Yüzümü buruşturarak geri çekildim. O da anlamaz şekilde bana bakıyordu. Biraz delirtmekten zarar gelmez sanırım.
" Ağzın kokuyor, iğrençsin Sunghoon!"
" Yalancı dişlerimi 10 dakika önce fırçaladım. İmkansız!" Bir süre inkar ettikten sonra homurdanarak artık yolunu öğrendiğim banyoya gidiyordu.
Ona arkasından gülerken yanıma Jongseong oturdu. Yüzünde soru sorarcasına bir ifade vardı.
" Sorun ne?"
" Tanrı aşkına ona ne dedin de delirdi o?" Bir anda gülmeye başlayınca bende kahkaha atmaya başladım. Ne yani biraz eğlenemez miyim.
" Ağzının koktuğunu söyledim. Başta inkar etti ama sonra gitti." Ciddi olamazsın der gibi baktıktan sonra o da kahkaha atmaya başladı.
" O buna takıntılı-" Bir anda kolumdan tutulup oturduğum koltuktan kaldırılmam ile şok içinde kolumu tutan kişiye baktım, Jake?
" Ne oluyor Jake? " Israrla kolumu tutuyor hiçbir şey demeden beni oturma alanından dışarı sürüklüyordu.
" Sana ne oldu dedim Jake, ne bu tavır? Rezil olduk. Niye böyle yapıyorsu-"
" Sus, konuşucaz" Bir anda arkasını dönüp korkunç gözleri ile konuşunca,pardon resmen kükreyince korkmuştum. Ne olduğunu buna birden?
Odamıza gelince beni içeriye sertçe ittirmiş peşimden de kendisi girip kapıyı kilitlemişti. Korkuyorum artık ne oluyor?
" Neden bunu yapıyorsun?" Yavaşça üzerine yürüyordu ondan ölümüne korkuyordum şuanda. Farkında olmadan bir şey yapmıştım ve o bunu delirtmişti.
" Neyi yapıyorum? Jake beni korkutuyorsun!" Hâlâ deli gibi üzerime yürüyordu bende ondan korkuma yavaş yavaş geriye gidiyordum.
" Bilerek yapıyorsun demi? Beni delirtmek için, senden önce ben sana aşık oldum diye kullanıyorsun beni değil mi!" Duyduklarım karşısında şok olmuştum. Hâlâ deli gibi üzerime geliyordu. Ellerinde tırnakların uzamaya başladığınız görünce korkudan ağlamaya başladım. Sırtım artık kaç mertre olduğum bilmediğim pencereye değmişti.
" Ben bir şey yapmadım Jake, asla da senin duygularınla oynamam. Ne diyorsun sen!" Dişleri oldukça sivrileşiyordu. Onu ilk defa böyle görüyordum. O delirmiş! Bu kadar korkuya bacaklarım dayanamamış yere camın dibine çökmüştüm. Gözlerini bir saniye olsun üzerimden ayırmıyordu.
" Sunghoon ve Jay ile neden bu kadar yakınsın? Ben orda otururken neden benimle değil de onlarla ilgileniyorsun? SENİN EŞİN BENİM!" Artık bağırıyordu ve üzerime doğru eğilmişti. Korkuyla dizlerimi kendime çekip ağlamaya başladım. Biri beni kurtarsın, ölmek istemiyorum.
" Niye cevap vermiyorsun? BENİ DAHA DA DELİRTMEK Mİ İSTİYOSUN!" Üzerimde bir gölge oluşmuştu. Tam o sırada bir gümbürtü kopmuş, kolumda acı hissettmiştim. Acıyla çığlık atarak kafamı kaldırıp koluma bakmıştım. Boydan boya kesilmişti. Çok acıyordu, artık hem canımın acısına hemde korkudan ağlıyordum. Gözlerimi kolumdan çekip etrafıma baktığımda herkesin burda olduğunu gördüm. Heeseung ve Jungwon Jake'i tutmaya çalışıyordu. Jake ise delirmiş gibi Sunghoon ve Jay'e bakıyordu.
" İyi misin? Çok acıyor mu? Gel istersen gidelim burdan." Ben dehşet içinde delirmiş Jake, e bakarken yanıma Sunoo gelmişti.
" Sunoo, ona ne oldu neden bu kadar delirdi. Ondan korkuyorum..." Senden çok korkuyorum Jake, sen bana zarar verdin. Beni sevseydin bana zarar vermezdin. Neden bunu yapıyorsun. Kıskançlık yüzünden mi? Ben senin ruh eşinim bilmiyor musun? Senden başkasını sevmem sevemem. Neden böylesin, korkunç. Ben senden korkuyorum Jake.
İçimden söylediklerimi Jake duymuş olmalı ki bir anda sakinleşip şok içinde bana bakmıştı. Hâlâ deli gibi ağlıyordum kriz gibi bir şeye girmiştim. Kendimi durduramıyordum.
" Soojin... Ben" Diğerleri durmuş öylece pişman yüzü ile Jake'e bakıyordu. Ya tekrar delirip bana zarar verirsen Jake. Canım yansın istemiyorum. Korkuyorum.
" Benden korkma Soojin sana asla zarar ver-" Cümlesi kolumdaki kesik yüzünden kesilmişti kendi eline baktığında tırnağında benim kanım vardı. Gözleri dolmuş bana bakıyordu.
" Hayır, Soojin ben özür dile-" Yaşlı gözlerim ile ona baktığımda susmuştu. Umarım yaptığın saçmalığın farkına varmışsındır Jake.
Sunoo nazikçe koluma dokunmuş ve bizi ışınlamıştı. Yavaş yavaş bunlara da alışmıştım. Gözümü açtığımda botanik bir bahçedeydik. Cheonsa arkası dönük resim çiziyordu ses duyunca arkasını dönmüş bizi görmüştü. Kolumu görünce şok içinde çığlık atmış üzerindeki boyalı önlüğü önemsemeden koşarak yanıma gelmişti.
" Ne oldu sana Soojin, kim yaptı bunu." Korkuyla bir yüzüme bir de koluma bakıyordu. Konuşacak gücü kendimde bulamıyordum. Hâlâ ağlıyordum. Neden duymuyor bu göz yaşlarım.
" Jake yaptı Cheonsa. Biz enerjsini hissettik son anda yetiştik. Elini havada yakaladık daha ne yapardı bilmiyorum." Bahçede ki kanepeye oturmuştuk, benim yerime Sunoo anlatmıştı.
" Neden yaptı bunu Jake, onun kalbine hançer saplayacağım!" Cheonsa hiddetle kalkınca ona baktım. Ağlamam biraz olsun durmuştu ama sesince göz yaşlarım kendiliğinden akıyordu.
" Diğerleri onun yanında. Biz gelirken kendine geliyor gibiydi. Biraz bekleyelim. Hatta siz biraz başbaşa takılın biz onu uzak tutarız." Sunoo ayağa kalkmış iki eliyle yaralı kolumu tutmuş gözlerini kapatmıştı. Ellerinden akan yeşil ışık ile koluma baktım. Yara'nın iç kısmı kapanmıştı, dışında kabuk olmuştu.
" Yarın veya ertesi gün normale döner. " Ona minnetle baktıktan sonra bir anda kaybolmuştu.
Cheonsa yanıma gelip sıkıca sarılmıştı. Bu sefer ikimizde ağlıyorduk. O neden ağlıyor bilmiyorum ama ağlamak güzeldir, en azından acıları dindirmese de ona karşı bir isyandır ağlamak.
___________________________________________
Hai beybiler. Watty e yasak gelince bölüm atasım geldi akxhdj
Valla şu sıralar cover yapmaya sardım buralarda pek aktif değilim.
