Tüm yaşamımız ya da en azından belirli bir kısmı belli amaçlar üzerine kuruludur. Bunda kendimden emin olmadığım kadar eminim. Düşünün biraz, amacınız olmasa nasıl yaşayabilirsiniz ki? Amaçsız bir yaşama yaşam denir mi? Biz insanlar amaçlarımıza ulaşmak için çabalarız. Bu çabalarımız bazen olumlu sonuçlar doğurur bazense durum hiç istemediğimiz bir yöne doğru evrilmeye başlar.
Eğer iyi sonuçlar doğurursa çabalarımız içimizden daha fazla çaba sarf ederek daha iyisini başarabileceğimiz düşüncesi gelir. Ve aynı azimle yolumuza devam eder önümüze çıkan engelleri bile sırf bu sebepten küçük görür, aşarız. fakat durum tam tersi yönde ilerlerse ve çabalarımız boşa çıkıp ulaşmak istediğimiz hedefin yakınından bile geçemezsek bu sefer kendimizi sorgulamaya başlarız. Madem olmayacaktı bunca çabam neyeydi o zaman?O kadar uğraştım gerçekten karşılığı bu muydu? Bunun için miydi her şey?...
Tam olarak burada belki de bizi bu noktaya getiren bir kavram olduğunu size hatırlatmam gerekiyor. Bir duygu. Öyle bir duygu ki bazen iyi şeyler için hissederiz fakat kendi adıma açıklamam gerekirse ben bu duyguyu genelde kötü şeyler için hissederim ve bu duygunun arttığı zamanlar mental olarak çöküşüme sebebiyet verir.
Evet hazırsanız söylüyorum ismini.
Kaygı.
kaygı çok geniş bir konu. Her konuda hissedebilirsiniz. Ve bir kere sizi alıp içinize o kurdu düşürdümü vay halinize. Kutulanı görmedim ki takdir edersiniz ki kurtulamadım da. Fkaat bence kaygının özgüven ile doğrudan bir ilişkisi var. Bunu açıklamak için hemen kendi hayatımdan minik örnekler vereyim.
şu an sınav haftasındayız ve hatta ben de az önce kimya çalışıyordum. aslına bakarsanız dün de kimya çalışıyordum ben sınavlara 3 4 gün önceden çalışmaya başlarım belki de doğru olan budur ama sorun doğru olması değil. Belki son gece çalışarak da halledebilirim ben. Yani bu kadar hayatımın içine dahil etmeme kendi vaktimden çalıp çalışmama gerek yok belki ama ben kendime güvenemiyorum işte. Kafamda durmadan dönüyor son gün ezberlemeye çalışırsam kesin unuturum. Ben beceremem. E ama becerenler var. Benim onlardan neyim eksik ya da neyim fazla ki onlar yapıyor da ben yapamıyorum.
İşte burada özgüven devreye giriyor. Ben özgüvensiz bir insanım dolayısıyla da kendime güvenmediğim için diğer benden daha fazla özgüvenli olan insanlardan daha çok kaygılanabiliyorum. Ve kaygılandıkça da daha kötüye gidiyor her şey. Dün kimya çalışırken bir konuyu anlamadım ve yapamayacağımı düşünüp ağladım mesela. Defteri kapattım bir daha bakmadım. Dün de bitirebilirdim ama başaramadım. Çünkü kaygım beni mental çöküşe sürükledi. İşin özü bence kaygı hiç iyi bir duygu değil zaten kötü olan durumlarda insan psikolojisini olumsuz etkileyerek mental çöküşe sürüklüyor. Kaygı bir insan olsaydı idamı yasallaştırırdım.
