22

639 60 90
                                    

selam
cokcokcok konusmali ve aciklamali bi bölüm oldu ama sunghoona artik kizmanizi istemiorum ve oglusumun saglikli bi iliski icin her seyi aciklamasi gerekiyodu
bu bolum cidden önemli lutfen atlamadan ziplamadan okuyun
bolum sonunda görüsürüzzz👋🏼👋🏼
-

jake ve sunghoon her ne kadar dün konuşacaklarına emin olsalar da konuşamamışlardı çünkü heeseung dersi olmasına rağmen dün geceden ötürü başı ağrıdığından gitmekten vazgeçmiş ve sunghoon her ne kadar jake'in gelmesini birkaç saat beklemiş de olsa konuşamadan hazırlanıp evden çıkmak zorunda kalmıştı. tabii ki bu bile pes etmesini sağlayamamış, yarın sahilde buluşmak üzere jake'ten söz almıştı. biraz zorlaması gerekmişti fakat halletmişti. şimdiyse sahildeki banklardan birine oturmuş jake'i bekliyordu. birkaç dakika önce az sonra orada olacağına dair bir mesaj atmıştı sunghoon'a, gelmek üzere olmalıydı.

sunghoon karşısındaki denizin hafif hafif kıyaya vuran dalgalarını izlerken çok geçmeden yürüyüş yolunda jake göründü. sanki onun orada olduğunu hissetmiş gibi bakışları o tarafa döndü. dudaklarında istemsizce peydahlanan gülümsemeyle nerede olduğunu belli etmek için yavaşça kolunu kaldırdı ve elini salladı zira jake sağa sola bakarken nereye gideceğinden çok da emin görünmüyordu. neyse ki sunghoon'un salladığı elini fark edebilmişti de hızlı adımlarla ona yönelmişti, gülümsemesini bastırmaya çalışırken.

"selam," dedi jake, sunghoon'un yanına ulaştığında. yüzüne çok fazla bakmamaya çalışarak bankta sunghoon'a oturabileceği en uzak noktaya oturdu. beyaz tenli oğlan jake'in bu davranışı yüzünden sıkıntıyla iç geçirdi. jake'i yeniden kazanmasının zor olacağını biliyordu fakat pes etmeye niyeti de yoktu. moralini bozmamaya çalışarak yeniden gülümserken "selam," diye yanıtladı sevgilisini. ona göre sevgilisiydi çünkü hisler karşılıklı olduğu sürece aradaki engeller fark etmeksizin iki aşık mutlaka kavuşurdu. sunghoon mutsuz sonla biten tüm hikâyelerin gerçek aşkı içermediği için bu sona mahkûm olduklarını savunuyordu. "nasılsın?"

"iyiyim." kısaca yanıtladı jake. "sen?"

"ben de iyiyim, sanırım."

jake başını salladı sadece. cümlenin sonundaki sanırım kelimesinin neden orada olduğunu sormak istese de sormadı. sunghoon'a hâlâ değer verdiğini göstermek ve anında kucağına atlıyormuş gibi olmak istemiyordu fakat geçen gecenin varlığını unutuyordu. hâl hatır sorma faslını kısa keserek "ee, ne konuşacağız?" diye sordu. sesini elinden geldiğince ifadesiz tutmaya çalışıyordu ama merak içindeydi. sunghoon'dan onu ikna edecek bir açıklama istiyordu çünkü ondan bu kadar süre uzak kalmak ona yetmişti. üç sene onsuz nasıl yaşayabildiğini anlamıyordu.

"yürüyelim."

sunghoon'un jake'in sorusuna cevap vermeden bunu söylemesi jake'i gerse de derin bir nefes alıp sabırlı olmaya çalıştı ve banktan kalkıp yürüyüş yolunda ilerlemeye başladı. sunghoon da onu takip etti. jake hızlı adımlarla ilerlese ve sunghoon koşar adım yürümekten nefret etse bile ona yetişti. jake her ne kadar dönüp ona bakmayı deli gibi istese de yapmadı bunu. önündeki yola boş bakışlar atarken "neden burada buluşmak istedin?" diye sordu. fazlasıyla düz çıkan sesi sunghoon'un canını sıkıyordu, yine de bir şey söylemeye hakkı olmadığının da farkındaydı.

"sahilde yürümeyi sevdiğini söylemiştin," dedi sunghoon dürüstçe. jake'e karşı hislerini her zaman arkadaşlığa yormuş olsa da –ki bunun tek sebebi heeseung ile arasının bozulmasından endişeleniyor olmasıydı, prensiplerinden ötürü anında kabul edebileceği bir şey değildi– öyle olmadığı gayet açıktı. herkes arkadaşına değer verirdi ama jake hakkındaki hiçbir detayı unutmaması şimdi düşündüğünde çok arkadaşça bir şey gibi değildi sunghoon'a göre. özellikle sahip olduğu unutkanlığa rağmen unutmaması tuhaftı. jake hakkındaki her şey istemsizce aklına kazınmış, onunla ilgili bilgiler kendilerine sunghoon'un zihninde karmakarışık bir yuva yapmışlardı. onun düzenli zihninde yuvalanan jake ilk başta sinirlerini bozsa da sonunda hayatına renk getirdiğini kabul edebilmişti. sunghoon, jake'in onun simsiyah gökyüzü resmini mahvettiğini düşünse de o aslında sadece resme yıldızlar eklemişti.

when you looked at me, jakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin