30 final

779 60 170
                                    

selam
final
ve
bu bolum azciktan biraz daha fazla cinsellik icermekte LUTFEN SIRF BU YUZDEN SESSIZLIK OLUSMASIN yorum istiyom tmam mi😞 (rahatsiz olacaklar atlasin tabii kiii <3)
sizi seviorm ve öbtüm
bolum sonunda görüsmek üzere
iyi okumalarrrrr
-

jake'in günlerdir diken üstünde beklediği o gün sonunda gelmişti. birazdan sunghoon gelecek ve ailesinin karşısında yemek yiyecekti. kim bilir ne tür sorulara maruz kalacak, diye düşündü jake. jake'in babası sevgilisini öyle kolay kabullenecek bir adam değildi. sadece jake'in bir sevgilisi ve bu kişinin sunghoon olduğunu öğrendiğinde bile başından aşağı kaynar sular dökülmüş ve suratı kıpkırmızı olmuştu. elbette oğlunun kalbini kıracak hiçbir şey söylememişti fakat bu durumdan açıkça hiç hoşlanmadığı belliydi.

bay lee, sunghoon'u severdi ve heeseung'ı sık sık böyle efendi bir arkadaşa sahip olduğu için takdir ederdi ancak iş jake'in sevgilisi olduğunu öğrenince değişmişti. hâlâ sunghoon gözünde efendi biriydi ve bay lee onu seviyordu ancak sorun şu ki, sevgililerin neler yaptığını bilmesi ve jake ile sunghoon'un istemsizce böyle bir konumda olduğunun gözünün önüne gelmesi onun tansiyonunun düşmesine neden oluyordu. bu klasik bir baba itemiydi. elbette çocuğunu kimseyle paylaşmak istemezdi ancak oğlunun mutluluğuna balta saplamak da onluk bir hareket değildi. sunghoon'un jake'i mutlu edebileceğine emin olduğunda hiç istemese bile yollarından çekilecekti.

"baba lütfen sunghoon'un üstüne çok gitme," jake ağlar gibi bir sesle söylediğinde yemek masasının yanındaki koltukta oturan heeseung gözlerini devirdi. jake normalde giydiğinden çok daha özenli giyinmişti bugün. ne de olsa bu resmî bir yemek sayılırdı, galiba. en azından altına şık krem rengi kumaş bir pantolon, üstüne de beyaz ve ışığa bağlı şekilde içini gösteren bir gömlek giyeceği kadar resmîydi.

bay lee bakışlarını jake'e çevirdi ve oğlunun içini rahatlatmak istermiş gibi güldü. "eğer senin için doğru kişi oysa üstüne gitmeme gerek kalmaz zaten oğlum," dedi samimi bir sesle. jake'e baktığında sunghoon'u gerçekten çok sevdiğini görebiliyordu ancak sunghoon'un da onu aynı şekilde sevdiğinden emin olamazsa işler sarpa sarardı.

jake babasına herhangi bir yanıt veremeden kapı çaldığında salona birkaç saniye ölüm sessizliği hâkim oldu. ardından jake kapıyı açmak üzere ayaklansa da babası ondan önce davranarak oturduğu yerden kalktı ve salonun çıkışına yöneldi. giderken "ben sunghoon'u karşılarım, siz masaya geçin," diye otoriter bir tonda söyledi. bay lee tatlı, sevecen bir baba olmasının yanında otoriter bir adamdı da. hoş, öyle olmasa bir şirketi yönetemezdi ya, neyse.

herkes bay lee'nin dediğini yaparak sofraya yerleşti. bayan lee masanın geniş, iki sandalye bulunan kısmına yerleşirken jake onun tam karşısına geçti. heeseung ve jayoon ise masanın baş köşelerindeydi. böylece bay lee ve sunghoon'un yerleri de sırasıyla bayan lee'nin ve jake'in yanı olacaktı. hepsi masaya geçtiğinde esmer bacağını titreterek babasının ve sunghoon'un içeri gelmesini bekledi. kapının açılıp çok geçmeden kapanma sesinin ardından salonun girişinde ikisi göründü. bay lee'nin kolu sunghoon'un omzundayken ona hoş geldin, nasılsın tarzı şeyler soruyor ve arada sırada rahatlatmak adına sırtını sıvazlıyordu. bu ne kadar iyi görünse de az sonra çekileceği sorguya ufak bir hazırlıktı.

masanın yanına geldiklerinde birbirlerinden uzaklaştılar ve bay lee, eşinin yanına geçerken sunghoon'un gözleri hızlıca jake'in üstünde gezindi.

her zaman olduğu gibi güzel görünse de bugün jake farklıydı. sunghoon onu ilk kez bu şekilde, bu denli özenli giyinmişken görüyordu. genelde daha salaş ve rahat şeyleri tercih ederdi. gerçi üstündekiler de bol sayılırdı ancak jake'in aradığı rahatlığı tam olarak sağladıkları da söylenemezdi. yine de beyaz gömleği ve krem rengi pantolonuyla son derece güzel görünüyordu. sunghoon'un tatmak için gençliğini harcayacağı bir ziyafet gibi.

when you looked at me, jakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin