12

182 26 7
                                    

Kapının girişinde ve dışarısında bulunan iki kişi beni çok şaşırtmıştı. Ağzı burnu dağılmış Jungkook ve kolunun altından düşmemesi için destekte bulunan Heeseung..

"Yoongi öyle bakmaya devam mı edeceksin?"

Kendime gelip başımı sersemce sallayıp bedenimi harekete geçirmiştim. Diğer kolunun altından da ben destek verirken Jungkook gülümserek bana döndü.

"Sana demiştim pansuman için geleceğim diye."

Kısaca gülüp önüne döndüğünde nefesinden ve üstüne sinmiş olan içki kokusundan saçmalamaya başlamıştı.

"Yine hangi belaya bulaştı?"

İçeriye küçük adımlarla güçlükle iki yandan ittirip odama kadar beraber getirmiş, yatağın üzerine doğru uzanmasını sağlamıştık. Heeseung bir nefes verirken uzun mesafenin taşıma sonucunda terlemiş, yüzündeki solgun ifadeyle "Jake.. Sanırım bu sefer belanın ayağına kendisi gitmiş."

"Sen nereden biliyorsun?" diyerek bir soru yönelttim.

Alnını tişörtüyle silerek kapının oraya adımladı.

"Kendisi söyledi. Bana kızgın olduğunu biliyorum ama buraya getirmenin doğru olacağını düşündüm. Ayılınca zaten postalarsın, şimdi gitmem gerekiyor."

Daha cümlesini bitirmeden salondan beri konuşarak çıkıp gitmişti. Gözleri kapanmış, uyuklamakta olan Jungkook'un suratında ten rengi kapamış kan, yüzünü gizlemişti. Kaşı ve dudağı patlamış, düzelmekte olan yaralarının yerini yeniler almıştı.

"Ne diye bu kadar kavga edersin ki?"

Üzerindeki kıyafetler takım elbise olduğundan ilk önce abimin ya da annemin geldiklerinde bu manzarayla karşılaşmasını istemediğim için kapıyı üzerimize kitledim.
Dolabımda bulunan rahat ve Jungkook'a en uygun gelecek pjama takımlarından çıkarıp yanına ilerledim.

"Jungkook! Hadi pansumanını yapalım, kalk."

Yatağımın örtüsüne bulaşan kan lekesi yüzünden Jungkook'u gömleğinden tutup doğrulmasını istemiştim. Gözlerini araladığında hafifçe bir tebessümle oturur pozisyonunu almıştı. Köşemde her zaman bulundurduğum eczane dolabımdan pamuk vb. ilaçları alıp Jungkook'un önünde dikildim. Elimdeki pamuğa biraz batikon döküp şişeyi kenara ittirip Jungkook'un kaşındaki açılan yaraya bastırdım. Acıyla bağırdığında kendimi geri çekip tekrardan devam ettim. Yerinde bir türlü durmadığı için pansumanı tam yapamıyor, sürekli kıpırdanmaması konusunda uyarıyordum. Kaşına doğru bastırdığım pamuğu tekrar değiştirirken belimde hissettiğim eli beni Jungkook'un kucağına oturmama itmişti. Artık yüzüne çok daha yakındım. Gözleri biraz daha açılmış, gülümsemesi sağ yanağına doğru kıvrılmıştı.

"Böyle pansuman için her gün dayak yiyebilirim."

Kalbim sözüyle birlikte hızlı atmaya başlamıştı. Yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum.

"Rahat dur!" diye ekleyerek utancımı gizlemek istemiştim.

Belimdeki elinin varlığı vücudumu daha çok sardığında istemsizce içimde daha farklı hisler oluşuyordu.

"Sen kucağımdayken nasıl rahat durabilirim ki Yoongi?"

İşte şimdi tamamen yanıyordum. Bu konumda olmayı ben seçmemiştim ama beni zora sokmaya bayılıyordu.

Jk.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin