"Sınıfımıza Jake de dahil oldu çocuklar. Yerine geçebilirsin Jake."
Jake'in yüz ifadesindeki gevşeklikle birlikte hocanın komutu eşliğinde önümde bulunan boş sıraya yerleşmişti. Yanımda kıpırdanmaya başlamış Jungkook, Jake'den gözlerini alamıyordu. Hedef olarak göz odağımızda bulunan Jake, bize taraf döndüğünde yüzündeki ifade değişmemişti.
"Size söylemiştim, peşinizi bırakmayacağım diye"
Elini Jungkook'un yüzüne uzatmıştı ki bileğinden tutan kişi ben olmuştum. Jumgkook şaşkınca bakışlarını bana çevirmiş, sessizce beni izliyorlardı.
"Korkma bir şey yapmayacağım Yoongi. Neden bu kadar endişelendin?"
Jungkook'a dokunmak istemesi hoşuma gitmemişti. Yüzündeki yaralar bile daha yeni yeni kabuk bağlamışken tekrardan zarar görmesini istememiştim. Jake kolunu kendine çekip önüne döndüğünde çaprazımızda bulunan Heeseung'un Jake'e olan bakışları dikkatimi çekmişti aynı zamanda Jake de bunu fark etmişti.
"Beni çok mu özledin yoksa Heeseung? Neye bakıyorsun?"
Heeseung kısaca güler gibi tıslayarak pozisyonunu değiştirip ayaklarını sıranın dışına çıkarmıştı. Kollarını sırada bırakırken yüzündeki ifade o kadar rahattı ki Jake onun yanında solda sıfır kalıyordu. Bu kadar havalı ve ikonik olmayı nasıl başarıyordu doğrusu?
"Hem de nasıl Jake. Sana özlem giderebileceğimiz bir şey vereceğim dersten sonra. Beni bekle."
Hoca'nın uyarısıyla birlikte dikkatimiz masanın başındaki kadın hocaya gitti. Jake anlamsız bir ifadeyle Heeseung'a bakmayı sürdürürken bizimle uğraşmayı bırakabilmişti.
-DERS SONRASI-
"Jake" diyerek kapıdan çıkmak üzere olan o egoist çocuğa seslenmişti. Jake etrafında dönüp elleri cebinde, bayık ve kendini havalı zannettiği bakışlarıyla bekledi.
"Ne var?"
Sınıftaki herkes kaosa bayılırdı ki her teneffüs bomboş olan sınıftan dışarıya bir kişi bile çıkmamıştı. Herkes sırasının başında pür dikkat, tahtada tartışmakta olan bu ikiliyi seyrediyordu bizde dahil olmak üzere.
"Sana bir şey vereceğim. Unuttun mu yoksa?"
Jake olduğu yerde Heeseung'u ciddiye almadığını belli eden alay edici tavırlarıyla birlikte konuştu.
"Doğru unutmuşum sen alıp vermeyi seversin, anlarsın ya!"
Göz kırparak tüm sınıfın büyük bir sesle hep bir ağızdan ulamasını işitmiştik. Heeseung büyük ihtimalle çok sinirlenmişti son söylediğinden sonra ama duygularını saklayabilme özelliği sayesinde duygularını göstermemekte çok iyiydi. Mimiklerini yüzüne yansıtmadan gülümsemeye devam etti. Karşılık vermedi, bir adım daha attı Jake'e doğru. Bir adım daha derken karşı karşıya gelmiştiler. Heeseung, numaradan Jake'in gömleğinin yakalarını düzelterek beklenmedik bir hamle yapmış, ensesinden kaptığı Jake'in dudaklarına yapışmıştı. Jake'in panik hali tüm sınıfa makara olacak türden bir giriş olmuşken beş saniye boyunca sabit tuttuğu Jake'in acı içinde ayrılmaya zorlanmasını izletmişti herkese.
Bense ne hissediyordum? Hiçbir şey. Sanki daha öncesinde Jake'den hiç hoşlanmamışım gibi. Jungkook'un yandan attığı bakışlarını fark ettiğimde bakışlarımı yere indirdim.
"Sen napıyorsun aptal!"
Jake uzun kollu gömleğini ağzına götürüp dudaklarını silmekle uğraşırken yüzündeki tiskinç ifade hislerimden daha da haklı olduğumu kanıtlamıştı. Bu çocuk tam bir piç kurusuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jk.
FanfictionYoongi iki sene boyunca Jake adında bir çocuktan çok hoşlanıyordu. Kimsenin bilmediği bir sır olarak saklamaya devam ederken okulun en popüler çocuğu Jungkook öğrenmişti. Bu sır ikisinin arasında mı kalacaktı yoksa tüm okul öğrenecek miydi?