2.Bölüm

19 2 1
                                    

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın bebeklerimm🫶


[FLASHBACK]


Londra da havalar iyice bozulmuştu.
Zaten hafif üşütmüş gibiydim inşallah hasta olmazdım.
Lanet otobüs biraz daha gelmezse gecenin bu soğuğunda hipotermi geçirip erkenden tahtalıköyü boylayabilirdim.
Ben bu şekilde düşünürken yukarıdan damlayan minik damlalar saçlarımı ıslatmaya başlamıştı bile.

"Tanrım! lütfen, lütfen"

Ellerimle yüzümdeki suları silmeye başladım her sildiğimde bir yenisi eklenmeye başlamıştı. Ben sildikçe yenisi ben sildikçe bir yenisi...
Artık yüzümü ıslatan tek şey yagmur suları değildi gözyaşlarım da yağmurla bir olup akıp gitmişti. Pes etmiştim artık dermanım kalmamıştı.
Sakince akan gözyaşlarım yağmurla anlaşmışlar gibi daha hızlı ve şiddetli akmaya başlamıştı.
Dizlerimin dermanı kesilmişti sanki olduğum kaldırıma çöküvermiştim. Daha ne olabilirdi ki daha ne olabilir di...
Ben aptal aptal ağlamaya devam ederken sağ tarafımda bir ışık hüzmesi olduğunu farkettim başımı çevirip baktığımda ise bir araba farıydı. Allah aşkına yine ne vardı kendi kendime oturup ağlayamıyordum bile.
Hiç istifimi bozmadım hala o şekilde oturmaya devam ettim. Arabanın kapısının açılıp kapandığını duydum.
Başımı dizlerimin üstüne koyup gelecek olan kişiyi beklemeye başladım.

İlk önce ayakkabıları girdi görüş açıma pahalı ayakkabılara benziyordu, sonra yavaş yavaş gözlerim bedenine doğru tırmandı kaliteli siyah bir takım elbise, jilet gibi bir siyah kaban sanki sinema filminden fırlamış gibiydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İlk önce ayakkabıları girdi görüş açıma pahalı ayakkabılara benziyordu, sonra yavaş yavaş gözlerim bedenine doğru tırmandı kaliteli siyah bir takım elbise, jilet gibi bir siyah kaban sanki sinema filminden fırlamış gibiydi.
Böyle birinin benim yanımda ne işi vardı Allah aşkına?
Yüzünü ışıktan dolayı seçemiyordum. Görmem için ayağa kalkmam gerekiyordu ama benimse kalkmaya soğuktan kasılmış bedenimle niyetim yoktu.
Şimdi farkediyordum bir elinde şemsiye tutuyordu.
Aman saçları bozulmasındı ne olur du ki ıslansa eminim hayatında yagmur da bir kez islanmami-
Ben ne düşünüyordum ya evet bütün dertlerim sıkıntılarım bitmişti ve ben şuan tanımadığım ve benimle ne derdi olabileceğini bilmediğim bir adamın ıslanıp ıslanmadıgını düşünüyordum.
Yok yok ben kafayı yemiştim artık, emindim yani.
Ben böyle saçma sapan düşünürken şemsiyeyi bana doğru uzattı. Almak istemedim ama o tanıdık his bana almamı söyledi. Yavaşça ayağa kalktım yüzüne bile bakmadan önce şemsiyeyi aldım. Şemsiyeyi elimle ikimizin ortasına sabitledikten sonra sonunda yüzüne bakma gayretini gösterebilmistim.

Tanrım, keşke bakmasaydım. Vücudum baştan aşağı titredi. Bu titreme soğuktan mıdır bu adamın buz gibi gözlerine bakmaktan mıdır bilmiyordum.

Kitlenmiştim sanki, yüzüme soğuk havaya inat ateş basmıştı ve o ateş yanaklarıma hücum etmiş gibiydi, bu gereksiz heyecanda neyin nesiydi böyle.
O an sadece iki kelime firar etti dudaklarım arasından.

"Kimsin sen"

O ise bunu duymayı bekler gibi dudaklarının kenarını alaylı bir tebessüm ile kıvırdı.
Bu kıvrılmaya tezat gözleri de kısıldı. Hafifçe dudaklarını yaladı.
O an istemsizce gözlerim saliselik dudaklarına kaydı farketti mi bilmiyorum ama şuan umrumda bile değildi.

" Peki, sen kim olmamı isterdin?"

Verdiği cevaba karşı gözlerimi devirdim. "Kelime oyunlarına gerek yok, kim olduğunu ve şuan neden burda olduğunu söyle"

Bu sefer buzdan gözleri ciddiyete büründü.
"öğreneceksin elma şekeri öğreneceksin yavaş yavaş öğreneceksin, benim kim olduğumu da neler yapabileceğimi de öğreneceksin. Ama önce şu arabaya bin."

Şaka mı yapıyordu yoksa ciddimiydi, bence kesinlikle şaka yapıyor olmalıydı çünkü kim tanımadığı bir adamın arabasına hafif çakırkeyifken, üstelik gece yarısı iken binerdi ki.

Tanrım! delirmiş olmalıydım.
Az çok tahmin edersiniz nerede olduğumu evet arabanın içindeyim üstelik tanımadığım bu adamla birlikte.

Ah hadi ama 21.yüzyıldayız en fazla ne olabilir ki kafamı kesip beni bir köşeye atmaz ya yada beni tutsak edemez ya... Peşinde mafya dolaşan bir watty kızı değilim sonuçta.

Ya bunları yaparsa.

Nefes alamıyor gibiydim düşündüklerim arasında boğuluyordum sanki.
Neden bu arabaya bindim ki.

Allahım ölmek için çok gencim.

Kafamı hafifçe sola doğru çevirdim ve onu izlemeye koyuldum. Güzel bir yüzü vardı. Dışarıdan gören birisi için korkutucuydu.
Bakışları da sanki;

"Hey ben karanlık bir adamım sakın bana bulaşma gafletine düşmeyin"

der gibiydi. Sanki kalemle çizilmiş gibi bir çehresi vardı, yüzüne uyumlu bir burnu, biçimli kaşları ve mükemmel derecede insan da "acaba tadı nasıl" diye düşündürten o dolgun dudakları...

Çok fazla izlemiş olmalıydım ki bakışları bana döndü
" Ne o gördüklerin hoşuna gitmiş olmalı."
" Ne münasebet, gözüm dalmış"
" Evet eminim öyledir yoksa beni izleyecek halin yok yani"
Ona hiç bir cevap vermedim. Ne diyebilirdim ki zaten. Sadece gözlerimi devirdim ve önüme döndüm. Anlaşılan o ki yolculuk uzun sürecekti.

Instagram: ipek_clmk 🫶

Instagram: ipek_clmk 🫶

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Vaha💋

(Melanie) Vera🍭

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Melanie) Vera🍭

Kimsin sen?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin