...
"İyi misin? Çellist olduğunu söyledi. Korkmuyor musun? "
-Korkuyorum, hem de çok...
Korkuyordu. Elbette korkuyordu Sana. Jihyo'dan değil, çellodan korkuyordu. Çello Sana için bir kabustu. Eve işlerinden dolayı neredeyse hiç uğramayan öz babası, Sana'nın hayatında üvey annesinin gölgesinde kalıyordu. Adı Younghee olan bu kadın, hayatını müziğe adamış, kariyeri kafasına takmış deliden başkası değildi. Sana'nın babasıyla evlendiği gibi henüz 6 yaşındayken Sana'yı zorla çelloya başlattı. Kendisi ünlü zengin bir orkestra çellisti olmak istemişti fakat belli bir yerden sonra ödülleri alamamaya başlamıştı. İstediği medya başarısını kazanmak için ünlü zenginlerden biriyle evlenmiş, uzaklığından yararlanıp kızını kullanmıştı.
Sana'nın tek arkadaşı çellosuydu. Annesi arkadaş edinmesine izin vermiyor, ev eğitimine tâbi tutuyordu. Kızı çelloyu çalmak istemediğinde bazen yemek vermiyor bazen de şiddet uyguluyordu. Sana bunlara rağmen her yarışmada birinci çıkıp çokca ödül alıyordu. Younghee Sana'nın bu başarısını kıskanarak ona karşı her kısıtlamayı koyuyordu.
Sana'nın en kötü kabusu 15 yaşında katılacağı yarışmadan 1 hafta önce yaşandı.
*
"Hadi Sana, hadi Sana! Do sol fa sol si sol fa olacak. Hızlıca yapacaksın anlamıyor musun?! "- Ellerim acıyor anne yapamıyorum, biraz mola veremez miyiz?
"Beni delirtme. Saçma sapan sorular sorup durma, dinlenmeyeceksin. O yarışma ödülünü bana getirmezsen seni boğacağım. "
Sana titremeye başlayan ellerini zorlayarak yerinde tutmaya çalışıyordu. Annesi sürekli hızlı olmasını söylüyor, ama Sana yapamıyordu. Annesi cinnet geçiriyordu. Eline aldığı gergin yayı Sana'nın boynuna tuttu.
"Dik dur dedim sana dik dur! Her hata yaptığımda kolumu sıkıştıracağım Sana. "
Boynundaki yayı sertçe bastırarak Sana'yı "uyardı". Sana acıdan ve korkudan ağlamaya başlamış parmak uçları yüzülse de hızlıca çalmaya devam ediyordu. Her ne kadar doğru yaparsa yapsın annesi yayı boynundan çekmiyor ve aynı hızla devam etmesini istiyordu.
" Sakın ellerine bakma. Nota önünde. "
Annesinin bunu söyleme nedeni notalar değildi. Sana'nın parmaklarından kan akıyordu. Akçaağacın kahverengisi kana boyanıyor, Sana ağlıyor, annesi acımasızca sanat adını verdiği işkencesine devam ediyordu.
Eser bittiğinde Sana ellerine bakıp çığlık attı. Ellerinden kanlar akıyordu. Yayın gergin at kılları boynuna batıyordu."Sen ne başarısız bir evlatsın. Daha pratikte ağlyorsun bir de yarışmaya çıkacaksın. "
Kapıda dikilen hizmetçiler hararet içinde Younghee ve Sana'ya bakıyordu. Younghee Sana'nın boynundaki yayı sıkılaştırıyordu. Sana, gözlerinin karardığını hissediyordu. Annesi biraz daha yayı bastırdıktan sonra çekildiği gibi Sana elindeki çellosuyla beraber yere bayıldı. Sana çellonun üzerine sertçe düştüğünden, çello altında parçalanıp bacaklarına batmıştı. Sana'nın yere düştüğünü gören hizmetliler artık Younghee'nin sözlerini dinlemeden hem polisi hem de Sana'nın babasını aramıştı.
Sana gözlerini sedyede açtığında polisler annesini kelepçelemeye çalışıyor, babası sağlık ekipleriyle konuşuyordu. Parçalanmış çellosuna bakıp iç çekti. Sana'nın uyandığını gören babası yanına gelip tam konuşacakken annesi sonunda kelepçelenmişti.
"Bunların hepsi senin yüzünden oluyor küçük fahişe! Beni bıraktıklarında yayla boğazını keseceğim senin, elimden kimse alamayacak!.. "
Kadın bağırışlarına devam ederken polisler tarafından karakola götürüldü. O günden sonra annesi Younghee çocuğa taciz, şiddet ve cinayete teşebbüsten dolayı 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı, sonrasında psikiyatri tarafından ömür boyu akıl hastanesinde kalması talep edildi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reila / Sahyo
FanfictionSana okuluna yeni gelen öğretmenine âşık olur. Kadın sert tavrına karşın, sanılanın aksine Sana'yla iyi anlaşır. Yakınlıkla devam eden ilişkileri öğretmen-öğrenciden ileri gidecek miydi?