Bence umut çok saçma bir duygu veya his ya da her ne haltsa...
Hani bir şey oluyor kötü bir şey veya istenmeyen , olması beklenmeyen , ne bileyim aslında arzulanmayan ya da hiç hesaba katılmamış bir şey ve olan şeyin tersinin olup düzelme ihtimali oluyor. Düzeltme ihtimalimiz. Ya da herhangi başka bir yolla düzelebileceğini ve eskiye dönebileceğini düşünüyoruz.
Bu aslında mantık işi , olasılık işi ama bu şey bir duygu olunca işler iyice sarpa sarmaya başlıyor. Yani olasılıkları tek tek değerlendirirseniz o işten kurtulma ihtimaliniz yüzde bir ihtimal dahi olsa hatta yüzde sıfır virgül sıfır bir ihtimal dahi olsa o ihtimale sonuna dek tutunuyorsunuz.
Hani düşünsenize ölmüş dedemin mezardan kalkıp yanıma gelmesi kadar az ihtimali olan durumlardan söz ediyorum. Ve bu kadar minik oranda olasılığı olan şeyin olabilme ihtimalini öyle bir arzuluyoruz ki belki de olacağı varsa bile sırf biz umut edip beklediğimiz veyahut boşa çabalayıp her şeyi mahvettiğimiz için ihtimalimiz eksilere düşüyor ki bu durumda mezardaki dedem gelse ihtimalin olma olasılığını arttırmaya yeteceğini sanmıyorum...
Belki de kalbimiz beynimizi kandırıyordur ha. Kalp ile beyin arasındaki ilişki o kadar hoşuma gidiyor ki kız kulesi ile galata kulesinin ünlü kavuşamama ve mektuplaşma rivayeti gibiler.
Beyin olasılıkları tek tek sıralayıp durumun olası olmadığını söylüyor fakat lanet olasıca kalp o kadar üzülüyor ki ve her ne kadar fark etmese de beyin ona o kadar aşık ki. çünkü beynin yaşama sebebi kalp. Kalp durursa beyin de durur ama beyin durursa kalp durmaz. Habersiz çünkü beynin ona olan aşkından. Bilmiyor , çünkü o kadar nankör ve narsist ki tek umurunda olan kendi duyguları. Kalp bencildir arkadaşlar önünü arkasını düşünmez varsa yoksa kendisi kırılmasın. Aman kırıldı mı o zaman da kendini toparlamaya çalışmak bakın toparlamak da demiyorum toparlamaya çalışmaktan bile acizdir. İlgi ister çünkü kurtarılma arzusu ile yanıp tutuşur acı çekiyor ya güya.
Asıl acıyı beyin çeker kendini kandırarak. Aslıda bilir olmayacağını ama o kadar kör eder ki onu aşkı. Ya da kör eder demeyeyim de gözlerine bir perde çekmesine sebep olur. Fakat kalbin o kadar umurunda olmaz ki beynin ona vereceği ufacık umut zerreciğine bel bağlar. Beyin ise her şeyi bilmesine rağmen karşısında paramparça olan lanet olasıca kalbe o umudu verir.
Fakat kendini de öyle bir kandırır ki bir süre sonra o da o ihtimale inanmaya başlar. Ve zaten bu da son nokta olur. Kalbin umurunda olmaz eline bir umut verildi bekler durur ama beyin , onda işler öyle ilerlemiyor. Beyin bir süre sonra kendini inandırdığı gerçeğin yalan olduğunu hatırlar ve sırf kalp bekliyor diye olmasını sağlamaya çalışır.
Başta da bahsettiğim gibi boşa çabalama ve durumu mahvetme evresi de bu oluyor işte. Çünkü kalbe bir umut verildi beyin kendisini de buna inandırıp sürece kapıldı sonra inandığı şeyin yalandan ibaret olduğunu hatırladı ve gerçekleştirmeyi amaçladı fakat olasılıklar ortadaydı dedemin mezardan gelmeyeceği belliydi. Beyin dedemi mezardan getirmeye zorladı. Takdir edersiniz ki getiremedi. İşte bu seferki yıkım en büyüğü oldu. Çünkü beyin başaramadı ve zaten kazanamadığı kalbi kaybetmemek için de hiçbir sebebi kalmadı artık. Kalbin umutları kalmadı yıkıldı paramparça oldu tozları etrafa savruldu. Beyin onu bu hale getirmenin vicdan azabıyla kendini hiç etti...
Minicik bir duygu veya his ya da her ne haltsa; UMUT....