01| Kim bu güzel kadın?

188 22 94
                                    

"İyi de Bayan Choi neden ayrıldı ki?"

" Ben nereden bileyim be? gidip sorsaydın."

...

Derslerden çok hocaları önemseyen güya öğrenci olacak arkadaşlarının yeni öğretmen konusundaki şikayetlerini dinlemeye mahkum kalan Sana, sırasında oturmuş defterine bir şeyler karalıyordu. Okuldaki ufak kadro değişikliğinden kaynaklı, 12-A sınıfının da fizik öğretmeni yeni bir okula geçmişti. Bu durum Sana'yı ilgilendirmiyordu. Onun tek amacı "gereksiz" öğretmenlerinden birkaç not alıp zaten bildiği şeyleri yeniden öğrenmekti. Kendisine göre o bir fizik dahisiydi. Manyetizma mı? Vektörler mi? Hadi ama! Bu Sana için bir çocuk oyuncağı olsa gerek...

3. ders başı herkes kapıya bakmış pür dikkat yeni öğretmenlerinin gelmesini bekliyordu. Kapının açılmasıyla içerde duyulan kalın " Ayağa kalkın." sesi Sana'yı da korkutmuş olacak ki derin uykusundan sıçrayarak uyandı.

"Ben Park Jihyo. Herkes bana Bayan Park diye hitap edecek, luzümsüz hitaplarınızı aldırış etmeden bilakis görmezden geleceğim. Benim dersimde benim kurallarım geçerli olacak, önceki öğretmeninizin tutumu beni ilgilendirmiyor."

Ay tenli, siyah saçlı sanki bir yalıdan çıkmışcasına şık giyimli bu kadının sert sözlerine karşın; sınıftaki 15 kişinin 15'i de Bayan Park'a melül melül bakıyor, iç çekerek Bayan Choi'nin gidişine üzülüyordu.

"Kimse benim dersimden düşük almayacak. Bana karşı yaptığınız her saygısızlığın bir dönütü olacak. Burası ahır değil, öğrenci olarak öğrenciliğinizi bileceksiniz. "

Bayan Park elini masaya sertçe vurur.

"Siz kendinize öğrenci diyor musunuz?"

Birbirlerine anlamsız bakışlar atan sınıf aynı anda " Evet Bayan Park" der. Bayan Park bağırarak:

" Öyleyse aranızda kendini ahırda sanan hayvanları bulursam o söylediği ben öğrenciyim yalanını geri ona yedirtirim. Anlaşıldı mı?"

Yeni öğretmeninin bu sert tutumu Sana'nın hoşuna gitmişti. Sonunda fiziği önemseyerek ciddi anlatan birini bulduğunu düşünmüştü. Her zamanki Sana, yine sadece dersi önemsiyor, hocanın kaba ve sert tutumuna aldırış etmiyordu.

...

Bitmek bilmez bir blok ders sonunda herkes biraz oksijen ve besin almak için kendilerini kapı dışarı attı. Jihyo'nun tabiriyle otlanmak için koşuşturan koyun gibilerdi. Herkesin aksine Sana ve 2-3 sessiz arkadaşı sakince yerlerinden kalkmış, karışık dolaptaki bir kitabı bulmaya çalışıyordu.

"Hadi al şu gitarını da gidelim artık Sana... Chaeyoung hala resim defterini mi arıyorsun? Dahyun uyansana!"

-Arkandan birileri mi dokunuyor sana Momo? Çıkacağız işte yukarı, kaç aylıksın sen ya!

"Sana haklı Momo, biraz susamaz mısın? Uyumaya çalışıyorum."

"O zaman ben de Dahyun'la kalıp bir şeyler çizeceğim. Siz gidin."

-Ya beni yine bununla mı bırakacaksınız? Kötü çalıyorsam söyleyin arkadaşlar beni sürekli Momo'yla yollamaktan daha kolay.

" Ben de seni çok istiyordum ya zaten."

Momo biraz daha çemkirdikten sonra Dahyun'un demesiyle sustu. Sana göz devirip Momo'yu kolundan çekerek sınıftan çıkarmayı başardı. Sanki terkedilmiş gibi gözüken 4. kattaki müzik odasına gidiyorlardı. Her öğlen birlikte müzik odasına çıkıyor, Sana'nın yazdığı müzikleri dinliyorlardı.

"Sana ne kadar yavaş ilerliyorsun ya... "

Momo'nun sitemlerine karşılık sadece göz deviren Sana, nefes nefese son basamağı çıkıp Momo'nun omzuna sertçe vurdu. Merdivenin başında, birbirlerine 6-7 yaşındaki yaramaz erkek çocukları gibi davranan iki genç kız, onları gülümseyerek izleyen nöbetçi hoca Jihyo'yu henüz görmemişlerdi. Müzik odasına ilk kim girecek yarışı başladığında, Sana tam koşacakken Jihyo'yu görmesiyle utanıp yanından onu görmemişçesine hızlıca sıyırdı. Bu sırada Momo odanın içerisinde dalga geçmeye hazır şekilde duruyordu.

"Güzel kadını görünce dibin düştü tabii. Ben Hirai Momo... yoluma ne çıkarsa çıksın kazanacağımdan emindim zaten. Senin gibi yolumdan sapacak adam değilim ben oğlum."

-Dahyun'u çağırırım görürsün. Söylerim ondan hoşlandığını.

"Sus artık da çal şu gitarı. "

Sana kafasıyla onaylayıp her zaman oturduğu eski haki yeşili koltuğa oturdu. Akustik gitarını hızlıca akort ettikten sonra boğazını temizledi.

"Öldüm mü, yoksa hâlâ yaşıyor muyum?
Bundan bıktım.
Kapalı pencereye yansıyan alacakaranlık; kimsin?
Dondurucu ay kanlı bileğime nazikçe dokunuyor.
Solgun ve narin ay, ağlamaya başlıyor...
Bu bir kabus, sadece rüyalarıma batmak istiyorum, tek istediğim bu.
Lütfen bunun günah olduğunu söyleme, sadece uyumak istiyorum.
Uzak ve bulunmaz bi rüyada kayboluyorum...
La la la... hadi uyu...
La la la la ... sakince uyu...
... "

Momo yavaşça Sana'yı alkışladı.

"Sen neden hep böyle üzücü şeyler yazıyorsun Sana ni-"

Momo'nun cümlesi kapının üst üste tıklatılmasıyla yarım kaldı. Kapının açılmasıyla iki kız da giren kişiye bakakaldılar.

"Kusura bakmayın, rahatsız mı ettim sizi?"

-Ah, şey... Hayır bayan Park... eh... Bir sorun mu vardı?

Bayan Park ufak bir şekilde gülümsedi.

"Hayır, buradan güzel bir ses geliyordu şarkıyı kimin söylediğini merak ettim. Sözleri de hoşuma gitti, nedir bu şarkının adı? "

"Hocam Sana kendi yazıyor söylediği şarkıları. Söylesene Sana bu şarkının adı ne?"

Jihyo beğendiği bu şarkının bi öğrencisi tarafından yazılmasına o kadar şaşırmış olacak ki Momo'nun ona "bayan Park" yerine hocam demesini görmezden gelmişti.

- Henüz bir isim vermemiştim ben şarkıya ama...

Sana utançtan konuşamıyordu. Sana'nın bu gergin sessizliğini Jihyo bozdu.

"Hmm, ben bu tarz melankolik şarkıları dinlemeyi severim. Hem melodisinde minör gamları kullanıyorsun değil mi? Kulağa çok huzurlu geliyor. "

Sana Jihyo'nun minör demesiyle gözlerini aniden kadına çevirip hayretle baktı. Adeta gözleri parladı ve şaşkınlığından soruya cevap vermeyi unuttu. İşte o an Sana içinde şimşeklerin çaktığını hissetti. Karşısındaki kadın çok büyüleyici gözüküyordu. Saçları gece kadar siyah, teni yıldızlar kadar parlak biriydi Jihyo. Sert bakışları vahşi bir yırtıcıyı andırıyor, yumuşak gülümsemesi bu korkutucu güzelliği dengeliyordu. Sana gözleri iyice açılmış, aklından sürekli bu düşünceleri geçiriyordu.

"Sana.... Sana.... SANA!! "

Momo karşısındaki kadına dik dik bakan Sana'yı omzundan itip bu şimşekli rüyalarından kopmasını sağladı.

"Ulan kadın sana soru soruyor, cevap versene, ne bön bön bakıyorsun? "

"Kızım sakin olsana, sorun değil. Sadece sen üslubuna biraz daha dikkat etmelisin. "

-Kusura bakmayın, dalmışım, ne düşündüğümü hatırlamıyorum bile. Ah, evet ne demiştik... Melodide hep minör ilerledim. Şarkının içindeki ayı kapatan bulutun notalardan olması için notaların karanlık duyulması gerekiyor. Ayıp olmazsa şeyi sormak istiyorum. Siz minör gittiğini nasıl anladınız? Müzikle mi uğraşıyorsunuz?

"Elbette, çello çalıyorum ben. Müziğin herkese gerektiğini düşünüyorum. Benim için en az fizik kadar önemli... Neyse kızlar, ben gideceğim şimdi, siz de yemek yemeyi unutmayın. "

Jihyo kapıyı kapatıp çıktığı gibi Sana sakince gitarını askılığa koydu. Arkası dönük şekilde birkaç saniye bekledi.

-Momo...

Sana aniden arkasını dönüp Momo'nun üstüne atladı ve boğazlarcasına sımsıkı sarıldı.

-Momo ben âşık oldum sanırım.

"Fark ettim..."

-Benim birkaç yaş büyük hâlim sadece. Aynıyız. Aynı kişiyiz. İnanılmaz bir kadın.

"İyi misin? Çellist olduğunu söyledi. Korkmuyor musun? "

...

Reila / SahyoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin