmiş gibi hissettim, ayrıca içimde kötü bir his vardı. Ama ben bu hisleri umursamayıp okulun kapısından içeri girmeye çalıştığım zaman bir el beni kolumdan tutup bir kaç basamaklı merdivenlerden beni aşağıya itti. Bunu yapanların kim olduğunu anlamıştım ve arkamı dönüp baktığımda zorbalarımı gördüm. Evet bunu onlar yapmıştı. Yüzüme tiksinerek bakmalarına alışmıştım ama kızlardan birisi bacağıma doğru bakıp bağırdığında bir anda korkmuştum. Tam o esnada bacağımda olan sıcak sıvıyı hissedip elimi bacağıma götürdüğümde herşey daha korkunç bir hal almıştı. Bacağımdaki yara düşmemle birlikte bir kısmı açılmış ve kanamaya başlamıştı. En kötüsü beni kan tutuyordu ve ne yapacağımı bilmiyordum. Kızlar hızlıca içeriye doğru koşarken ben ise orada yüzümdeki acı ifadeyle ayağa kalkmaya çalışıyordum. Tam elimi yere koyup kalkacakken koltuk altımda ve diz altımda bir çift el hissettim. Kim olduğuna bakmak için kafamı çevirdiğimde gördüğüm iki çift göz... Bu Ilgaz'dı. Ilgaz ile lise başından beri arkadaşdık ama benim baskıcı ve sıkı ailem yüzünden görüşemiyor hatta zar zor selamlaşıyorduk. Şu zamana kadar birşey olduğunda hep Ilgaz yanımda olmaya çalışmıştı. Bu yüzden zor zamanlarımda gözüm hep Ilgaz'ı arıyor ama bulamıyorum. O da beni bulamıyor.

Beni kucaklayıp sınıfa götürmeye başladı, bırak desemde dinlemiyor merdivenleri çıkmaya devam ediyordu.

"Ilgaz bırak bir gören olucak. Ayrıca iyiyim be-"

"Hayal!" dedi sinirli bir yüz ifadesiyle. Sesimi çıkartamadım. Şu anda herkes dersteydi ve bizim derste bedendi. Çıkmamız gerekiyordu ama bu Ilgaz'ın pekte umurunda olan gerek hiç tepki vermeden merdivenleri çıkıyordu.

En sonunda sınıfın önüne geldik ve beni en öndeki sıranın üstüne bıraktı.

"Ben hocayla konuşup geliyorum,derse katılamayacağımızı söyleyeceğim."

"Katılamayacağız derken?" dedim sorgulu bir ifadeyle

"Evet, katılamayacağız"

"Sen neden gitmiyorsun?"

"Hayal sen bh haldeyken nasıl gidebilirim?"

Benim bu halde olmam onu neden ilgilendiriyordu ki?

"Ne yani hocaya 'Hocam Hayal'in bacağında yara var. İkimizde derse katılamayacağız' mı diyeceksin"

"Gerekirse evet" dedi ve kapıya doğru ilerledi. Ben yaralıysam neden beni bu şekilde burda kanlı bir şekilde bırakıyordu, salak mı bu?

Aradan bir kaç dakika geçmişti. Bacağımdaki kanı durdurmak için yan masadan bir peçete alıp bastırmaya başlamıştım. Ama artık o da durdurmuyordu. Artık canım çok yanıyordu. Acıdan kıvranıcak duruma gelmişken içeri elinde ilk yardım seti olan Ilgaz girdi. Bacağımın kanını görünce hemen yere diz çöküp ilk yardım setini açmaya başladı.

"Bacağını uzat"

"Ilgaz bak biri görüc-"

"Hayal!"

"Ilgaz biri görürse ne olur haberin var m-" daha konuşmamı bitirmeden Ilgaz bir andan bacağımı tutup dizine koymuştu. Anlık bir acı olsada canım çok yanmıştı. Ayrıca boks ile ilgilendiği için eli ağırdı. Acıyla birlikte boğazımdan minik bir inilti çıktı.

" Bunu onlar mı yaptı? " dedi bacağımı sararken.

"Hayır zaten yaraydı."

"O mu yaptı?"

"Hı?" dedim anlamsız bir ifadeyle

"Adını anmak istemediğim o herif!"

İşte şimdi ne dediğini anlamıştım. Babamdan bahsediyordu. Babamın bana şiddet uyguladığını öğrendiği günden bu yana adını ağzına almadı. Ve hep Herif, o ve ya o adam Diye bahsederdi.

"..." konuşamadım çünkü "evet" desem sinirini benden bile çıkartabilirdi. Ama cevapsız kalmamdan anlamış olacaktıki konuşmaya başladı

"Gerçekten bazen anlamıyorum. Bir baba kız evladına nasıl böyle birşey yapabilir? Bir de yıllardır. İçip içip dövsün, oh ne ala"

"Ilgaz bak ben alıştım artık canım yanmıyor."

"Bedenindeki yaraları bir şekilde kapatırsın. Ama ruhundaki yaralarınasıl kapatacaksın?"

"Benim ruhumdaki yarayı kapatmak imkansız."

"Bitti..." dedi ve beni tekrar yavaşça kucağına alıp sırama götürdü, önüme de bacağımı uzatabileceğim bir sıra çekti. Daha sonra bacağımı sıranın üstüne koyup bir adet daha sargı bezi çıkardı.

" Onu ne yapacaksın?"

"Kendi ayak bileğime saracağım."

"Neden?"

"Hoca anlamasın diye. Ayağımın burkulduğunu söyledim."

Cevap vermeden durdum. Aradan bir kaç dakika geçtikten sonra Ilgaz ayak bileğimi sarmıştı bile.

"Ilgaz"

"Efendim"

"Sen bu şekilde sargı ve ilk yardım yapmayı nerden biliyorsun?"

Kaşındaki yarığı göstererek,

"Bokstan. Bu yaraları kim sarıyor sanıyorsun?" dedi gülümseyerek.

"E hocanız vesayre o yapmıyor mu?"

"Hayır, herkes kendi yarasını sarıyor. Hayattada böyle"

Sustum. Çünkü susmaktan başka bir fikrim yoktu. Gerçekten hayat çok acımasızdı. . Herkes kendi yarasını kapatır, herkes kendi yarasını açardı.








Vee 1. BÖLÜM BU KADARDI UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR ÇOK YAKINDA YENİ BÖLÜMLER GELECEK:)

GÖKKUŞAĞININ ACILARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin