Ağladığımı gören deniz abinin hareketleri durmuştu. Onunla birlikte benimde. bizim için zaman durmuş gibiydi. Kahve hareleri nüfuz edici şekilde bakarken elalarımı kaçırmak zordu. Onun yüzünü görmek istemememe rağmen ondan bakışlarımı çekemiyordum. Zayıftım. Onun için tek lokmalık bir rakiptim.
"Bırak kızcağızı Talha. Sadece eğleniyor." Diyen ses ile şaşkınca deniz abiye bakarak "Talha!" Diye fısıldadığımda deniz abi ellerini üzerimden sertçe çekerek etrafa kısaca bakış attı ardından biraz ileride masa olduğunu ve orada sadece ama sadece ben ayılana kadar oturabileceğimizi söylediğinde beni duymazdan geldiğini anlamam uzun sürmemişti. deniz abi bana doğru geliyordu ki dilara hızlıca kolumu çekiştirerek kolumun ırzına geçmekte gecikmedi.
Yapıştırıcı gibi koluma yapıştığında sadece kolumu taşıyordu. Yamuk yumuk yürürken yolun yarısında üç kere topuklu ayakkabılarına bastığımda "ay düzgün yürüsene be. Ezdin parmaklarımı!" Diye cırlamasıyla önümüzde manken gibi yürüyen deniz abinin arkasına bakması bir olmuştu. E tabi endişelendi kız arkadaşının 'ayak parmakları' için!
Deniz abi önce dilaraya sonra bana baktığında benim yamuk duruşumu komik bulmuş gibi gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdığını gördüm. Sarhoşluk kanımda dolaşıyordu adeta. Tekrar Masaya döndüğünde kafasını sonrasında tekrar bana çevirdi iki eli belinde kısık gözler ile dudağını dişleyerek düşünüyor gibi duruyordu. Hemde torunlarını azarlayacak şekilde duran büyük anneler gibiydi de.
Kafasını kaldırdığında kahve hareleri benim bayık ela gözlerim ile denk geldiğinde gözlerimin içine bakarak "az daha idare et. Şu masa dilara." Dediğinde bana bakarak dilaraya konuşması ,beni idare etmesi için dilaraya söylemesi..içimde ki yaranın sızısını hissettirmişti.
Gözlerimden yaşlar boşalırken, Sızlayan kalbimin kanıydı bu gözyaşları. Deniz abi masaya doğru ilerlediğinde biz yürüyemiyorduk bile. "Elif, sence ne zaman evlenme teklifi eder deniz abin bana?" Dediğinde beynimde sözleri tekrar ediyordu.
Evlenme teklifi?
Yutkunarak bakışlarımı ona çevirdiğimde "çok ağlak bir kızsın elifcim. Deniz abin nefret eder böyle şeylerden bizim çocuğu-" cümlesini bitiremeden dayanamayarak araya girdiğimde "olup olmayacağı belli olmayan şeyler ile ilgili hayal kurmuyorum sanada tavsiyem. Hayat bu, olur gibi gösterir oldurmaz falan üzülürsün sonra diclecim. Ve inan bana üzülmeni hiç istemem." Diyerek kolumu ondan kurtardıĝımda hafif ayılan zihnim ile masaya kadar yürümeyi başarmıştım.
Sarhoş bile olsan hayatının önemli yerini yer alan o kişi hakkında en ufak bir detay geçse zihnin açılabiliyordu.
Etrafa boş bakışlar atarak düşünüyordum ama ne yapacağımı bile bilmiyordum. Kızlar yok olmuştu sanki hiç kimsem kalmamıştı o kadar boş o kadar hiç hissediyordum ki kendimi. İçtikçe içmiştim.
Öğürme isteğim bile beni yalnızlığa terk etmişti. Hayır, onlar hâlâ burada gitmemişlerdi. Saat 4 olmuştu. Sarhoş olmuştum ve beni ayıltmak için limonata, buzlu su, gazoz bulabildikleri tüm alkolsüz içecekleri içirmeye başlamışlardı.
Deniz abi zorla ağzıma tıkıyordu.
Ya da dilaracığımın demesi gibi talha! Buzlu suyu ağzımın içine doğru sokuştururcusuna getirdiğinde bilmem kaçıncı bardak oluyordu ve buna dayanamayarak "ayh yeter! artık içmeyeceğim daha fazla, yeter." Diye yakardım ancak beni duymamıştı bile.
Her zaman ki gibi. yer sallanıyordu sanki, ya da sadece ben..
bulunduğumuz masada deniz abi yanımda, dilara ise deniz abinin dibindeydi. Bunca İçtiklerimin bir İşe yaradığı ise tam bir muammaydı. Çalkantılı midemin bir anda ağzıma gelmesiyle öğürerek elimi ağzıma tuttum. Önümde yalnızca bir engel olan deniz abi durumu köşeli şekilde sonradan fark ederek aniden ayağa kalktığı gibi koluma girdiğinde ağzıma gelen midemi bırakarak şaşkınca deniz abiye döndüm. O da en az benim kadar şaşkın ve endişeli görünüyordu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖR BENİ / Yarı TEXTİNG [Abimin Arkadaşı]
Teen Fiction05**: neden uyumadın bu saate kadar güzellik? 02.20 siz Kimsiniz? Numaramı nereden buldunuz? 02.38 05**: he yani güzellik dememde ve gecenin bu saatinde yazmam da...