"senin. derdin. ne." dişleri arasından bastıra bastıra söylediği sözlerden sonra alhaitham'ın kafasını ittirmiş ve öfke saçan gözleriyle ona bakmıştı. "ne demek pite sadece bir kez girmek yeterli olacak? bu havada mı? bu sıcakta mı? geri zekalı. o lastikler bu sıcağa dayanabilir mi sence? o kafan-"
alhaitham takıma ve arabaya ilerlemek yerine rastgele bir yöne çevirmişti adımlarını. tek istediği kaveh'in çenesinden kurtulmaktı ve bu sebeple de yönü pistti.
"hey!" arkasından bağıran kaveh'i duymazlıktan geldi. kaveh de tüm sinirini takıma yansıtmak adına bağırmaya başladı. alhaitham'ın ukala tavırlarından hiç memnun değildi, hem de hiç.
"saygısız velet." arabanın son kontrollerini yaparken oldukça agresifti ve yanında kimse yaklaşamıyordu.
"sarışını yine niye kızdırdınız anthony?" duyduğu sesle aracın kaputundan kafasını kaldırdı ve elinde iki kahve ile onların yanına gelmiş olan kaeya'ya baktı. on iki teyvat yarışçısından biriydi o da ve alhaitham'dan çok daha nazik, çok daha yakışıklıydı. tamam, alhaitham'ın vücudu belki daha iyiydi ama kaeya da o kadar kötü sayılmazdı.
takım kaptanları ile yaptığı ayak üzeri sohbetten sonra kaveh'e baktı ve tebessüm etti. yönünü kendi tarafına verdiğinde kaveh kaputu sertçe kapatıp onun peşine düştü. elindeki kahvelerden birine uzandığında kaeya'nın tek yaptığı gülümseyerek yeteneği ile kahveyi biraz soğutmak oldu.
"seni ne zaman görsem sinirlisin." dedi alayla. kendi pitini de geçip ağır adımlarla yürümeyi sürdürmüş ve kaveh onun takımı ile muhatap edilmediği için mutlu olmuştu. "o takımda cidden mutlu değil gibisin."
"değilim tabii! kim yaptığım işe saygı duyuyor ve beni övüyor ki? boşuna konuşuyorum ben. beyfendi bu sıcakta tek pitle bitirmeyi düşünüyormuş koskoca yarışı." alhaitham'ı öfkeyle çekiştirirken kaeya yalnızca tebessüm ederek onu seyrediyordu.
"bak ne diyeceğim," kaveh'in içeceğinden bir yudum aldığı esnada oluşan sessizliği doldurdu. "neden o takımı bırakıp da bize gelmiyorsun ki?" kaveh duyduğu şey karşısında şaşkınlıkla duraksadı ve tamamen durdu. kaeya da sakince onun önüne geçti ve yüzündeki ifadeyi silmeden devam etti konuşmasına. "onların aksine sana saygı duyuyorum. takımım da ne kadar iyi bir teknisyen olduğunu biliyor. hatta kaveh, teknisyenden öte iyi bir menajersin de."
kaveh bir süre elindeki bardağa bakıp düşündü. "o takımı sevmiyorum ama ayrılmayı da hiç düşünmedim öncesinde... bilemedim ne diyeceğimi..." yarışçıların son hazırlıkları yapmaları için son on dakika başlatıldığında kaeya genç oğlanın dağınık saçından bir tutamı yavaşça arkaya aldı.
"bir şey demek zorunda değilsin. kabul etmek zorunda da değilsin. bu sadece bir arkadaştan gelen öylesine bir teklifti. mutlu bir şekilde çalışabileceğin takımlarda olmanı diliyorum çünkü ben." ve eğilip kulağına yaklaştırdı dudaklarını. "o züppenin aksine..." kimden bahsettiği açıktı. kaveh'in haberi olmasa da kaeya'nın görebileceği bir noktada onlara bakan alhaitham...
⎯
iki saatten fazla süren yarışta alhaitham elbette söylediğini yapamamış, üç kez pite girmişti. bu yüzden yarış bittiğinde herkes kaveh'in 'ben demiştim' temalı konuşmasını dinlemeyi bekliyordu. ama kaveh, sırtını verdiği duvardan ayrılmamış, uzun süredir izlediği zemini izlemeyi sürdürmüştü.
"hey," alhaitham oldu onun yanına giden. belki de ilk kez yapıyordu bunu. tüm takımın sessizleşip onlara odaklanmasının sebebi buydu. "ne dedi sana?"
kaveh soruyu anlamlandıramadı en başta. "hm?" kaşlarını kaldırıp şaşkın şaşkın baktı alhaitham'ın suratına. "neden bahsediyorsun?"
"hey, haitham." fakat kimse bir şey diyemeden kaeya ile iki takım arkadaşı yanlarına geldiler. "tebrik ederim. iyi yarıştı." uzatılan eli geri çevirmedi alhaitham. başını salladı sadece. kaeya bunun üzerine direkt değiştirdi muhatabını. "buradan sonra denize gidelim diyoruz. gelmek ister misiniz? bu sıcakta yapılacak en güzel şey bence."
kaveh sırtını yavaşça duvardan ayırdı. takımdaki herkes memnuniyetle kabul etmişti bile teklifi. fakat alhaitham, kaveh'in kabul etmeyeceğini halinden anlamış gibiydi.
"sıcak başımı ağrıttı." dedi yavaşça. "otele geçip biraz dinleneceğim sadece." tebessüm etmeyi ihmal etmedi. "teklifin için teşekkürler, kaeya. başka zaman telafi edeyim." ve kendi takımına da veda edip çantasını alarak ayrıldı oradan.
⎯
haitham guzel cocugumu hak etmiyo kardesim. surundurecegim bu yuzden onu